Son 40 yılda bu “susuzluk”, dünyadaki kuraklıkları yaklaşık %40 daha şiddetli hale getirdi.
UC Santa Barbara’daki İklim Tehlikeleri Merkezi Direktörü ve çalışmanın ortak yazarı Chris Funk:
"Kuraklık, yağışla gelen su arzı ile atmosferin su talebi arasındaki farktan kaynaklanır. Atmosferin talebini hesaba kattığımızda, atmosfer ısındıkça kuraklıkta önemli artışlar olduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Çoğu insan kuraklığı sadece yağmurun durmasıyla ilişkilendirir. Ancak bilim insanları atmosferin ısındıkça atmosferik buharlaşma talebinin (AED) arttığını buldu.
Bunu gökyüzünde dev bir sünger gibi düşünebiliriz. Isındıkça toprağın, nehirlerin ve bitkilerin suyunu daha hızlı çekiyor, bu da suyun yenilenme hızını geride bırakıyor.
Funk’a göre, yağış miktarı artsa bile AED’nin artışı daha baskın hale geliyor:
"Hava ısındıkça aynı nem oranında bile daha fazla su buharı taşıyabilir. Ancak aynı anda buharlaşma talebi de artıyor. Peki hangisi daha hızlı artıyor?"
Daha önce AED’nin önemli olduğu biliniyordu; fakat gerçek dünya verileriyle etkisinin bu kadar kapsamlı ölçüldüğü çalışma çok azdı. Bu yeni araştırmada, 100 yılı aşkın yüksek çözünürlüklü veri seti ve gelişmiş iklim modelleri kullanıldı.
Çalışmanın baş yazarı, Oxford Üniversitesi'nden hidro-klimatolog Solomon Gebrechorkos,
"Atmosferin ne kadar ‘susadığı’nı doğrudan ölçmek imkansız. Bu yüzden çok ayrıntılı küresel veri kümeleri ve en ileri modellerle çalıştık." dedi.
Bilim insanları, yağış ve AED arasındaki farkı tüm bölgelerde standartlaştırarak hem nemli hem kurak bölgeleri karşılaştırabildi. Sonuçlar, AED’nin yağış artışından daha hızlı yükseldiğini ve dünyanın daha kuru bir geleceğe doğru gittiğini gösterdi.
Chris Funk, "Bu sonuçlar oldukça endişe verici. İnsanlar hava sıcaklığının arttığını biliyor; fakat bunun toprağı nasıl kuruttuğunu çoğu fark etmiyor." dedi.
Çalışma, ısınan dünyada kuraklıkların daha da şiddetleneceğini bir kez daha gösteriyor. Artan AED aynı zamanda bitkileri kurutarak ormanda daha büyük yangınlara da yol açıyor.
