VAN- Konu ile ilgili olarak İLKHA’ya konuşan M. Hanifi Ergin, bundan yaklaşık olarak 6 ay önce İslami bir etkinlik için gittiği Erzurum’da gözaltına alınarak,  mesnetsiz ithamlar ve suçlamalarla üç ay gibi bir süre cezaevinde tutulduğunu belirterek, olayın üzerinden altı ay gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen polisin yasadışı bir şekilde ve adeta ailesini de işin içine katarak  taciz etmesi olayına artık isyan ediyor.

 

Sebepsiz yere üç ay cezaevinde tutulduktan sonra, çıkarıldığı  ilk  mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını ve Hizbuttahrir’e üye olma suçlaması ile yargılamasının halen devam ettiğini ifade eden Ergin, “Mahkemem halen devam ediyor. Ancak bu cezaevi sürecinden sonra özellikle evde olmadığım zamanlarda polisler evime geliyor. Akreplerle birkaç tane polis kapımızın önüne geliyor. Eşim ve çocuklarımdan benim nerede olduğumu soruyorlar. Neden evde olmadığımı soruyorlar.  Adeta ailemi psikolojik bir baskı altına alarak bizleri korkutmak için taciz ediyorlar. Mesnetsiz ithamlar ve uygulamalarla bizleri zan ve töhmet altına bırakarak çevreye kötü insanlar olarak lanse etmeye çalışıyorlar. Bu uygulamalarıyla nereye varmak istiyorlar, anlamadım. Bir sindirme politikası güdüyorlar. Kapımıza kadar geliyorlar, ailemiz ve çocuklarımız üzerinden bizlere baskı oluşturmaya çalışıyorlar” diyerek yapılan kanun dışı uygulamalara tepki gösterdi.

 

Evine gelen polislerin ‘Hanefi bir yere gittiği zaman bize bildirmek zorundadır.’  gibi gülünç uygulamaları  kendilerine dayatmak  istediklerini  dile getiren Ergin, “Burası bir hukuk devleti değil mi? Var mı hukukta böyle bir şey? Tutuksuz yargılanan bir insanın bir yere gitmek istediğinde gidip polise haber verdiği nerede görülmüştür. Bu şekilde ailemi rahatsız etmekle ve sıkıntı vermekle nereye varmak istiyorlar? Geçen Cumartesi günü bir daha geldiklerinde yine evde olmadığım bir saati seçmiş, Akrep diye tabir edilen araçlarla evimizin önüne gelmişler. Beni kardeşimden sormuşlar, M. Hanefi evde mi diye? O da evde olmadığımı ve neden beni sorduklarını iletince, ‘Biz, evde olup olmadığına bakıyoruz. Bir yere gitmiş mi? Ona bakıyoruz’ diyerek akla ziyan bir cevap vermişler. Kardeşim onlara, ‘Bizim kapımıza gelme gibi bir hakkınız yok’ deyince de adeta alay edercesine Nüfus Yerleşim Belgesini çıkarıp göstererek, ‘İşinize gelmiyorsa gidip şikayet edersiniz. Hâkim bizi görevlendirmiş’ diyorlar. Bu apaçık bir aymazlıktır, kural, kanun tanımamaktır, vatandaşla alay etmek ve açıkça taciz etmektir. Buradan yetkililere, devletin savcılarına açıkça şikâyet ediyorum. Bu rezalete dur deyin” diyerek yetkilileri mağduriyeti hakkında göreve çağırdı.

 

“Sizlerin aracılığı ile yetkilerle sormak istiyorum: Polis istediği zaman benim kapıma gelebilir mi? Benim çoluk çocuğumu tedirgin edebilir mi?” diyen Ergin, “ Nerde yaşıyoruz. Benim suçum Müslüman olmak mı? Eğer Müslüman olmak suç ise ki görünen o, zaten bunun için yargılanıyorum. Şu anda yargılanmam davam ediyor. Ancak, polislerin bu şekilde evimin önüne gelmesi, beni ve ailemi rahatsız etmesi, çocuklarımı tedirgin etmesi, benim izzetimi onurumu zedeleyici tavırlar içine girmesi, açıkça haddini aşmaktır. Bunların, neden kapılarımıza geldiklerini birilerinin açıklaması gerekir” diyerek tepki gösterdi.

 

Son 5 aydır bu olayların sıklık kazandığını ifade eden Ergin,  kapının önüne giden ara yola mobese kameralarının dahi bırakıldığını belirterek, “Belki Van’da hiçbir mahallede mobese yokken, ana caddelerde bile doğru dürüst mobese kameraları yok iken bizim sokaklara mobeseler bırakılmış. Bu kameralara baksalar gelen polisler de,  araçları da, plakaları da bellidir. Bizim kimseden korkumuz  ya da sakladığımız bir şeyimiz yok. Bu gün Emniyet Müdürlüğü ya da Savcı bizimle alakalı bir şey öğrenmek istiyorsa, bizleri çağırsınlar, bizler gideriz konuşuruz. Gereken her şeyi de onlara söyleriz.” dedi.

 

Olayı yargıya taşımak istemelerine rağmen dava açacak avukat bulamadıklarını ve avukatların dava açmaya yanaşmadığını da ileri süren Ergin, “Polis hakkında suç duyurusunda bulunmaya yanaşmıyorlar. O yönden de sıkıntı yaşıyoruz” diye konuştu.  (Fikret Özkan, Murat Dalgın-İLKHA)