• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Kürt halkı ‘Fesat İhalesinin’ figüranı mı?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Hüseyim Sağlam / Doğruhaber / Analiz
 
Devlet olgusunun hak, hukuk, adalet, eşitlik ilkelerini gözettiği sürece meşruiyetinden bahsedilebilir. Bu ilkeler çiğnendiği an meşruiyet kaybolur, dolayısıyla otorite de sorgulanmaya başlanır.

Son dönemlerde PKK’li çeteler eliyle Kürt halkının İslami kurumlarına yönelen saldırılar karşısında devlet erkinin takındığı “hoşgörü” bir yönüyle “işbirliğini” gündeme taşırken diğer yönüyle de meşruiyet sorgusunu beraberinde getirmektedir.
Aslına bakılırsa bölgede yıllar yılı uygulanan “devlet terörü” zaten meşruiyeti hallaç pamuğuna çevirmeye yetmişti. Geride ise sadece militarist yöntemlerle otorite sağlama çabaları kalmıştı.

Ancak AK Parti ile beraber devlet aygıtı yeniden Kürt halkıyla belli oranda bir iletişim kurmayı başarmış, halk AK Parti üzerinden devlete güven sürecine tabi tutulmaya başlanmıştı. Bunda AK Parti’nin bölge halkının dini hassasiyetlerine önem vermesi kadar, PKK’nin 1930’lu yılların Şeflik sistemini yeniden Kürt halkına dayatma zorbalığının da etkisi vardı.

Açıkçası halkın önemli bir kısmının kendi değerleriyle savaş halinde olan PKK’nin Stalinist baskıcı yöntemleri karşısında “güvenli liman” olarak AK Parti’ye yönelmesi söz konusu olmuştu. Ancak zaman içerisinde AK Parti kendisine güvenen Kürt halkını, devletleşme hülyaları kapsamında eski mantıkla barıştırmak üzere köprü görevine soyunmuş, bu da en başta kendi seçmen kitlesi haline getirdiği Kürtlerde hayal kırıklıklarına sebep olmuştur.

AK Parti, her fırsatta “Kürtlerin oyunu en fazla alan benim, temsilcisi de benim” diyor. Oysa geçen seçim döneminde olduğu gibi yaklaşan yerel-genel seçimlerde de bir bütün olarak Kürt halkını, özellikle de kendi Kürt seçmen kitlesini kirli pazarlıkların figüranı haline getirmiş, “süreç” adı altında halkı tamamen PKK’ye pazarlamıştır. Bu mantıkla AK Parti hükümeti, Kürt halkına “zarar eden işletme” mantığıyla yaklaşmış, kâra geçmek için Kürtleri özelleştirmeye tabi tutmuş ve fesat karıştırılan ihale örneklerinde olduğu gibi yandaş şirket şeklinde düşündüğü PKK’ye peşkeş çekmiştir.

Bugün için İslami kurumlara yapılan saldırılar neden engellenmiyor ya da herkesin bildiği-gördüğü failler neden yakalanmıyor sorusu herkesçe soruluyor. Hatırlarsınız, geçen hafta Şırnak’ta bir polis otosuna atılan Molotof nedeniyle mahalleler ablukaya alındı, 16 kişi alelacele yakalanarak gözaltı merkezlerine götürüldü. Daha önce de benzer olaylarda bu tür tutuklama kampanyaları yürütüldü. Akredite olması koşuluyla yüzlerce sivil kuruma yapılan saldırıların faili diye nice kişiler derdest edildi. Oysa aleni bir şekilde İslami kurumlara yapılan, çoğu kez yaralama hatta ölümle sonuçlanan kalabalık baskınlarda bile polis sadece “Online” izleyici konumunda kalmakla yetindi.

Dahası var. Geçen seçim döneminde AK Parti için çalışan, aday olan, görev alan nice kişiler saldırıya uğradı. Neredeyse seçim bürolarının tamamı defalarca kundaklandı. İl-ilçe başkanları kaçırıldı, kimisi de öldürüldü. AK Parti’ye oy veren Kürt seçmen elini vicdanına koyarak şunu sormalı, sorgulamalı: Hükümet olan partiniz, sizlere yönelen bunca saldırılara karşı ne yaptı? PKK’den korumak için hangi çabayı gösterdi? Bir polis otosuna atılan Molotof’a gösterdiği tepkinin kaçta kaçını sizler için gösterdi? Hatta bırakın sizi korumayı, PKK’nin tüm tazyiklerine karşı sizler için kılını dahi kıpırdatmadı. AK Parti için bunun diğer bir anlamı, “Kendisine oy verse de tüm Kürtler, bir Polis otosu kadar bile değerli değildir.” O kadar!

Elbette AK Parti-hükümet-devlet için bunun başka anlamları da vardır. Lisan-ı hal ile ortaya konan şu: “Aferin, bize oy verdiniz. Ama vermeseniz de olur. Çünkü PKK ile bir pazarlığım var ve sizin için ben bu pazarlığı riske atmam.”

Peki, şunu düşündünüz mü hiç? Yarın öbür gün ABD-israil baskısıyla ‘Kürtleri tamamen PKK’nin insafına terk edin’ şeklinde bir emir alıp uygularlarsa yaşayacağınız ihaneti tüm çıplaklığıyla fark edersiniz, ama hangi duygusal kırılmalara savrulacağınızı hiç düşündünüz mü? Bunun sizlere neye mal olacağını hiç hesaba kattınız mı? Ya da daha basit bir şey: AK Parti iktidarı kaybederse…

Açık konuşmak lazım. AK Parti ve temsil ettiği güç, bölgeye de bölge insanına da artık geçici bir gözle bakmaktadır. Şayet AK Parti’ye gönül veren Kürtler olarak olası Stalinist yöntemlere esir düşmek istemiyorsanız, artık safınızı yeniden gözden geçirmeniz, sıradan bir oy deposu olmaktan kendinizi kurtarmanız ve çokça hassasiyet gösterdiğiniz İslami ve diğer tüm değerlerinizle uyuşan bölge gerçekliğinden, yani İslami camiadan yana saf tutmanız gerekmektedir. Aksi halde bel bağladığınız güç, elinize ayağınıza prangalar vurarak sizleri çok kirli pazarlıkların figüranı haline getirecek ve Stalinist baskıcı tutum sahiplerine teslim edecektir.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir