Başörtülü avukatlar, demokratikleşme paketini yetersiz buldu
Başörtülü avukatlar, demokratikleşme paketinde yargı, emniyet ve TSK`da görevli başörtülü kadınların kamusal alan düzenlemesinde kapsam dışı bırakılmasını eleştirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın 30 Eylül 2013 tarihinde demokratikleşme paketini açıklamasının ardından Hukukçu Kadınlar Platformu`na mensup bir grup başörtülü kadın, Çağlayan`da bulunan İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapmak için bir araya geldi.
Paltform Başkanı Avukat Figen Şaştım, avukat arkadaşları adına açıklama metnini okudu. Türkiye`nin son yıllarda temel hak ve özgürlükler anlamında büyük kazanımlar elde ettiğini belirten Şaştım, "Demokrasi kültürümüz gelişmiş, darbelerle yüzleşerek askeri vesayet başta olmak üzere statükoya hesap sorar bir hale gelinmiştir." diye konuştu.
Bugünlere kolay gelinmediğinin farkında olduklarını belirten Avukat Şaştım, bu kazanımları çok kıymetli bulduklarını ve sahip çıktıklarını söyledi. Şaştım, buna paralel olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketindeki düzenlemelerin büyük bir kısmının da Türkiye`de ayrımcılığa uğramış bir çok kesimi rashatlatacağına inandıklarını ifade etti.
Avukat Figen Şaştım, "Bununla birlikte açıklanan Demokratikleşme Paketi`nde kamuda başörtüsü serbestliğinden yargı, emniyet ve ordunun istisna tutulmasını evrensel hukuk ilkelerine, temel hak ve özgürlüklerin özünün sınırlanamayacağı ilkesine ve en önemlisi hukukta eşitlik ilkesine aykırılığı sebebiyle katılmıyoruz. Bir kadının başının örtülü olmasının liyakatine halel getireceği veya adil karar vermesine engel olacağı ön yargısını, kadına ayrımcılık olarak değerlendiriyor ve asla kabul etmiyoruz." dedi.
Demokratikleşme paketinin katıldıkları ve katılmadıkları konularını sıralayan Şaştım, daha sonra da önümüzdeki günler için duydukları kaygıyı dile getirdi. Şaştım, "Anayasada temel hak ve özgürlüklerin ancak yasalarla sınırlanabileceği düzenlemesi ortadayken, hukuken hiç var olmamış, bugüne kadar fiilen uygulanmış bir yasağın, mevzuat kapsamına alınmasının, hukuk tekniğine aykırı olduğunu, resmi elbise giyme kıstasının yoruma açık, muğlak olmasının ileride yeni mağduriyetlere kapı aralayabileceğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu. Avukat Şaştım, yeni mağdurlar ve mağduriyetler oluşturmasına engel olmak adına şartsız olarak başörtüsüne her meslekte özgürlük taleplerini yenilediklerini söyledi.
Danıştay davasına yaptığı başvuru üzerine kamusal alana başörtülü girilebilmesinin yolunun açılmasını sağlayan bir karar verildiğini belirten Avukat Şaştım, "Yürütmenin durdurulması kararına karşı Türkiye Barolar Birliği tarafından itiraz edildi. Fakat bu itiraz reddedildi. Dolayısıyla yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar bizim lehimize kesinleşmiş oldu. Ancak mahkeme kararı sabit, kesin olmasına rağmen bazı hakimler kişisel inisiyatiflerini kullanarak bazı meslektaşlarımızı duruşmalara kabul etmeme yoluna gidiyorlar. Fakat bu, kararın var olduğu, kesin olduğu gerçeğini ortadan kaldıran bir durum değil. Bizim duruşmalara kabulümüzün önünde yasal hiçbir engel yok." diye konuştu.
Avukat Şaştım, bu süreçte duruşmalara alınmamaları yüzünden iki ayrı zamanda iki kadın avukatın, duruşma hakimi hakkında hem Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu`na (HSYK) hem de savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Şaştım, "Bu hakimler hakkında disiplin soruşturması açıldı. Çünkü mahkeme kararına uymamak suç teşkil ediyor. Aynı zamanda da Türk Ceza Kanunu açısından da devlet memurunun görevine aykırı mugayyir hareket etmesi, görevi kötüye kullanma, görevi ihmal suçunu da oluşturmaktadır." ifadesine yer verdi.
Cihan