"İşgale Son Filistin'e Özgürlük" mitingi "GAZZELİ KARDEŞLERİMİZE BOMBA OLMAYACAĞIZ"
İşgal rejiminin Filistin'e yönelik 6 ayı bulan soykırımına dikkat çekmek için "İşgale Son Filistin'e Özgürlük" sloganıyla Ankara'da bir yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirildi. Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına basın açıklamasını okuyan Alparslan Aydar, "Kullandığımız malzemelerle Gazzeli kardeşlerimize silah ya da bomba olmayacağız” ifadelerini kullandı.
Mehmet Sait Çelik
Ankara Filistin Dayanışma Platformu organizasyonuyla Ankara'da "İşgale Son Filistin'e Özgürlük" sloganıyla büyük bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşe HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Milletvekili Şahzade Demir, Ankara'daki İslami STK'ların ve vakıfların yanı sıra siyasi parti temsilcileri de destek verdi. Ankaralılar, işgalci siyonistlerin Filistin'de devam ettirdiği katliamlarını protesto etmek için Kocatepe Camii'nde bir araya geldi. Teravih namazı sonrası binlerce Ankaralı, Kocatepe Camii avlusunda toplanıp Ankara Valiliği önüne Sıhhiye Köprüsüne kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe katılan birçok kadın, temsili kefen giyip bebek arabalarıyla yürüyüşe eşlik ettiler. Sık sık tekbir getiren Ankaralılar, Filistin'de yaşanan vahşeti protesto ederken, İslam dünyasının harekete geçmesi için sloganlar attı. Yürüyüş sonrası düzenlenen basın açıklamasını Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına Vahdet Vakıf'ından Alparslan Aydar okudu.
"İŞGALCİ TERÖR REJİMİ, YERYÜZÜ MÜSTEKBİRLERİNİN İSLAM DÜNYASININ KALBİNE SAPLADIĞI KAOS HANÇERİDİR"
Başta BM olmak üzere UNESCO, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası gibi neticede mevcut düzenin aparatı olan kurumlara muhtaç edilerek terbiye edildiğini aktaran Aydar, kurulun bu zalim düzenin tek alternatifinin İslam ve Müslümanlar olduğunu kaydetti. Aydar, "İşgalci israil terör rejimi, yeryüzü müstekbirlerinin İslam dünyasının kalbine sapladığı kaos hançeridir. Ne yeryüzü müstekbirleri ne de onların ileri karakolu olan israil, Filistin ile yetinmeyeceklerdir. Vadedilmiş topraklar inancıyla yaşayan israil var olduğu sürece bu topraklara barış gelmeyecektir. Türkiye'deki ulusalcıların israilin varlığının başta Türkiye olmak üzere bölgedeki her ülke için bir tehdit unsuru olduğunu anlamaları gerekir." dedi.
"DİRENSEK DE ÖLDÜRÜYORLAR, DİRENMESEK DE ÖLDÜRÜYORLAR; BİZ DİRENMEYİ SEÇTİK"
Açıklamasının devamında Aydar, şunları kaydetti: "HAMAS'ın başlattığı Aksa Tufanı hareketi yeryüzü müstekbirlerini gafil avlamış, tüm kurumlarıyla Batı dünyası yaşadığı şokun etkisiyle, başta insan hakları olmak üzere arkasına saklandıkları maskelere gerek duymadan pervasızca ve panik halinde sivil katliamları destekleyen açıklamalar için sıraya girmişlerdir. ABD'nin katliamın ilk günlerinde Akdeniz'e gönderdiği savaş gemilerinin silah gücü tüm bölge ülkelerinin toplamından fazlaydı. Düşen maskenin arkasındaki rezilliğe şahit olan tüm dünya halkları meydanları doldurdu. İşgalci israil hiç olmadığı kadar yalnızlaştı ve psikolojik üstünlüğünü kaybetti. Bu kahrolası düzenin tek alternatifinin İslam ve Müslümanlar olduğunu bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya koyan Gazzeli Müslümanlara ve onların öğretmeni Şehit Ahmed Yasin'e selam olsun. Ahmed Yasin şöyle diyordu: Dirensek de öldürüyorlar, direnmesek de öldürüyorlar; biz direnmeyi seçtik." Şifa Hastanesinin tekrar bombalandığını hatırlatan Aydar, halkı Müslüman olan ülkelerin sessizliği sebebiyle saldırıların pervasızca devam ettiğini söyledi.
"BÖLGEDE 'YABANCI TERÖRİST SAVAŞÇILAR', İSRAİL ADINA KATLİAMLAR YAPIYOR"
Mücahitler İslam dünyasından asker yardımı talebinde bulunmadığına da dikkat çeken Aydar, "İktidarını yeryüzü müstekbirlerine bağlı gören halkı Müslüman ülkelerin yöneticileri çoğu kadın ve çocuk olan sivil katliamını sadece seyretti. Başta iktidar partisi olmak üzere mecliste temsil edilen siyasi partileri savaş suçu işleyen ve milli güvenliğimiz için tehdit oluşturan işgalci israil rejimine karşı harekete geçmeye ve yardımların sivil halka ulaştırılmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması için inisiyatif almaya davet ediyoruz. Cenevre Uluslararası İnsancıl Hukuk ve İnsan Hakları Akademisi, devlet dışı silahlı bir gruba katılmak maksadıyla ülkesini veya mutat meskenini terk eden; ideoloji, din veya etnik motivasyona sahip kişileri 'yabancı savaşçı' olarak tanımlıyor. Bölgede 'yabancı terörist savaşçılar', israil adına katliamlar yapıyor. Dünyanın dört bir tarafından gelen ve Gazze’deki vahşete ortak olan binlerce israil yanlısı savaş suçlusu, Gazze'de işlenen katliama ortak oluyor. Ve dünya sadece seyrediyor. Türkiye Büyük Millet Meclis'ini Gazze'de yaşanan katliama ortak olan 'yabancı terörist savaşçılar' ile ilgili harekete geçmeye davet ediyoruz. Özellikle ülkemizden savaş suçlarının işlendiği Gazze katliamına katılanların tespiti ve yargılanmalarının sağlanmasını istiyoruz." çağrılarında bulundu. israile 7 Ekim'den sonra malzeme taşıyan tüm şirketlerin soykırıma ortak olma suçundan yargılanması gerektiği çağrısını yineliyoruz." dedi. İşgal rejimi ürünlerine yönelik boykotun önemine dikkat çeken Aydar, "Kullandığımız malzemelerle Gazzeli kardeşlerimize silah ya da bomba olmayacağız. Kahvelerini içmeyecek, temizlik malzemelerini kullanmayacak, ürünlerini satmayacak, satın almayacağız. Peygamberimiz Efendimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: 'Ümmetim dünyayı gözlerinde büyüttükleri zaman kendilerinden İslâm'ın heybeti çekilip alınır. Emr-i bi'l ma'ruf ve nehy-i ani'l münkeri terk ettiklerinde, vahyin bereketi kendilerine haram kılınır. Birbirlerine sövmeye (küfretmeye) başladıklarında Allah'ın (cc) katında hiçbir değerleri kalmaz' Hem Gazze'nin hem de ümmetin kurtuluşunun anahtarının bu uyarılarda saklı olduğunu aklımızdan hiç çıkartmayalım. Biz emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmayı becerebildiğimiz gün, başta Filistin ve Doğu Türkistan olmak üzere zulme maruz kalan Müslümanların özgürlüğüne kavuştuğu gün olacaktır." diye konuştu. (İLKHA)