• DOLAR 34.464
  • EURO 36.428
  • ALTIN 2920.786
  • ...
Despotların İktidarı Gelip Geçicidir
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Hiçbir saltanat, mazlum ve savunmasız Müslüman halkın kanı üzerinde ayakta duracak diye bir kaideye sahip değildir. En kısa zamanda emperyal ve ifsat güçlerin oyuncağı haline gelen sefil kuklaların, diğer kardeşlerinin akıbetine uğrayacaklarından şüphe yoktur. Çünkü bunlarla aynı versiyona sahip despotların akıbetini yakın geçmişte tüm dünya halkları müşahede etti. Ağaları tarafından kullanım süreleri dolan ve istedikleri vasıflara muttasıf olmadıklarından bunları harcamak gayet basittir. Cesareti kara yüzlü şeytandan alanların akılları başlarına gelince sanırım çok geç olacak o zavallılar için.Tarih bunlara şahittir. Müslüman kanı üzerine saadet olmaz, huzur bulunmaz. İpini lâine kaptıran Kabil, Habil’in kanında huzur bulmadı. Aksine tamamıyla yok olup gitti ve günümüzde zalim, kardeş kanına giren, eli kanlı meczup diye anılmaktadır. Zalimlerin geçmişlerine baktığımızda kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlamışlardır. Nemrut, Hz. İbrahim(AS)’ı ateşe atmasıyla ateşin gülistana dönmesi sonucu tamamıyla kudurdu. Kendi sonunu kafasına vurdurarak tamamlamış oldu. Hak ve batılın savaşının sonsuza dek devam edeceğinden herhangi bir endişemiz yoktur. Diğer bir tarafta firavun, avenesiyle halkın üzerine korkuyla şiddet uygulamaktan geri durmuyor. Sadist hislerinin tatmini için erkekleri öldürüyor, kadınları sağ bırakıyordu. Sanıyordu ki saltanatını bu şekilde sağlama alacak. Ama Rabb Teâlâ bunun böyle devam etmeyeceğinin işaretini Hz. Musa(AS)’ı uyarıcı olarak göndererek verdi. Firavun buna karşı aynı tepkiyi ortaya koymaya çalıştıysa da ilahi irade buna müsaade etmeyerek denizin ta derinliklerinde hanedanıyla beraber onu yakalayıverdi. Her ne kadar nedametini dile getirdiyse de nafile! Hz. Musa(AS)’yı ve şimdiki ifsatçı kavmin atalarını bir zalimden serfiraz etmişti. Selamete ermiştiler. Despotların iktidarları gelip geçicidir. Asla kalıcı değildirler. Bâki olan sadece Hâkimler Hâkimi’dir. Bu uğurda bazen canlar yanacak, çünkü Hz. İbrahim, İsmail’ilini kurban etmeye götürünce ciğeri sızlamışsa da onun emrinin her şeyden üstün olduğunu safi bir teslimiyetle göstermişti. Ve o şekilde yüce Rahman, İsmail’i geri bağışlamıştı. Hz. Yakup Bünyamin’ini vermeyinceye kadar Yusuf’uyla vuslat gerçekleşmemişti. İşte Adeviyye ve Nahda! Ve işte Ashabı Uhdut! “Onlar (kâfirler), onlardan (müminlerden) sırf Aziz ve Hamit olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar” (Buruç: 8). Evet, o yiğitler birer birer Aziz ve Hamid olan Hüda’nın rızası doğrultusunda şahadete yürüdüler. Bu sabır ve kararlı duruşlarıyla zalim ve nankörlerin kalbine korku saldılar. Korkaklar ise boş durmayıp onların o berrak kanlarına girmekten tereddüt etmediler. Kıyım başlamıştı, bir kediyi saatlerce haber yapan dört yüzlü münafık hain( basın) medyada ses yoktu. Çünkü dökülen kan Müslüman kanıydı. Demokrasi havariliğine soyunan büyük şeytandan ses seda yoktu. Çünkü bu kıyım onun emriyle vuku bulmuştu. Çünkü bu, onların piyonu(nankör) zalim firavunun eliyle gerçekleşmişti. Ne zamandır bunun hesabını yapıyor ve pusuda bekliyordular. Başkaları şimdi kına yaksınlar. Sıra kendilerine gelmesin diye her türlü harcamadan geri kalmamışlardır. Ama korkunuz başınıza gelecek. Çünkü “korkunun ecele faydası yok. “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır” (Enfal-30). Varın siz tuzak ve hilelerinizi kurgulamaya devam edin.

Selam olsun Kahire’ye, Adeviyye’ye! En-Nahda’ya, Minye’ye, Süveyş’e, Feyyu İsmailiyye’ye selam olsun! Tüm Mısır’ın kutlu direnişçilerine hakka yürüyen gazi ve şehitlere selam olsun! Asiyelere, Meryemlere, Sümeyyelere, Esmalara, bu uğurda can verip şahadet şerbeti içen bacılara, şahadeti görünce imanı artan o yiğit direnişçilere selam olsun! Mursi ve yarenlerine, geceyi gündüze katanlara selam olsun!

“Müminlerden öyle adamlar vardır ki Allah’a verdikleri sözde sadık kaldılar. İçlerinden bazıları Allah’a verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur) bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemiştir” (Ahzap-23). İşte bu söze sadık kalanlara selamın en efdali olsun!

Cemiyetler ve bireyler bazında mümin, inanmış, kalbi kardeşlerinin üzerine atanlar olarak ellerimiz Mevla’ya açılır. Zalimler, Hâkimler Hâkimine şikâyet edilir. O’na en yakın anda başlar secdedeyken dökülen iki damla gözyaşının ehemmiyetine vesile olacak şeyleri unutmamak dileğiyle… Selam ve dua ile…

Ömer DURSUN
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir