(Böylece ateistlerin ruhu inkâr etmediklerini, reenkarnasyona inandıklarını öğrenmiş bulunuyoruz. İlhan Selçuk’un ruhu Enver Aysever’e geçmiş olabilir mi?)

Prof. Dr. Bayram Göçmen: “Leopar keşke beni ısırsaydı da yaşasaydı.”

(Hocam biraz yavaş ol! Bahsettiğin hayvan kedi değil ki tırmalasın. Leopar seni bir ısırsa kimse bir daha ilminden faydalanamaz.)

Kemal Kılıçdaroğlu: “Hüseyin, dedesinin derin felsefesinden etkilenmiştir.”

(Kemal Bey, bu sözlerini Kerbela gündemiyle söylemiştir. Yani Hz. Hüseyin (RA) ve dedesi Hz. Muhammed (SAV)’den söz etmektedir. Kemal Bey birkaç yanlış yapmaktadır: Peygamberin getirdiği şey dindir ve adı da İslam’dır. Meseleyi felsefe ile izah etmek konunun cahili olmanın işaretidir. “Derin felsefe” lafı ise Kemal Bey’deki kafa karışıklığının göstergesidir. “Derin” bağlantılar, “derin” ittifaklar, beyefendinin kimyasını bozmuş bulunmaktadır. Sarıgül’ün hangi “derin” pazarlık sonucu partiye geldiği konusu ise yavaş yavaş kâbuslara dönüşmek üzeredir.)

Mehmet Barlas: “Muhafazakârlık arkasına devlet gücünü alınca çok tehlikeli oluyor”

(Barlas, “kime göre tehlikeli?” sorusunu sormuyor. Liberalliğin ahlaksızlığı artırma tehlikesi için söyleyebilecek sözü yoktur Barlas’ın. Kirlenmiş zihinlere göre “namus duygusuna sahip olmamak” normal bir şeydir.”

Nazlı Ilıcak: “AKP’ye oy verdim, ama şimdi utanıyorum.”

(Nazlı Hanım uzun süreli kıvırmanın nihayet sonuna geldi. Lütfen açık açık konuşun. Herkes iki dönemdir size adaylık vermeyen Erdoğan’a diş bilediğinizi biliyor. Tünelin sonunda da bir ışık görünmeyince “utanma” moduna girdiniz.)

Yusuf Halaçoğlu: “Hem zinayı serbest bırakacaksınız ondan sonra böyle sözler sarf edecek, herkesi töhmet altında bırakacak, anne babaları endişelendireceksiniz. Velev ki kız erkek bir arada kaldıysa bizim ahlaki değerlerimize, geleneklerimize aykırı bile olsa Başbakan ileri demokrasiden, Avrupa Birliği’nden söz ediyor, o zaman böyle bir konudan bahsetmeyecek”

(Erdoğan sözlerinde ve talebinde haklı, ama Halaçoğlu’nun söyledikleri de doğru. AB siyaseti gözden geçirilmeli.)

Mısır Dışişleri Bakanlığı: “Türkiye’nin Mursi’nin tahliye edilmesi yönündeki talebi, Mısır’ın içişlerine kabul edilemez bir müdahaledir.”

(Benzer talepler daha önceden Amerika ve Avrupa ülkelerinden de dile getirildi. Mısır Dışişleri’nin sadece Türkiye’yi hedef alması sadece Türkiye’nin talebinde ciddi olduğunun göstergesi olabilir mi?)

Suud el-Faysal: “Biz Amerika ile iki dost ülkeyiz.”

(“Yahudî ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalim topluluğa hidayet etmez” (Maide: 51))

İlker Başbuğ: “Osmanlı İmparatorluğu’nun zamanında tamir ettirerek koruduğu Ağlama Duvarını ziyaret esnasında, Fatiha suresini okuyarak dua ettik. Daha sonra da Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettik. Biz Müslümanlar için ayrı bir önemi olan bu camide dua ederken çekilmiş fotoğraflarımız da var, ancak kendilerinde insanların inançlarını, imanını sorgulama hakkını görenler, bu fotoğrafları görmediler.”

(Başbuğ, ağlama duvarında Fatiha okuduğunu söylüyor. Beyan esastır diyoruz. Ardından Başbuğ, Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettiğini söylüyor, ama orada ne yaptığına dair bir beyan yok!)