İslam`ın Neresindeyiz?
İslam için yapılan bunca fedakarlığı nasıl unutabiliriz? Sahabenin bu direnişini, mücadelesini, İslam davası için maruz kaldıkları işkenceleri nasıl görmezden gelebiliriz?
Hiç düşündük mü İslam`ın neresindeyiz diye? İslam`ı ne kadar yaşıyoruz, yaşatıyoruz? Ne kadar sahip çıkıyoruz İslam davamıza? Ne kadar direniyoruz tehditlere, zorluklara? Ne kadar fedakarlık yapıyoruz kutsi davamız için? İslam`a yapılan saldırılara ne derece tepki veriyoruz? Kutsallarımıza karşı yapılan çirkin eylemlere karşı çıkmaya ne kadar cesaret ediyoruz ya da cesaret ediyor muyuz?
Oysa sahabe dönemine bir göz atalım.
İman etti diye, Rabbim ALLAH`tır dedi diye ateşle kızdırılan demirlerle dağlanmamış mıydı Habbab Bin Ered (r.a.)`ın kafası. Sırtındaki yağlar eriyinceye kadar pişirilmiş taşlar vücuduna bastırılmamış mıydı? Kendisi İslamiyet ile şereflenen ilk insanlardandı. İşkencelere sabretmek, imanın ve dine bağlılığın en önemli göstergesi değil midir?
Mus`ab Bin Umeyr vardı. Mekke`nin en zengin ailelerindendi ailesi. Oldukça ihtişamlı bir hayat sürer kimsenin giymediği elbiseleri giyen ve herkesi kendisine hayran bırakan yakışıklı bir gençti. Ailesi tarafından çok sevilir, bir dediği iki edilmezdi. Oysa O bütün bunlara rağmen hep bir arayış içindeydi ve nihayet İslamiyet`le şereflenince arayışları son buldu. Ancak kendisini her şeyden sakınan ailesi iman ettiğinden dolayı, Ona türlü baskılar uygulayıp imanından çevirmeye çalışırlar. Mus`ab Bin Umeyr (r.a.) onca zenginlik ve ihtişamı terk edip Mekke`den Medine`ye hicret eder. Orada İslam`ı tebliğ eder. Mekke`ye tekrar döndüğünde ailesi tarafından tekrar rahat bırakılmamıştır. O katıldığı Uhud Savaşı`nda Muhacirlerin sancağını elinde tutarken sağ kolu kopar. Sancağı hemen sol eline alır. Sol kolu da kopunca sancağı vücuduyla muhafaza ederken müşriklerin attığı mızrağın hedefi olur ve şehid olur. Ve ibret vericidir ki bir zamanlar zenginlik ve ihtişam içinde yaşayan bu değerli insanı kefenleyecek bir örtü dahi bulunmamıştır.
Ve kızgın kumlara gömülen Ammar Bin Yasir (r.a.)`den mi bahsetsek, yoksa İslam`ı kabul etti diye vücudunda tek bir sağlam kemik kalmayana dek kayalarla ezilen Bilal-i Habeşi (r.a.)`den mi bahsetsek. İslam davası uğruna çile çeken sayısız insanları da unutmamak lazım
İslam için yapılan bunca fedakarlığı nasıl unutabiliriz? Sahabenin bu direnişini, mücadelesini, İslam davası için maruz kaldıkları işkenceleri nasıl görmezden gelebiliriz?
Birer Habbab Bin Ered (r.a.), Mus`ab Bin Umeyr(r.a.), Ammar Bin Yasir(r.a.), Bilal-i Habeşi (r.a.) olamayız belki ama Hz İbrihim (a.s)`i yakan ateşi söndürmek için ağzında su taşıyan karınca misali İslam davasına sahip çıkan bir Müslüman da biz olabiliriz. İslamiyet çerçevesinin bir köşesinde de bizler bulunabiliriz. Ne mutlu o çerçevenin tam merkezinde olanlara… Selam ve dua ile..
Hicret Kaplan / Midyat - Yaş: 23