Aytaç Baran, 1982 yılında Diyarbakır'da dünyaya geldi. Genç yaşta İslami bilinçle tanıştı. Kalbiyle tanıdığı hakikat, onu adım adım bir dava insanına dönüştürdü. İnandığı dava uğruna bedel ödemekten hiçbir zaman geri durmadı. Genç yaşına rağmen medrese-i yusufi ile tanıştı. Medrese hayatı onun davasına bağlığını ve mücadele azmini artırdı.

Aytaç Baran; “HÜDA PAR'ın gönüllüsü, Yeni İhya-Der'in başkanı, çocukların abisi, mahallenin yardım eli, kimsesizlerin sesi oldu."

Kurulduğu günden bugüne kadar varoluş amacı marksizm ve leninizme hizmet olanlar, bölgede İslam öğretilerinin halkın içerisinde yayılmasına tahammül edemeyip İslam adına ne varsa onun karşısında durmaya çalıştılar.

Hedef her ne kadar Aytaç Baranmış gibi görünse de asıl hedef İslami mücadelenin ta kendisidir. Aytaç Baran teslimiyet konusunda iyi bir örneklik ortaya koymuş maksist-leninist düşüncenin bütün anti propagandalarını göstermiş olduğu erdemli pratik ile çürütmüştü.

O çocukların abisi, mahallenin yardım eli, kimsesizlerin sesi olmuştu. Onun bu güzel örnekliği tahammülleri zorluyor ve Onu hedef haline getiriyordu.

PKK tarafından defalarca tehdit edilmesine rağmen onun mücadele azmi İslam düşmanlarını hayretler içerisinde bırakıyordu. Bu mücadele azmine daha fazla tahammül edemeyen Marksist-leninist örgütün tetikçileri 9 Haziran günü ona suikast düzenleyecek ve onu şehid edeceklerdi.

Seçim sonrası kaosun hakim olduğu günlerdeydi. Aytaç Baran, dernek binasından ayrıldıktan kısa bir süre sonra silahlı saldırıya uğradı. Saldırıyı PKK’lı tetikçiler gerçekleştirdi. Aytaç Baran, en sevdiği şehadet makamına kavuşarak Rabbine yürüdü...

Aytaç Baran'ın şehadeti, yürekleri yaktı. Cenazesine binlerce kişi katıldı. Onun arkasından ağlayan sadece yakınları değil, onunla bir kez karşılaşmış ama hayatı değişmiş yüzlerce insan vardı."

Aytaç Baran; sadece bir şehid değil, direnişin, iyiliğin ve İslam kardeşliğinin timsali oldu. Mus'ab bin Umeyr'in günümüzdeki temsilcisi olarak hafızalara kazındı.

Aytaç Baran; şehadet mektebinin Aziz öğretmenlerinden biriydi. Şehadet arzusu ile yanan yüreklerin örnek alacağı güzel bir insandı.

Aytaçlar şehid olsa bile bu topraklarda iyilik susmaz... Bir Aytaç gider, bin Aytaç doğar... O'nun kanı yere değil, toprağa can olarak düştü.

"Ve Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Bilakis, onlar diridirler; ancak siz anlayamazsınız." (Bakara, 154)

Muhabir: Huseyin Gizli