HDP Neyin Merkezi?
Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Analiz
Pkk ve aynı çizgideki uydu yapılanmaların Türk solu ile ittifak arayışından doğdu HDP. Uzun tartışma ve görüşmelerin sonucunda mutabakata varıldı; ama muharrik unsur her zaman Öcalan’dı.
“Çatı partisi” diye de bir isim vermişlerdi.
Genel seçimlerde BDP bir jest yaparak Türk solundan dört kişiyi meclise taşıdı.
Denge unsuru olarak anlaşılsın ve “kurdi” değerlerin öncelendiği vurgulansın diye iki de muhafazakar ismi listelerinden meclise taşıdılar.
Aday belirlemede tek belirleyici unsur Öcalan’dı ve Öcalan bunu her fırsatta gündeme getirdi.
Öcalan siyasi dil olarak da daha kapsayıcı bir dil kullanmaya başlamıştı.
Nevroz konuşmasında “İslam kardeşliğine” vurgu yaparken Sırrı Süreyya Önder’e de bir mesaj veriyordu: Öcalan mesajında, “Olgunlaştırmaya çalıştığımız Anadolu barışını bu uğurda mücadele ederken hayatını kaybeden başta Mahir’ler ve Deniz’ler olmak üzere bütün devrimcilerin anısına ithaf ediyoruz. Bu duygularla Kızıldere devrimci şehitlerini saygıyla anıyorum” demişti.
Şerafettin Elçi’nin ölümü ile BDP’deki “kürdi” hassasiyet aşındı. Altan Tan kendini oraya yabancı hissetmeye başladı. İmdadına Öcalan’ın “Demokratik İslam Kongresi” talebi yetişti; ama “çok sevinme” dercesine Sabahat Tuncel’in açıklamaları düştü gündeme. Tuncel, Öcalan`ın çağrısının bölgedeki cemaatlere zeytin dalı uzatmak gibi görülüp görülemeyeceği sorusuna “Hayır” diye karşılık veriyor: “Fethullah Gülen cemaati ya da başka cemaatler, ki bölgede bir sürü cemaat var, başka bir yaşam tarzını bize dayatıyor. Onların öngördüğü toplumsal yapıyla, bizim öngördüğümüz toplumsal yapı arasında çok fark var.”
Altan Tan öfkeli.
Tan, DTK içindeki “bir grup kişinin”, İslami kesimle sıhhatli bir ilişki kurulmasını engellediğini söylüyor:
“Onların kafasında şu var: Türkiye Cumhuriyeti nasıl Diyanet İşleri’ni kontrol ediyorsa biz de kendimize göre bir İslamcılık ortaya koyalım, kontrol edebileceğimiz Müslümanlarla, İslamcılarla ittifaka girelim ve mümkünse bunları da bir süre sonra PKK’lileştirelim. Bu yanlış bir proje. Herkesin PKK’li olmasına gerek yok; adam İslamcı olur, demokrat olur, senden farklı düşünür; ama Kürtlerin hak ve hukuk mücadelesine destek verir; Kürt olarak da verir, Türk olarak da verir.”
Süreç öyle gösteriyor ki, Ne Altan Tan’ın ne de HDP’den rahatsız olan Demirtaş’ın dediği oluyor. Hadi Demirtaş, ideolojik kimliğinden dolayı uyum sorunu yaşamaz; ama Altan Tan’ın işi zor.
Pkk-BDP’de Kemalist-marksist bir grup tüm ipleri eline almaya başladı. Parti de basın da, silahlı kanat da bu grubun kontrolünde.
Özgür Gündem’de yazan Nazan Üstündağ istediği, özlediği tabloyu net olarak tarif etti: “Kürtler, Aleviler, gençler, eşcinseller, ekolojistler, kadınlar hayırseverlikten bezmiş, kalkınmaktan yorulmuşlar. Hizmet yerine başlarına gelenlere dair bir cevap bekliyorlar. AKP’nin kolonize ettiği geleceklerinin ve savaşla terörize edilmiş yaşamlarının bir başka ihtimale açılmasını istiyorlar. İşte HDK’yi ve dolayısıyla HDP’yi Türkiye’de gerçek bir alternatif yapacak bu gruplardır.”
Pkk’nin Kürdistan sevdalıları artık her platformda eşcinsellerin haklarını savunacaklar, namus ve kadın sorunu üzerinden İslami değerlere savaş açacaklar.
Maalesef görünen budur.
HDP siyasetin değil Kemalist solun tam merkezinde bir parti ve yakında bunu herkes görecek.