• DOLAR 32.27
  • EURO 34.714
  • ALTIN 2399.94
  • ...
Balbay’ın Tahliyesi de Operasyon
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Mustafa Balbay’ın, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve yerel mahkemenin kararıyla tahliye edilmesinin ardından Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekillerinin tahliye edilmemesi hukukun çelişkisini ortaya çıkardı.


ÖZTÜRK: HUKUK KURALLARI KİŞİLERE GÖRE DEĞİŞMEMELİDİR
 
Her Yerde Adalet Platformu Genel Başkanı Av. Özkan Öztürk, Ergenekon sanığı olan ve 34 yıl 8 ay hapis cezasına çaptırılan Mustafa Balbay’ın tahliye edilip, daha az ceza alacağı öngörülen BDP’lilerin tahliye edilmemelerinin garabet bir karar olduğunu söyledi. Av. Öztürk; “Hukuk kuralları kişilere göre değişmemelidir. Bu karar eşitlik ilkesine aykırıdır. VIP hukuka hayır” dedi. Balbay’ın tahliye edilip, BDP’lilerin tahliye edilmemesinin hukuka olan güveni sarsacağını ve istikrarı bozacağını ifade eden Av. Öztürk, “Bu durum 7 Şubat MİT krizindeki gibi bir krizdir. Gezi Parkı olaylarında yapamadıklarını şimdi anayasal kurumlarla bir takım operasyonlar düzenleyerek, yapmaya çalışıyorlar. Burada hükümet köşeye sıkıştırılmaya çalışıyor. Başbakan Erdoğan’ın mağdur olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.


AV. TORAMAN: MAHKEMELERİN ÇELİŞKİLİ KARARLARININ SEBEBİ AYM`DİR
 
Av. Cüneyt Toraman konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlardan yargılanan milletvekillerinden, darbeye teşebbüs suçundan yargılanan CHP milletvekili Mustafa Balbay tahliye edilirken, bundan daha hafif bir suçtan yargılanan BDP’li milletvekillerinin tahliye edilmemesi, “mahkemelerin, kararlarını, kişiye göre mi, hukuka göre mi verdiği?” tartışmalarını da beraberinde getirdiğini söyledi. Hukuk devletinin birinci kuralının eşitlik olduğuna dikkat çeken Av. Toraman; “Eşit durumda bulunanlara eşit muameledir. Aynı yasadan yargılanan bir milletvekilinin tahliyesine karar veriyorsanız, diğerlerinin de tahliyesine karar vermek zorundasınız. CMK hükümlerine aykırı bir durum olmadığı halde, AYM, Mustafa Balbay’ın başvurusunu kabul etmiş ve tutukluluk süresinin hak ihlali olduğuna karar vermiştir. AYM’nin bu kararı, somut olgulara ve kanun hükümlerine aykırıdır. Mahkemelerin çelişkili kararlarının sebebi de, bu kararları (tahliye ve tahliyenin reddi) veren mahkemeler değil, AYM’dir!” şeklinde konuştu. 12 Eylül 2010 tarihli referandumda, AYM’ye, insan hakları ihlalleri için bireysel başvuruda bulunma görevi verildiğini hatırlatan Toraman; “Mustafa Balbay da buna dayanarak başvuruda bulunmuştur. AYM’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve AİHM içtihatlarını esas alarak yargılama yapması gerekmektedir. AYM’nin Mustafa Balbay kararı, AİHS ne de, AİHM içtihatlarına da, CMK’ya da aykırıdır!” dedi.
 
Makul tutukluluk süresinin aşıldığına karar vermesi esaslı bir hatadır
 
Toraman, “AİHS, tutuklama için belli bir süre öngörmemiştir. AİHM de, hiçbir davada, belli bir süreyi esas almamış, ‘tutukluluk süresinin, sanık sayısı, davanın kapsamı, vs. somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiğini’ belirtmiştir. Daha da önemlisi, mahkemenin karar (hüküm) anına kadar süren tutukluluk süresiyle, karardan sonraki tutukluluk süresini özellikle ayırmıştır. (Kudla/Polonya davası, Vaccaro/İtalya Davası) AİHS de ve AİHM içtihatlarında, tutukluluk süresiyle ilgili belli bir süre öngörülmediği halde, AYM’nin, çok sayıda sanığı olan bir davada, makul tutukluluk süresinin aşıldığına karar vermesi esaslı bir hatadır” dedi.
 
Yeni Akit 

Bu haberler de ilginizi çekebilir