Siyonist Cunta Sınırları Aşıyor!
Siyonist güdümlü cuntanın, Mısır halkına yönelik katliamlar, tutuklamalar, işkenceler gibi insanlık dışı uygulamaları bitmek bilmezken cuntanın bu pervasızlığı uluslararası boyuta da taşındı. Türkiye büyükelçisine ülkeyi terk ettiren cunta, sınırını kapattığı Gazzenin tünellerini yıkması yetmezmiş gibi Hamas liderlerinin Mısır vatandaşlığını da iptal etti
Mehmet Özcan / Doğruhaber
Mısır’da darbeci yönetimin yanında duran kesimlerin cuntaya verdiği destek önemli oranda düşmüş durumda. İhvan’a karşı çıkan kesimler şimdi darbe yönetiminin otokratik tavrına tepki göstermeye başladı. Son olarak protesto ve yürüyüşlerle ilgili çıkarılan yasaklama ve kısıtlamalar darbeyi destekleyen tarafların da tepki göstermesine sebep oldu.
Ancak cuntanın devam eden zulüm iktidarı, her gün darbe karşıtı gösteri yapan halkların da azmini kırmış görünüyor. Mısır halkının tüm çabası, cunta yönetiminin sonlanması ve yapılacak seçimlerle meşru bir yönetimin başa geçmesi amacını taşıyor.
Bu minvalde başta İhvan olmak üzere ülkedeki tüm İslami cemaat ve grupların bir çatı altında birleştiği ‘Darbeyi Ret ve Meşruiyete Destek Ulusal İttifakı’nın birkaç aydır halkı meydanlarda tutma başarısı takdire şayan olmakla birlikte Allah’ın izniyle hiç beklenmeyen bir anda zaferi de Mısır halkına armağan edecektir inşallah. Çünkü Mısır cuntası, zulüm ile abad olunamayacağını bilmekle birlikte eninde sonunda bu durumu kötü bir sonla tecrübe edecektir.
HALK DARBECİLERİ İSTEMİYOR
Mısır cunta yönetimi son günlerde destek gördüğü kesimler tarafından giderek daha fazla eleştirilmeye başlandı. Bunun kanıtı olarak ülkede yapılan ciddi bir kamuoyu yoklaması, Mısır halkının darbeye, askere ve hükümete karşı tepkisinin arttığını gösteriyor. Çok itibarlı bir araştırma kuruluşu olarak bilinen “Zobi” araştırma kuruluşunun Mısır’ın önemli şehirlerinde yaptırdığı kamuoyu yoklaması şu çarpıcı sonuçları ortaya çıkardı. Darbenin hemen ardından Ekim ayı içinde yapılan ankete göre:
- Askere duyulan güven darbe öncesinde yüzde 93, sonrasında yüzde 70
- Yargıya duyulan güven darbe öncesinde yüzde 67, sonrasında yüzde 54
- Hükümete duyulan güven darbe öncesinde yüzde 42, sonrasında yüzde 20
- Sisi’ye destek oranı yüzde 46
- İhvan’a destek oranı darbe öncesinde yüzde 24 darbe sonrasında yüzde 41
- Adli Mansur’a destek oranı yüzde 29
- Muhammed Mursi’ye destek oranı yüzde 44
- Selefi Nur Partisi’ne destek oranı yüzde 10
CUNTANIN TÜRKİYE’YE KARŞI TUTUMU İSRAİL’İN RÖVANŞI!
Halkına karşı insanlık dışı uygulamalar ve katliamlar yapmaktan çekinmeyen Mısır cuntası, uluslararası boyutta da pervasız davranıyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye’den elçisini çeken ve Türkiye’nin Mısır Büyükelçisi’nin ülkeyi terk etmesini isteyen cunta yönetiminin bu icraatı, cuntanın bölgenin adeta kangreni olan siyonist israil’in güdümünde hareket ettiğini kanıtlar nitelikte. Hatırlanacak olursa yakın zamanda Türkiye, Filistin’in israil işgali altındaki topraklarında bulunan büyükelçisini çekmiş ve siyonist elçiyi de Türkiye’den göndermişti. Bu gelişme ülkelerarası diplomatik rövanş olarak okunabilir ancak Mısır cuntasının Mısır’ı, siyonist israil’in çıkarları hesabına yönetmesi Mısır halkının Libya’da Kaddafi örneğinde olduğu gibi affedebileceği bir suç olmayacağı ve cunta yönetimine çok pahalıya patlayacağı öngörülüyor.
CUNTA MEDYASI DA BOŞ DURMUYOR!
Cunta yönetimi, Türkiye büyükelçisinin hiçbir gerekçe olmadan gönderilmesinin uluslararası boyutta krize sebep olacağını bildiği için medya aracılığıyla karalama kampanyası da başlatmış durumda. Mısır gazeteleri, Türkiye Büyükelçisi aleyhine yayına başladı. Darbe hükümetine yakınlığı ile bilinen El-Yevm es-Seba Gazetesi, Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi’nin Müslüman Kardeşler’e para ve lojistik destek sağladığı için sınır dışı edildiğini iddia etti. El-Yevm es-Seba Gazetesi’nin ‘bazı üst düzey hükümet kaynakları’na dayandırdığı iddiaya göre, Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı, önde gelen bazı Müslüman Kardeşler üyelerini büyükelçilik binasında saklayarak grubun Sina ve Gazze’de eğitim gören silahlı hücrelerine para, lojistik ve stratejik destek sağladı. İddiaya göre, Türkiye istihbaratı da Sina’daki El Ariş ile Gazze Şeridi’ndeki Refah üzerinden Mısırlı İslami gruplara silah yardımı yaptı. El-Yevm es-Seba Gazetesi, Mısır istihbaratının da karşı tedbir olarak Türkiye büyükelçisi ile ABD, İngiliz, Fransız ve Alman büyükelçileri arasındaki konuşmaları dinleyerek darbe hükümetine karşı yürütülen faaliyetler hakkında bilgi topladığını öne sürdü.
CUNTANIN GAZZE VE HAMAS DÜŞMANLIĞI
Mısır cuntasının israil’in güdümünde hareket ettiğini gösteren bir diğer vakıa ise cuntanın, Gazze’ye ve Hamas yönetimine karşı takındığı düşmanca uygulama ve tutumlar oldu. Geçtiğimiz haftalarda Gazze ile arasında bulunan tüm tünelleri yıkan cunta yönetimi, bu yetmezmiş gibi Refah Sınır Kapısı’nı da kapalı tutarak insanlık dışı bir uygulamaya imza atıyor. Ki bu tüneller yıllardır abluka altında bulunan Gazze halkı için gıda ve ilaç temin edilen can damarı konumundaydı.
Cunta yönetimini siyonistçe hareket ettiren bir başka olay da daha önce Hamas liderlerine verilen Mısır vatandaşlığının iptal edilmesi oldu. Mısır İçişleri Bakanlığı’ndan bazı kaynaklara göre cunta yönetimi; aralarında Halid Meşal, İsmail Heniyye ve Mahmud Ez-Zahar gibi liderlerin bulunduğu 17 Hamas liderini vatandaşlıktan çıkardı, pasaportlarını iptal etti.
İSLAM İLE KÜFRÜN SOĞUK SAVAŞI MISIR’DA CEREYAN EDİYOR
Siyonist güdümlü cuntanın Mısır halkına yönelik katliamlar, tutuklamalar, işkenceler gibi insanlık dışı uygulamaları saymakla bitmiyor. Ancak tüm olumsuzluklara rağmen İslami sorumluluklarını yerine getirerek onurlu dik duruşlarından taviz vermeden canlarını feda etme pahasına direnen Mısır halkı, tüm dünyaya insanlık dersi veriyor.
İslami bir hayat tarzını, demokrasi denen sistemsel araç içinde Mısır halkına sunan Mursi yönetiminin başarılı olan bu modelle, bölgedeki diğer İslam ülkeleri için de örneklik teşkil edeceğini gören şer güçler, duruma müdahil olmuş ve darbe gerçekleşmişti. Bu durum, bir ülkenin içinde cereyan eden ve tüm bölgeyi ilgilendiren İslam ile küfrün soğuk savaşıdır. İslami bir direnişle dünyanın dört bir yanında yaşayan mustazaf halkların gönlüne taht kuran İhvan diğer adıyla Müslüman Kardeşler, adından aldığı bu güçle tüm dünya Müslümanlarının gerçek kardeşler olduğunu bir kez daha hatırlatırken gelinen bu aşamada ümmetin birleşmesi ve şer güçlere karşı durması gerektiği gerçeğini de gözler önüne seriyor.