• DOLAR 34.742
  • EURO 36.53
  • ALTIN 2952.955
  • ...
Kandil'deki Narin'lerin hesabını verin!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER YORUM - HABER MERKEZİ

Türkiye, Diyarbakır'da kaybolan ve 19. günde cansız bedeni bulunan Narin’i konuşuyor. Ancak sadece Narin’i değil, Narin’in minik bedeni üzerinden siyasi rant devşirmeyi hedefleyen karanlık odakları da konuşuyor.

Önceki gün gelen acı haber sonrası Narin’i tanıyan-tanımayan herkes büyük bir hüzün yaşadı. Fakat bu hüznü sömürmeye, insanların duygularını iğfal etmeye çalışanların provokatif organizasyonları görülmeye başlandı.

Çocuk dağa kaldırmada demli olan PKK’nın, PKK’nın aparatı gibi hareket eden demlilerin, müşterek hareket ettikleri CHP’lilerin, aynı sofradan beslenen televizyoncuların, sözde gazetecilerin, planlı ve koordineli organize olmaları dikkatlerden kaçmadı.

Kayıp Narin olayına bir şekilde HÜDA PAR’ı olumsuz manada dahil etmeye çalışan bu kesimlerin, Narin’in cansız bedeni üzerinden sinsi emellerine ulaşma çabası tehlikeli bir boyuta ulaştı.

Peki, HÜDA PAR günlerce neden hedef alındı?

Alçakça, canice, canavarca katledilen Narin’in yaşadığı acı olaya neden HÜDA PAR dahil edilmeye çalışıldı?

Bir tarafta kandil, diğer tarafta dem, çok uzakta kalmayan CHP’nin trol ve kalemşorları, neden hep bir ağızdan aynı dil ile HÜDA PAR’ı hedef gösterdi?

HÜDA PAR’ı vuracak, mahkûm edecek, toplumdan soyutlayacak başka malzeme kalmadı da minik bir kız çocuğu mu sopa olarak kullanılmaya başlandı!

Aslında bu sorulara verilecek çokça cevap sıralanabilir.

Filistinli annelerin henüz doğmamış bebeklerini; kundaktaki, beşikteki, okullardaki, parklardaki çocukların katledilişini görmeyenlerin; en ufak bir tepki göstermeyenlerin, sokaklara çıkmayanların, minik narin üzerinden insanlık dersi vermeye çalışması nasıl izah edilebilir?

Hakikaten mesele gerçekten Narin mi?

Mesele küçük çocukların hayatı mı?

Madem öyle;

40 yıldır PKK’nın dağa kaldırdığı çocuklar neden görülmez!

Kandil'deki Narinler neden görülmez, neden hiç konuşulmaz?

HDP'nin ön kapısından girip arka kapısından dağa götürülen çocuklar neden konuşulmaz?

Konuşanlar neden ajan ve işbirlikçi diye yaftalanır?

Neden kimse HDP önünde çadır kurup kızlarını, evlatlarını geri isteyen anneleri görmez, onların için yürümez?

Mesele çocukların yaşam hakkı mı?

Mesele kadınların özgürlükleri mi?

Peki, o zaman…

24 haziran 2018'deki seçimler öncesinde Mardin’de seçim çalışmaları kapsamında bulundukları bir dernekte kadına tecavüzle suçlanan Tuma çelik olayında ne yaptınız?

Tecavüze uğrayan üç çocuk annesi D.K., kendisine yardımcı olmanızı istediğinde neden onun sesi olmadınız?

Tecavüz mağduru kadına "olayı kapat" diyen HDP Mardin Milletvekilleri Ebru Günay ve Pero Dündar, neden bu kadın için kitleleri sokağa çağırmadı.

Bu suçlamalar basit bir adli vaka mıydı?

Madem söz konusu kadındı ve madem kadının beyanını esastı, o zaman neden harekete geçmediniz?

Öyle ya, pisliğin sahibi belliydi…

Yine 2020 yılında partiliniz olan bir kadın "tecavüze uğradım" dediğinde ne yaptınız?

HDP Cizre ilçe başkanlığında yöneticilik yapan 5 kişi, parti içi çalışmaları esnasında kadına tecavüzle suçlandığında, bu mağdur kadın için neden sokaklara çıkmadınız? Neden haklarını savunmadınız?

Tabi ya! O da ajan ve işbirlikçiydi!

Evet, bundan sonra aynı soru defalarca sorulacak!

Mesele gerçekten Narin mi?

Madem mesele küçük bir çocuğunun hayatıydı, 2018'de Ağrı'da kaybolduktan 18 gün sonra cesedi bulunan 4 yaşındaki leyla aydemir için ne yaptınız?

Minik leyla'nın davasında yargılan 7 kişinin HDP ile ne gibi ilişkileri vardı?

Öncesinde HDP şimdi ise DEM olan Parti, Leyla için kitleleri neden sokaklara çağırmadı?

Neden Leyla'nın ölümüyle ilgili HÜDA PAR suçlanmadı?

Evet, mesele ne Narin ne de Leyla'ydı… Tıpkı meselenin ağaç olmadığı gibi…

Mesele, HÜDA PAR’In olabildiğince toplumdan izole edilme çabasıydı.

Mesele, HÜDA PAR’ın Kürdistan coğrafyasında Siyonizm’in köküne, kibrit suyu dökmesiydi.

Mesele, HÜDA PAR’ın Kürt illerinde Siyonist barbarlığa karşı büyük bir duyarlılık oluşturmasıydı.

Mesele, Siyonistlerin Kürt şehirlerinde Hamas'ın, İslami Cihad'ın, özetle Filistinli mücahitlerin sesini kesmek istemeleriydi.

Mesele, Diyarbakır’ın, Amed'in surlarına asılan İsmail Heniyye, Yahya Sinvar posterleriydi.

Mesele, Siyonist sahiplerinden şamar yiyen yerli işbirlikçilerin, taşeronların sinsi tuzağıydı.

Mesele, Gazze’nin çocuklarını, bebeklerini, yetim ve öksüzlerini Kürt halkının gündeminden düşürme çabasıydı. 

Yoksa mesele Malazgirt miydi?

Mesele, Kürt-Türk birlikteliğine dair verilen mesajlar mıydı?

Kandil savaş baronu Duran'ı zıplatan neydi ki?

HÜDA PAR’ın bir merkeze dönüşme azmi mi?

Öyle ya!

Sen nasıl olur da hem Malazgirt’te olacaksın hem de Kürdistan bölgesinin başkenti Hewlêr'den mesaj vereceksin…

Net olan bir şey var ki, onlar için mesele Narin değildi.

Bit yeniğinin ne olduğu bugün-yarın çıkar ortaya…

Narin ile hangi kirli işlerin-ilişkilerin örtülmeye çalışıldığı da deşifre olur yakında…

Dağa çocuk kaldırmakta nam salanların, Narin'in bedeninden ne istediği görülür, uzak olmayan bir zamanda.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir