• DOLAR 34.557
  • EURO 36.642
  • ALTIN 2920.84
  • ...
Bangladeş Hindistan hegemonyası altında
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mehmet Özcan / Doğruhaber
Bangladeş, Abdülkadir Molla’nın şehid edilmesi sonrası karıştı. Ülke bir iç savaşa doğru gidiyor. Bangladeş polisi gösteri yapan Müslüman halkın üzerine açıktan ateş açıyor. Şu ana kadar şehid edilenlerin sayısının 100 civarında olduğu belirtiliyor.
 
Gerginliğin en üst sınırda olduğu ülkede İslami parti ve yapıların da aralarında bulunduğu 18 muhalif parti genel grevde bulunuyor. Laik Hasina hükümeti Müslüman halka karşı takındığı aşırı şiddet politikasından geri adım atmazken, İslami yapı ve cemaatler, Abdülkadir Molla’nın şehadeti sonrası hayatlarını kaybetmeleri pahasına gösterilere aralıksız devam ediyor.
 
Ülkede Müslümanlara yönelik vahşet uygulamalar devam ederken uluslar arası kamuoyunun sessizliği de artık pek şaşırtmıyor. Mısır örneğinde olduğu gibi meşru cumhurbaşkanı Mursi ve hükümetine yapılan darbe karşısında darbeye darbe diyemeyen ve yapılan katliamlara karşı sessiz kalan sözde demokrasi havarisi batılı şer güçler, İslam beldelerinin birçok yerinde olduğu gibi Bangladeş’te de Müslümanlara karşı yapılan vahşet uygulamalara karşı sessizliğini her zaman ki gibi koruyor.
 
Diğer yandan bölük pörçük duran İslam ümmetinin idam edilerek şehid edilen Abdülkadir Molla’nın infazını durduramayacak derece acizlik içerisinde olması acı gerçeği de maalesef hafızalardan hâlâ silinebilmiş değil.
 
Abdülkadir Molla’nın şehadeti sonrası karışan Bangladeş’teki son durumu Pakistan Cemaati İslami Genel Başkan Yardımcısı ve Dış ilişkiler Başkanı Abdülğaffar Aziz ile görüştük. Gazetemize önemli açıklamalarda bulunan Abdülğaffar Aziz, Bangladeş’teki laik Hasina hükümetinin Müslümanlara yönelik zulüm uygulamalarını anlattı.
 
Abdülğaffar Aziz, Müslümanlara yönelik Uzakdoğu Asya’da ciddi bir proje olduğunu belirterek Bangladeş yönetimini görünürde Hindistan, görünmeyen yüzünde ise başka şer güçlerin desteklediğine dikkat çekti. İşte Abdülğaffar Aziz’in sorularımıza verdiği cevaplar…
 
BUGÜN İLK DEFA GÖSTERİLERDE BİR KADIN ŞEHİD OLDU…
Sayın Abdülğaffar, Bangladeş’te Abdülkadir Molla’nın şehid edilmesi sonrası ülke karıştı. 100 civarında insanın hayatını kaybettiği belirtiliyor. Neler oluyor Bangladeş nereye doğru gidiyor?

Abdülkadir Molla aslında siyasi bir suikasta kurban gitmiştir. O bir şehittir. Onun şehid edilmesinden sonra Bangladeş karıştı. Şu anda dördüncü büyük grev yapılıyor. Bütün ulaşım durmuş vaziyette. Başkent Dakka’nın diğer illerle irtibatı tamamen kesilmiş durumda. Çok geniş çaplı grevler yapılıyor, gösteriler yapılıyor.
 
Bugün ilk defa gösterilerde bir kadın şehid oldu. Bu gösterilerde şehid olan ilk kadın. Polis göstericilerin üzerine ateş açarak katlediyor. Şu anda Bangladeş’te durum çok gergin ve gösteriler devam ediyor. Aynı şekilde tepkiler Hindistan’da da, Pakistan’da da yoğun bir şekilde devam ediyor.
 
Tabi bu olayların akabinde olayların, beklenen seçimleri de olumsuz etkileyeceğini söyleyebiliriz. Çünkü sıkıyönetim ilan edilebilir. Başka türlü olağanüstü durumlar olabilir. Bu da tabi Bangladeş’te normal bir yönetimin olmasını güçleştirebilir.
 
Tabi bu durum bir ölçüde hükümetin de belki de arzuladığı bir şey olabilir. Bangladeş’te yönetim’deki Hasina hükümeti kaybedeceğini bildiği seçimlerde ortamı gerginleştirerek belki de seçimlerin yapılmamasını en azından şu aşamada hedeflemiştir. Belki genel olarak demokratik diye tabir edilen sistem askıya alınabilir. Kısacası Bangladeş’te durum çok gergin ve gösteriler devam ediyor.
 
YÜZDE 90’I MÜSLÜMAN, MEVCUT HÜKÜMET LAİK HATTA ATEİST
Abdülkadir Molla’nın şehid edilmesi sonrası dünyada gözler Bangladeş’e çevrilmiş durumda. Bize Bangladeş’in İslami yapısı ve durumu hakkında genel bilgiler paylaşır mısınız?

Bangladeş’in yüzde 90’ı Müslüman ve şu anda mevcut hükümet laik, hatta ateist diyebiliriz. İslam düşmanı bir yönetim, tamamen toplumsal yapıya, İslami yapılara savaş açmış durumda. Bangladeş’in çok güçlü bir İslami yapısı var, İslami dokusu var, medreseleri, âlimleri var. Buna rağmen mevcut Hasina hükümeti laikliği, yani İslam düşmanlığını esas almış ve Müslümanlara savaş açmış durumda.
 
Hatta Bangladeş anayasasının başında bulunan besmeleyi ve “Biz Allah’a inanıyoruz” ibaresini kaldırttı Anayasadan. Bu da tabi Bangladeş’in laikleştirilmesi ve dinsizleştirilmesi konusunda hükümetin bir proje yürüttüğünü gösteriyor. Yani Bangladeş’in anayasasının başında besmele vardı ve besmele anayasanın metninden sayılıyordu ama buna rağmen bunu kaldırdılar.
 
Kısacası Bangladeş’te mevcut hükümet Müslümanlara savaş açmış durumda. Bir sindirme hareketi söz konusu.
 
GÖRÜNÜRDE HİNDİSTAN ARKASINDA BAŞKA GÜÇLER VAR
Sayın Abdülğaffar, biz ayrıca şunu merak ediyoruz. Yüzde 90’ı Müslüman ve üstelik İslam’ın çok güçlü toplumsal bir desteğe sahip olduğu bir ülkede bu hükümet neye dayanarak böyle bir hamle başlatmış durumda?

Bu çok önemli ve çok yerinde bir soru. Bu tamamen dışarıdan yönetilen bir proje ve operasyondur. Bunun da arkasında Hindistan var. Çünkü Hindistan zaten Bangladeş’in Pakistan’dan ayrılmasını sağlamıştır.
 
Şu anda başbakan olan Hasina’nın babası geçmişte Hindistan’la işbirliği yaparak Bangladeş’in Pakistan’dan ayrılmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla biz Bangladeş’te tam olarak bir Hindistan hegemonyasının olduğunu söyleyebiliriz. Yani Hindistan yönlendiriyor bu işi.
 
Tabi Hindistan bunu yaparken de özelde Pakistan’a karşı, genelde ise İslam ümmetine karşı bir düşmanlık körükleniyor. Liberal, ateist ve milliyetçi unsurlar harekete geçirilerek Müslümanlara karşı bir düşmanlık yapılıyor. Örneğin bugün laik hükümet yanlısı gösterilerde özellikle Pakistan bayrakları yakıldı.
 
Gösteriler Pakistan büyükelçiliği çevresinde yapıldı. Pakistan’ın başkent Dakka’daki büyükelçisi dışişleri bakanlığına çağrılarak nota verildi. Yani şu anda Hasina hükümeti yanlılarının yaptığı gösterilerde Pakistan’a yönelik tepkiler ortaya konuluyor. Bu da tabi görünürde Hindistan’ın fakat arkasında başkaca güçlerin olduğu bir proje olduğunu gösteriyor.
 
Yanı kısacası Müslümanlara yönelik Uzakdoğu Asya’da ciddi bir proje var. Bu da Bangladeş’in İslam ümmetinin bir unsuru olmaktan çıkarılmasına yönelik bir projedir.
 
ABDÜLKADİR MOLLA, VATANSEVER BİR MÜCAHİTTİ
Sayın Abdülğaffar Aziz, şehid Abdülkadir Molla’nın kişiliği hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

Abdülkadir Molla, Bangladeş ile Pakistan’ın bir olduğu zamanlarda bölünmeye karşı şiddetle karşı duran bir şahsiyettir, bir vatanseverdir, bir mücahittir. Çünkü İslam ümmetinin bölük pörçük olmasını hiçbir zaman istememiştir. Pakistan ile Bangladeş arasındaki birliği savunmuştur.
 
Ancak daha sonra Bangladeş’in Pakistan’dan ayrılmasıyla birlikte bu durumu kabullenmek zorunda kalmıştır. Bu kez ülkesinin İslami bir karakterde olması için mücadele etmiştir.
 
Aslında çok fakir bir aileden gelmektedir. Herhangi bir akademik eğitimi de yoktur. Buna rağmen çok sevilen ve mücadeleci bir kişiliğe sahiptir.
 
Bu da onun şehid edilmesine yol açmıştır.
 
MÜSLÜMANLAR SİLAH KULLANMASINA YÖNELİK CİDDİ TAHRİKLER VAR
Şu anda Cemaati İslami’nin ve diğer İslami yapıların bu olanlara karşı ne gibi bir yol haritası var?
 
Şu anda siyasi güçlerin oluşturduğu muhaliflerden oluşan genel bir koalisyon var. Sadece İslamcılardan değil bütün muhalif yapıları içinde barındıran 18 parti bulunuyor. Ama bunun dışında İslami yapıların, cemaatlerin, grupların oluşturduğu İslami koalisyon söz konusu. Bunun da altında 30’dan fazla yapı bulunuyor.
 
Bunlar da şiddete bulaşmadan barışçıl bir şekilde gösterilerine devam etmek istiyor.
 
Bangladeş’te Müslümanların silaha başvurması konusunda ciddi tahrikler var ama şu ana kadar Müslümanlar silah kullanmamaya kararlı. Barışçıl şekilde gösterilerine devam etmek istiyorlar.
 
Müslümanların yol haritası bu; gösteri yapmak, şeffaf seçimlerin yapılmasını sağlamak ve grevlerle Hasina hükümetini zor durumda bırakmak.
 
TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLARIN YAPTIĞI HER ŞEY BURADA BÜYÜK BİR ETKİ OLUŞTURUYOR
Son olarak neler söylemek istersiniz ve Türkiye’ye yönelik mesajınız nedir?

Biz Türkiye’nin Pakistan’la birlikte Bangladeş’in istikrara kavuşması için çok iyi bir rol oynayacağına inanıyoruz. Türkiye’nin, Pakistan’da çok sevildiğini söylememe gerek yok.
 
O bakımdan Türkiyeli Müslümanların yaptığı her şey burada büyük bir etki oluşturuyor, ilgi uyandırıyor. Türkiyeli Müslümanlar bu rolün farkında olmaları gerekir. İslam ümmetinin birliği açısından Türkiye’nin kardeşliğini çok önemsiyoruz.
 
Sayın Abdülğaffar Aziz, verdiğiniz bu çok değerli bilgiler için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim. Hayırlı yayınlar diliyorum.
 
Bangladeş neresi?
Bangladeş, üç tarafı (4053 km) Hindistan’la ve bir kısmı da (193 km) Burma (Myanmar) ile çevrili ve Hint Okyanusu’na kıyısı olan bir Güney Asya ülkesidir. Yaklaşık 160 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık yedinci ülkesi olan Bangladeş’in nüfusunun %98’sini Bengaliler, kalanını da diğer etnik unsurlar oluşturmaktadır.
 
Resmi dili Bengali’dir. Yüzde 89,5’i Müslüman (yüzde 9,6 Hindu, yüzde 0,9 diğerleri) olan Bangladeş, dünyanın en fazla Müslüman nüfusuna sahip ikinci ülkesidir.
 
Bangladeş, idari olarak yedi bölgeye (Barisal, Chittagong, Dhaka, Khulna, Rajshahi, Rangpur, Sylhet) ayrılmış durumdadır. Devlet başkanı Zillur Rahman’dır ve 2009 seçimlerinden bu yana Şeyh Hasina Vecid başbakanlık görevini sürdürmektedir.
 
KANLI ÇATIŞMALAR SONRASI PAKİSTAN’DAN AYRILDI
İngiliz sömürgesinin bölgedeki varlığının 1947 Ağustos’unda resmi olarak sona ermesiyle birlikte Hindistan ve Pakistan iki ayrı devlet olarak ortaya çıktı. 1971’de Pakistan da kendi içinde, arada 1,600 km. Hindistan toprağı bulunan, iki bölgeye ayrıldı: Batı Pakistan (Pakistan) ve Doğu Pakistan (Bangladeş).
 
Pakistan yönetimiyle beraber yaşanan 25 yılın ardından, Aralık 1971’de başlayan ve dokuz ay süren kanlı çatışmalar neticesinde, Hindistan’ın da büyük yardımıyla, Bangladeş Pakistan’dan bağımsızlığını ilan etti.
 
1971 Ayrılma Savaşı boyunca gerek Bangladeş Cemaat-i İslami ve gerekse diğer Müslüman gruplar “Tek bir Pakistan” ilkesini benimseyerek ayrılmaya karşı çıkmışlardı.
 
Hasina hükümeti, Cemaati İslami liderlerini “Pakistan askerleriyle işbirliği yaparak yaklaşık 3 milyon kişinin ölümüne, 200 bin kadına tecavüz edilmesine, milyonlarca kişinin evlerini terk etmesine” sebep olmakla suçluyor.
 
Cemaati İslami Partisi ise, politik olarak ayrılığa karşı çıktığını belirtiyor. Ancak öldürme ve tecavüz olaylarına hiç bir şekilde katılmadıkları ve ayrılma taraftarı olanlara karşı suç işlemediklerini ısrarla belirtiyor.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir