Bediüzzaman'ın Hz. Ali ve Alevilere bakışı
Bingöl Üniversitesinde düzenlenen Alevilik Sempozyumu'nda Bediüzzaman Said Nursi'nin Hz. Ali'ye ve Alevilere bakışı ele alındı.
BİNGÖL-Bingöl Üniversitesinde düzenlenen Alevilik Sempozyumu'nda Bediüzzaman Said Nursi'nin Hz. Ali'ye ve Alevilere bakışı ele alındı. Sempozyum'da Yrd. Doç.Dr Zübeyir Akçe'nin çalışması ilgiyle dinlendi. Bediüzamanın Hz. Ali ve Ehli Beyt hakkındaki görüşlerine yer verilen çalışmada, Bediüzamanın Hz. Ali'yi kendi üstadı olarak gördüğünü dile getiren Akçe, kendisiyle Hz. Ali arasında Üveysilik üzerine bir bağ kurduğunu dile getirdi.
Bediüzzaman toplumu ayrıştıran fay hatları üzerine kurulan güçlü bir şahsiyettir
Bediüzzaman'ın toplumdaki önemine değinen Akçe"Bediüüzaman toplumu ayrıştıran fay hatları üzerine kurulan güçlü bir şahsiyettir. Kendisi Kürt'tür ve Kürt kalarak Risalei Nuru Türkçe olarak yazmıştır. İlk talebelerinin yüzde 90'ı Kürtlerden oluşur. Yani kimliğini kaybetmeden başka bir etnik grupla çok rahat bağ kurabilmiştir. Yine Kürt, Türk ve Arap üçgenini birleştiren bir şahsiyettir. Kendisi medrese ilimlerini Arapça olarak okumuş, ama müspet ilimleri de hem okumuş, hem de tavsiye etmiştir. Ehlisünnet kalarak Alevilik ve Şia ile ilgili en naif en güzel değerlendirmeleri yapan bir şahsiyettir."sözlerine yer verdi.
Külliyatında en fazla atıfta bulunduğu şahıs Hz. Ali'dir
Bediüzzamanın Hz. Ali'yi kendine manevi üstat olarak gördüğünü söyleyen Akçe"külliyatında Hz. Ali'ye nasıl bakıyor, onla ilgili problemler ve Şia ile ilgili konulara değiniyor. Külliyatında Hz. Ömer'e 47 defa, Hz. Osman'a 17 defe ve Hz. Ali'ye 157 yerde atıfta bulunuyor. Hz.Ali döneminde meydana gelen iç karışıklıkların mahiyeti nedir, bunla ilgili yorumlar yapılıyor. Hulafe-i Raşidine nispeten Hz. Ali hakkında hadislerin daha fazla olmasının hikmeti. Şia'yı Bediüzzaman 2'ye ayırıyor. Şia'yı velayet ve Şia'yı hilafet. Bunlar ne demektir. Ehli Beytin kapsamı ve mahiyeti gibi meseleler. Hz.Hasan'a ve Hz. Hüseyin'e Peygamberimizin gösterdiği özenin nedeni gibi sorular Bediüzzamanın üzerinde durduğu konulardır.
Külliyatında en fazla atıfta bulunduğu şahıs Hz. Ali'dir. Hz.Ali'yle ilgili konulara açıklık getirmiş ve bunlarla ilgili açıklamalar yapmıştır. Külliyatın muhtelif yerlerinde geçen Hz. Ali'yle ilgili meselelerin açıklaması yapılacaktır. Evvela Bediüzzaman Hz. Ali'yi kendi hususi üstadı olarak görmektedir. Kendisiyle Hz. Ali arasında Üveysilik üzerinden bir bağ kuruyor."dedi.
Ehli Beytin manevi şahsının mümessilidir Hz. Ali
Bediüzzamanın Ehli Beyt hakkındaki fikirlerine de değinen Akçe"Ehli Beytin manevi şahsının mümessilidir Hz.Ali. Bediüzzaman Ehli Beytin manevi şahsının Hz. Ali'de tevessül ettiğini bu noktada veraseti mutlaka sahibi olduğunu vurguluyor. Bu hususu teyit eden her nebinin nesli kendindendir, benim neslim Ali'nin neslidir hadisini örnek gösteriyor. Hz.Hasan ve Hüseyin vasıtasıyla dünyaya yayılan Ehli Beytin mümessili hasebiyle Hz. Ali erişilemeyecek bir makamdadır. Ehlisünnet olan evliya ve asfiyanın da Hz. Ali'yi şahı velayet olarak gördüğünü söylüyor. Onla ilgili esadullah unvanıyla bahsederler. İlim konusunda da Hz. Ali'ye yetişilemeyeceği görüşündedir. Bu hususta da şu hadisi söyler. Ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır. Hz.Ali'nin her şeyi Allah rızası için yapma anlamına gelen ihlâsta da kahraman olduğunu söylüyor. Ayrıca Hz. Ali'nin adalet timsali olmasına ve imamet meselesine değiniyor. Sünni ve Şia arasında en büyük anlaşmazlıklardan biri imamettir. Şialar imameti imanın şartlarından kabul ederler. Sünniler kabul etmezler. Hz.Ali'yi aşırı derecede öne çıkarma manasında Şiayı ikiye ayırmıştır. Şiayı velayette Hz. Ali'nin kerametleri ve ibadetlerinin çokluğunu öne çıkarma konusunda Şialar serbesttir. Yeter ki Hz. Ömer, Hz.Ebubekir ve Hz. Osman hususunda daha dikkatli olsunlar. Ehli Beyt çizgisinden ayrılmasınlar. Şiayı hilafette Hz. Ali'yi sevmekten ziyade Hz. Ömer'e olan kinlerinden dolayı Hz. Ali'yi öne çıkarmadır ki bu da uygun değildir."diyerek sözlerini sonlandırdı.(M.Salih Gönül İLKHA)