Abd Ve Siyonizm Bu Kadar Geç Kalmazdı (!)
Dünyadaki tüm İslami cemaat ve oluşumların ana ortak payesi İslamdır. Gelin bu ortak payede ve gayede buluşalım. Tüm anlaşmazlıkları ve ihtilafları bir kenara koyalım.
Küresel emperyalizmin taşeronluğunu yapan ABD ve işbirlikçisi “Koalisyon Güçleri”nin şimdiye kadar Esed güçleri ile muhalifler arasında yaşanan Suriye iç savaşına doğrudan müdahale etmemesi oldukça manidardır. Hâlbuki ABD ve işbirlikçilerinin şer üçgeni olarak nitelendirdikleri Suriye’ye, Irak ve Afganistan’da olduğu gibi iç savaşın ilk günlerinde askeri müdahale yapmaları bekleniyordu. Fakat bu kez bu beklenti içinde olan uluslararası camia yanıldı. Obama’nın kırmızı çizgi olarak nitelendirdiği sınırlar defalarca aşılmasına rağmen ABD, kırmızı çizgisini hep öne çekmeye çalıştı. Ta ki 21 Ağustos’ta 1300 kişinin ölümüyle sonuçlanan kimyasal saldırıya kadar. Bu güne kadar yüz binlerce insanın ölümüne rağmen sessiz kalan ABD, bir anda demokrasi, özgürlük ve insan hakları sloganları eşliği altında savaş naraları atmaya başladı. Şüphesiz ki bu güne kadar geciktirilen askeri müdahalenin en önemli sebebi, ABD ve koalisyon güçlerinin daha önce Irak ve Afganistan savaşlarından çıkardığı ders ve yaşadığı deneyimlerdir.
ABD, Irak ve Afganistan’dan sonra bir de Suriye’de ucu açık bir çıkmaza girmek istememekte ve önceki işgallerinde ödediği ağır bedelleri ödemek istememektedir. Şüphesiz ki emperyalist güçlerin merkezi konumundaki ABD’ye bu ağır bedelleri ödeten, ABD’yi sonu olmayan ucu açık bir çıkmaza sürükleyen tek faktör bu ülkelerdeki diktatör yönetimler değil; bu yönetimlerle mücadele eden İslami grup ve hareketlerdir. ABD’nin Irak ve Afganistan’daki en büyük çıkmazı olan bu İslami gruplar, ABD ve müttefiklerine en büyük hüsranı yaşattılar. Bundan dolayı küresel emperyalizm olası bir Suriye işgalinden önce Suriye’de bulunan İslami grupları ve oluşumları devre dışı bırakmak için bu grupların Esed’e karşı savaşmalarını teşvik etmekte ve el altından onları desteklemektedir. Böylece hem Esed devre dışı kalacak hem de Suriye’de bulunan İslami gruplar zayıflayıp etkisiz hale gelecektir. Böylelikle ABD ve müttefikleri Suriye’ye paşalar(!) gibi girecek ve herhangi bir direnişle karşılaşmadan sözde demokrasi ve özgürlük seremonisini gerçekleştireceklerdir.
İslam namına hareket ettiklerini söyleyen tüm gruplar ve oluşumlar, emperyalist işgalcilerin bu kirli oyununa gelmemeli ve orta doğuda yaşanan bu senaryoya karşı ferasetlerini korumaları gerekir. Yoksa bu kirli senaryonun başrol oyuncularına figüran olurlar. İşgalci zihniyetin olası bir Suriye savaşında katledilecek milyonlarca mazlum ve mustazafın kanlarına ellerini bulaştırırlar. Böylece kaş yapayım derken göz çıkarırlar.
Bizim çağrımız ise şudur: Dünyadaki tüm İslami cemaat ve oluşumların ana ortak payesi İslamdır. Gelin bu ortak payede ve gayede buluşalım. Tüm anlaşmazlıkları ve ihtilafları bir kenara koyalım. Kendi sorunlarımızı kendi içimizde çözelim. Küfrün ve zulmün acı yüzüne karşı tek yumruk olalım. Bunu yaparken de ferasetimizi kaybetmeden, küfrün oyunlarına gelmeden ABD ve müttefiklerinin şeytani ordularına karşı kenetlenmiş bir bina gibi duralım.
Unutmayalım ki izzeti ve şerefi küresel emperyalistlerde değil, ALLAH ve taraftarlarının yanında arayalım.
Mekail Haksever / Siverek - Yaş: 28