Dinleme Kanuni Olabilir Ama Hukuksuzdur
Bir yandan mahkeme kararlarıyla yapılan telefon dinlemeleri, öte yandan özellikle devlet içerisinde yapılanmış bazı odaklar tarafından yasa dışı yapılan dinlemeler Her iki dinleme de aile mahremiyetinin çiğnenmesi anlamına geliyor. Toplumun her kesimi acaba dinleniyor muyum endişesi içinde Hukukçular dinlemelerin yasal olsa dahi özel hayatın ihlali ve aile mahremiyetinin ifşası açısında hukuksuzluk olduğunu vurguladılar
Emrah Tel / Doğruhaber
Son günlerde yaşanan bazı olaylar yasadışı dinlemeler, yasa dışı takip, muhbirleştirme, fişlemeler ile ilgili tartışmaları bir daha gündeme taşıdı. Toplumda cep telefonu taşıyan herkes birileri tarafından dinleniyorum endişesini taşıyorken herhangi bir sivil toplum kuruluşuna giden herkes acaba fişleniyor muyum tedirginliği içinde. Gerek yasadışı takip ve dinlemeler ile ilgili önlem alıcı yasaların çıkarılmaması gerekse hâkim veya savcı izniyle yapılan dinlemelerdeki yasal boşluklar toplumdaki tedirginliği gittikçe arttırıyor. Özellikle yasadışı dinlemelerin devlet içerisinde çöreklenmiş bazı güçler tarafından yapılması ve bunların açığa çıkarılmaması oluşturulan korku paranoyasını daha da büyütüyor. Peki dinlemelerde ölçü nedir? Yasal olarak yapılan dinlemelerin sınırı nedir? Mahkemeler telefon kayıtlarını mahkemelerde delil olarak sunabilir mi? Telefon dinlemeleri anlaşılabilir mi? Telefon ve ortam dinlemelerinin önüne geçilebilir mi? Yasal veya yasadışı dinlemelerin topluma etkisi nelerdir? Tüm bu soruların yanıtlarını sizin için araştırdık ve toplumsal yönlerini uzmanlara sorduk.
UZMANLAR UYARIYOR: TOPLUMSAL ÇÖKÜNTÜYE YOL AÇAR
Dinlemelerin haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğini ortadan kaldırdığına vurgu yapan avukat Şaban Dalgın telefon dinlemeleri ile ilgili yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini söyledi.
“Acaba ben de dinleniliyor muyum?” endişesinin psikolojik ve ruhsal hastalıklara yol açabileceğini ifade eden psikolog Aytekin Sır da, “Dinlemeler sırasında eşler arasındaki konuşmalar veya aile içi konuşma da kayda alınıyor. Mahremiyetin ifşa edilmesi insanları ciddi manada rencide eder ve toplum üzerinde olumsuz etkiler oluşturur. Dinlemeler ile ilgili sınırların açık bir şekilde belirtilmesi gerekiyor” dedi.
RESMİ DİNLEME İŞLEMİ NASIL YAPILIR?
Polis herhangi bir konuda şüphelendiği biri ile ilgili hâkimden yasal dinleme ve takip için izin ister. Polis, hâkimin izni doğrultusunda belirtilen süre içerisinde dinleme yapmak, dinleme sonucunu da dinleme yapılan kişiye iletmek zorundadır. Şayet hızlı bir karar alınması söz konusu ise gerekli izin, ilgili savcılıktan alınır. Savcılık izni 24 saat içerisinde hâkime iletilir hâkim dinlemeyi durdurma kararı verirse dinlemeler durdurulur.
TELEFON DİNLEMELERİ DELİL OLUR MU?
Telefon dinlemeleri sonrası mahkemeler tarafından verilen mahkûmiyet kararlarını bozan Yargıtay, telefon dinlemelerinin delil olamayacağına hükmetti. Daha önce alınan bir kararda Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 31.01.2013 gün, 2012/22375 E. ve 2013/1077 K. sayılı kararında, iletişimin denetlenmesine ilişkin önemli gerekçe ve açıklamalar yer alıyor. Karara göre, “Sanıklar hakkında ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçu nedeniyle iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararları alınmıştır. Bu kararlara dayanılarak dinlenen telefon görüşmeleri, ancak ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçu yönünden delil olarak kullanılabilir. “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma” suçları yönünden dinleme kararı bulunmadığından, sözü edilen telefon konuşmaları bu suçlarda delil olarak kullanılmaz. Ayrıca CMK’nın 135. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin hükümler ‘suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçu için uygulanamaz. Yargıtay kararlarına göre telefon görüşmelerin delil olabilmesi için işlenen suçun somut delillere dayandırılması gerekiyor.
AİLE İÇİ GÖRÜŞMELER DİNLENEBİLİR Mİ?
Mahkemeler aile içi telefon dinlemelerine izin vermediği için bu görüşmeler doğrudan delil niteliği taşımıyor. Ancak Türkiye’de yasal boşluklardan dolayı aile içi özel görüşmeler hâkimler tarafından delil gibi değerlendiriliyor ve sanıklar hakkında kanaat oluşturmada kullanılıyor.
Polis, dinleme sonrası dosyaya aile ile ilgili bir bilgi eklemişse bu özel hayatın ihlali demektir. Ayrıca kanunda birinci derecede akrabalar ile ilgili dinleme yapılamaz, diyor. Yapılmışsa dahi ve sonradan dinlenilen kişinin akraba olduğu anlaşılmışsa bu durumda derhal bu görüşmelerin dosyadan çıkarılması gerekiyor. Ama maalesef uygulamada bu kayıtlar çıkarılmıyor. Hatta telefonu dinlenen her iki akraba sanık olsalar bile bu telefon görüşmelerinin dosyadan çıkarılması gerekiyor. Ancak Türkiye’de aile içi telefon görüşmelerinin delil dosyalarına konulduğu birçok dava mevcut.
TELEFONU DİNLENEN BİRİ İLE TELEFON KONUŞMASI
Telefon konuşmaları, doğası gereği karşılıklıdır. Dinleme kararları, usulüne uygun olsa bile, kiminle konuştuğuna bakılmaksızın konuşmayı yapan taraflardan biri hakkında alınmaktadır. Yargıç kararında yer almayan, ancak ilgili kişiyle telefon konuşması yapan diğer bireylerin haberleşme özgürlüğü ve gizliliği ihlal edilmektedir. Konuşma yapılan diğer kişiler hakkında dinleme kararı olmadığına göre, onların anayasal hakları ellerinden alınmaktadır. Anayasa’nın 13. ve 22. maddelerinin, hakkında dinleme kararı alınan kişiyi bile güvence altında tutarken haklarında dinleme kararı olmayan ikinci kişileri güvence altına almamaları düşünülemez.
YASAL DİNLEME SÜRESİ NE KADARDIR?
Dinlemenin normal süresi 3 aydır. İlk üç aydan sonra da birer ay olarak dinleme süresi bir yıla kadar uzatılabiliyor. Ancak belli suçlarda özellikle örgütlü suçlarda bunun bir sınırı yok. Birer ay arayla uzatmak şartıyla sonsuza kadar uzatabilirsiniz. Bu durum ise eşitlik ilkesine aykırı bir durumdur ve hukuki değildir.
TELEFON DİNLEMELERİ ANLAŞILABİLİR Mİ?
Telefonu yasal veya yasadışı bir şekilde takibe alınan bir kişinin bunu anlaması neredeyse imkânsızdır. Özellikle ortam dinlemeleriyle desteklenen telefon dinlemelerinde dinleme olayının yapılıp yapılmadığını anlamak daha da zorlaşır.
KOMİSYON KURULDU ANCAK…
Öte yandan 22 Ocak 2013 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda, Haberleşme Özgürlüğü ve Özel Hayatın Gizliliğinin İhlaline İlişkin Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kabul edildi. Ancak komisyonun bugüne kadar aktif bir çalışması kamuoyuna duyurulmadı.
DİNLEME VE İZLEMEDE SINIRLAR ORTADAN KALKIYOR
Telefon dinlemelerinin hukuksuz bir şekilde çok farklı odaklarca da yapılabildiğini söyleyen avukat Şaban Dalgın, “Dinlemeler, başkalarının eksiklerini yanlışlarını kullanmak veya teknolojik gelişmelerinden, haberdar olmak veya siyasi yönden önünü tıkamak için yapılıyor. Artık başkalarını dinlemek, onların yaptıklarından haberdar olmak, güç olarak değerlendirildiği için dinleme ve izlemelerde sınırlar da ortadan kalkıyor. Ve bu insan hakkı ihlali ne yazık ki herkese yönelik yapılıyor. Türkiye’ye özellikle de devletin içerisine çöreklenmiş grupların birbirlerine yönelik üstünlük kurabilmeleri için de telefon dinlemelerinin yapıldığını görüyoruz. Ne yazık ki siyasi açıdan veya toplumda muktedir olmak açısından bu tür hukuksuzluklar yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ının çalışma odasına kadar da bu dinleme cihazlarının yerleştirildiğini gördük. Bu dinlemelerin resmi olarak alınan ve envantere kayıp olarak geçen cihazlarla yapıldığı şüphesi de yüksek. Teknoloji ile birlikte bu tür dinleme yapan cihazların sayısı da çok arttı. Artık herkes bir diğerini dinleyebilme olanağına sahip” dedi.
YASAL BİR DÜZENLEME YOK
Telefon dinlemeleri ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılmadığını söyleyen Dalgın, “Bununla ilgili bir yasa oluşturulmadığı sürece insanlar sürekli gayrı meşru ve kanunsuz dinlemelerle takip edilecek. İnsanların haberleşme özgürlüğü ortadan kalkacak ve özel hayatı kalmamış olacak. Bu nedenle özgürlüklerden söz ediliyorsa bu işe bir an önce el atılmalı. Bu tür hukuksuzluklara karşı idari tedbir veya cezalandırmalar daha somut hale getirilmelidir” şeklinde konuştu.
TOPLUMUN PSİKOLOJİSİ BOZULUYOR
Bu dinlemelerle toplum paranoyak bir toplum haline geldiğini söyleyen psikolog Aytekin Sır, “İnsanlar çevresindekilerinden şüphe etmeye başlıyor ve kimi zaman psikotik semptomlar dediğimiz tablolarda hezeyanlar görüyoruz. Bunlara biz paranoyik hezeyanlar diyoruz ve bunlara benzeyen tablolar ortaya çıkmaya başlıyor. Yani insanlar zarar göreceklerinden, kendilerinin takip edildiğinden, peşinde birilerinin olduğundan ve bu tür şeylerden şüphelenebiliyorlar. Tabi burada insanların haklarına saygı gösterilmesi gerekiyor ve bunlarla ilişkili herhangi bir suiistimal söz konusu olduğunda da çok büyük cezalar verilmeli ki insanların bu konuda devlete güveni olsun. İnsanlar tedirgin, bir süredir gündemde fişlemeler var, buna benzer birçok konu gündemde, böyle olunca insanların devlete olan güvenleri sarsılıyor. İnsanlar devlete güvenecek ki rahat bir yaşam sürüp üretken olabilsinler. Bu tür olaylar insanların hayatlarını çok olumsuz bir şekilde etkiliyor. Örneğin dinlenen biri var, bir de bakıyorsunuz ki yanına iki kişi daha eklenmiş. Yani dinlenen bir kişinin yanında listede olmayanlar veya olmaması gereken insanlar da listeye eklenmiş ve böylelikle insanların devlete olan güvenleri sarsılıyor” dedi.
AİLE YAPISINA DARBE VURULUYOR
Özellikle yasa dışı dinlemelerin toplumda tam bir korku havası oluşturduğuna vurgu yapan Sır, dinlemelerin yasal olmayan şekliyle insanların özel hayatlarına kadar yapıldığına dikkat çekerek, “Mahremiyetin dışa vurulması aile yapısına da ciddi manada etkiliyor. Sonuçta bunlar mahrem şeyler ve bu daha çok insanları rencide eder. Yani o insan suçsuz bile olsa sürekli bir başkası tarafından izlendiğini, takip edildiğini bilmesi bile onu çok kötü bir psikolojik durumunda bırakır. Yatak odasına kadar varan aile içi dinlemelerin olması ise bu işin uç noktası. Bununla ilgili sınırlar açık bir şekilde belirtilmeli, bu dinlemeler çok açık olmalı. Devletin bu konuda güven tazelemesi ve bunu deklare etmesi gerekir” ifadelerini kullandı.