`Roboski`ye verilen kararı tanımıyoruz`
Devlet eliyle gerçekleşen Roboski Katliamının kovuşturmaya yer olmadigi gerekçesiyle dosyanın kapatılmasına tepki gösteren İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Roboski Katliamının insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu ve örtbas edilemeyeceğini belirti.
DIYARBAKIR – Roboski Katliaminin kovusturmaya yer olmadığı gerekçesiyle kapatılmasına tepki gösteren İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi yaptığı basın açıklamasıyla verilen kararı kınadı.
İHD Diyarbakır İl binasında gerçekleştirilen açıklamada konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, Roboski Katliamının insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu ve verilen kararın örtbas edilemeyeceğinin altını çizdi.
“Karar kanımızı dondurdu”
Roboski katliamının üzerinden iki yıl geçtiğini söyleyen Bilici, “ Katliama ilişkin yürütülen soruşturmada kanımızı donduran bir karar alındı. Askeri savcılık kararının gerekçesinde; ‘insansız hava aracı görüntülerine tek başına itibar edilmediği, ancak silahsız olduğu görülen kişilerin PKK’li olduğu değerlendirmesi yapılarak bombalama emri verildiği’ belirtilse de, TCK 24 ve 30’uncu maddelere göre, ‘hata nedeni ile cezai sorumluluk olmadığı’ ifade edilmiş ve katliam örtbas edilmek istenmiştir.” dedi.
“Talimatı bizzat Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Verdi”
Askeri savcılığın kararı incelendiğinde hava harekâtı talimatının bizzat Genelkurmay Başkanınca verildiğinin anlaşıldığına vurgu yapan Bilici, “ Olayın talimatı Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından verildiği halde, Özel’in şüpheliler arasında gösterilmemesi ayrı bir hukuk garabetidir. TCK 24’üncü maddenin 4’üncü fıkrasında; ‘konusu suç teşkil eden emrin kesinlikle yerine getirilmeyeceği, böylesi bir emri yerine getiren ve emri verenlerin sorumlu olacağı’ açıkça belirtilmektedir. Bu durumda askeri savcılığın hukuksal gerekçesi gerçek dışıdır. TCK 24’üncü madde uyarınca silahsız sivillerin bombalanması emrini veren Genelkurmay Başkanı bu emrin verilmesi ile ilgili istihbarat değerlendirmesi yapan diğer askeri yetkililer ve bombalamayı yapan F-16 pilotları açıkça sorumludur.” ifadelerini kullandi.
“Hiçbir gerekçe katliamı meşrulaştırmaz”
Roboski katliamında silahsız kişileri bombalamanın suç olacağınin bilinmesi gerektiğini söyleyen Bilici, “ Bu kişiler PKK’li dahi olsa mevcut kanunlarımıza göre teslim ol çağrısının yapılması gerekmektedir. Böyle bir çağrı yapılmadan doğrudan doğruya bombalama yapılması suçun kasten işlendiğini göstermektedir. Dolayısıyla TCK 30’uncu madde gerekçe yapılamaz.” dedi.
Roboski katliamında silahsız kişileri bombalamanın suç olacağınin bilinmesi gerektiğini söyleyen Bilici, “ Bu kişiler PKK’li dahi olsa mevcut kanunlarımıza göre teslim ol çağrısının yapılması gerekmektedir. Böyle bir çağrı yapılmadan doğrudan doğruya bombalama yapılması suçun kasten işlendiğini göstermektedir. Dolayısıyla TCK 30’uncu madde gerekçe yapılamaz.” dedi.
Türkiye’de cezasızlığın bir devlet politikası haline geldiğini söyleyen Bilici, “Türkiye’de insanlığa karşı işlenen suçlarda devam eden cezasızlık politikası bu kararla kendisini bir kez daha göstermiştir. Bu karar, Türkiye’de artık özel yetkili ve görevli Ağır Ceza Mahkemeleri ile Askeri Mahkemelerin kapatılması gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu tip mahkemelerde ve bunların savcılıklarında adalet arayışının olmadığı, devletin ve devlet görevlilerinin sorumlu olduğu olaylarda cezasızlık uygulandığı, adaletin engellendiği ortaya çıkmaktadır.” şeklinde konuştu.
“Roboski katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur”
Katliamdan askeri birimlerin suçlu olmasının yanında siyasal iktidarin da birinci dereceden sorumlu olduğunu söyleyen, “Katliamın yaşandığı ilk günden itibaren hükümet yetkilileri katliamın üstünü örtbas etmeye çalışmış, katliamı gerçekleştirenleri gizlemiştir. Ayrıca emir komuta zinciri içerisinde birinci dereceden sorumlu olduğu gerçeğini her defasında gözlerden kaçırmıştır. Roboski katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı işlememektedir. İnsan hakları savunucuları olarak hukuksal süreci takip edeceğimizi, Anayasa Mahkemesi’nde sonuç alınamaz ise dosyanın AİHM’ye taşınacağını vurgulamak isteriz.” Diye kaydetti.
(M. Sait Adiyaman/ Ömer Yasin Ergin - İLKHA)