• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Nebevi Hareket Metodu; Tebliğde Tedriç, Davette Hikmet
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Abdurrahim Güneş / İnzar Dergisi

İslam’ın insanlara anlatılmasının ve ulaştırılmasının temel iki yol ve usulü vardır ki bunlar Davet ve Tebliğdir. Belki davet ile tebliğ çoğu kimse tarafından aynı kabul edilmektedir. Fakat hakikat böyle değildir. Tebliğ ile davetin ortak ve ayrı yönleri söz konusudur.

Tebliğ; Ulaşılması gereken en son noktaya ulaşmayı, mesajı en son yer ve kişiye ulaştırmayı, mesajı duyurmayı ifade eder. Tebliğ, risaletin-mesajın insanlara ulaştırılması suretiyle onların bununla adeta baliğ hale gelmeleridir. İyi ile kötüyü birbirinden ayırt edebilecek akli ve kalbi melekeye sahip olan kimseye “bâliğ” adı verilir. Yani bu kimse artık varması gereken noktaya varmış, sorumluluk altına girmiştir.

Tebliğde mesajın, tebliğci bir zat aracılığıyla ulaşması temel bir kaidedir. “sana düşen apaçık bir tebliğdir” ayetinde geçen “Mübin” Rasulullah’ın (sav) kendisidir. Çünkü Mübin, açık, zahir ve somut olarak ortaya çıkan manasındadır. Bu da ancak tebliğ eden şahıs üzerinden tahakkuk eder. Buna göre İslam mesajının şahıstan soyut bir şekilde bir kimseye ulaşması davettir ama tebliğ değildir. Çünkü bunun tebliğ olabilmesi için tebellüğ edenin tebliğ edeni görmesi, tebliğ ettiği mesajın pratiğini kalbi ve ruhi yansımalarını net bir şekilde tebliğcinin üzerinde müşahede etmesi gerekir. Eğer mesaj bunun dışında bir yolla örneğin mektup, duyuru v.s ulaşmışsa bu davettir, tebliğ değildir.

Tebliğ eden bir şahıs üzerinden gitmesi durumunda tebliğ, Mübin vasfına haizdir. Çünkü ancak bu yolla mesajın pratiğinin, nazari ile ameli yönünün açık ve kesin bir şekilde müşahede edilmesi mümkündür. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim’de “Onlar ki risaleleri tebliğ ederler”(Ahzap:39) buyrulur. Yani risaleler ancak tebliğ ile karşıdakini bâliğ hale getirir, onu sorumluluk altına sokar. Kendisine tebliğ yapılmayan kimse adeta bâliğ değildir.

Allah (c.c), “Rasul-elçi göndermedikçe bir kavmi azaplandıracak değiliz” buyurur. Burada dikkat edilirse risalete-mesaja değil, rasule vurgu vardır. Bu da tebliğin ancak resul ve onun varisi tebliğciler eliyle olabileceğini hükme bağlıyor.
...

MAKALENİN TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!
 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir