Doğruhaber - Mesut Tunce
israilin Gazze’ye yönelik saldırıları, dünya kamuoyunun gözleri önünde bir trajediye dönüşüyor. Resmi açıklamalarda “Hamas’la mücadele” gerekçesiyle başlatıldığı söylenen bu operasyonlar, gerçekte masum sivillerin, özellikle kadınların ve çocukların hedef alındığı bir vahşete işaret ediyor.
Siyonist rejimin terör ordusu, Hamas’a karşı kesin bir zafer kazandığını iddia etse de sahada yaşananlar bambaşka bir tabloyu ortaya koyuyor: Tünellerden çıkarak gerilla taktikleriyle soykırımcı israil ordusuna kayıplar verdiren Hamas, zayıflamak bir yana, güçlenmeye devam ediyor. Siyonist medya ise bu çaresizliğini örtbas etmek için sivil katliamlarını “terörle mücadele” olarak lanse etmeye çalışıyor.
Ancak, bu katliamların ardındaki gerçek, giderek daha fazla siyonist yetkili tarafından itiraf ediliyor.
Hamas’ın Direnişi ve Siyon terörünün Çaresizliği
Hamas’ın, israil mezalimine karşı uyguladığı gerilla savaşı taktikleri, tünel ağları ve ani saldırılar, siyonistlerin tartışılmaz gibi görünen teknolojik üstünlüğünü etkisiz kılıyor. israil medyasında yer alan haberler, bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor.
Örneğin, Haaretz gazetesinde yayınlanan bir haberde, Yahudi bir askerin itirafı çarpıcı bir gerçeği gözler önüne seriyor: “Gazze’deki yardım merkezlerinin yakınındaki Filistinlilere ateş açma talimatı aldık. Filistinliler silahsızdı ve kimseye tehdit oluşturmuyordu. Yardım merkezleri savaş alanına benziyor.”
Bu itiraf, işgal ordusunun sivil hedeflere yönelik kasıtlı saldırılarını doğruluyor.
Yine Haaretz’de yer alan başka bir haberde, siyonist terör ordusunun içindeki bazı komutanların, yardım isteyen Filistinlileri uzaklaştırmak için ateş açılması talimatı verdiği belirtiliyor.
Bu tür açıklamalar önemli, zira israilin Hamas’a karşı etkili bir mücadele yürütemediğini ve bunun yerine sivilleri hedef alarak bir “başarı algısı” oluşturmaya çalıştığını gösteriyor.
israil medyasından bir başka çarpıcı itiraf ise Hamas’ın gücüne dair: “Ordu sözcüsü, Hamas’ı ezdiklerini iddia ederek yalan söylüyor. Gerçek şu ki Hamas, yaklaşık 40.000 savaşçısıyla savaş öncesi boyutuna geri döndü ve gerilla savaşı kullanarak pusularını sürdürüyor.” Bizzat Yahudi yetkililer tarafından yapılan bu itiraflar, Hamas’ın zayıflamadığını, aksine işgalci israil ordusuna karşı direncini artırdığını kanıtlıyor.
Yine X platformunda siyonist yanlısı bir hesaptan paylaşılan bir gönderide, Haaretz gazetesine dayandırılarak, israil askerlerinin yardım merkezlerinde yiyecek toplayan silahsız Filistinlilere vurma emri aldığı belirtiliyor. Bu, devlet onaylı bir cinayet olarak nitelendiriliyor.
Benzer şekilde, Fransız kanalına konuşan bir gazeteci, Haaretz’den aldığı bilgiye dayanarak, işgalcilerinin Gazze’de gıda yardımı almaya gelen halka ateş açtığını ve katliam yaptığını doğruluyor.
Sivil Katliamları: Algı Operasyonunun Kanlı Yüzü
Siyonist rejimin Hamas’a karşı mücadelede başarısızlığını örtbas etmek için sivil katliamlarına başvurması, yalnızca bir askeri strateji değil, aynı zamanda bir algı operasyonudur. Anadolu Ajansı’nın bildirdiğine göre, son 48 saatte soykırımcı israil ordusu 26 katliam gerçekleştirdi, 300’den fazla Filistinli şehid edildi ve yüzlercesi yaralandı.
Bu saldırılar, çoğunlukla barınaklar, çadırlar, evler, parklar, pazarlar ve insani yardım dağıtım noktalarına yönelikti. Hayatını kaybedenlerin çoğu kadınlar ve çocuklardı.
Bu rakamlar, israilin “terörle mücadele” söyleminin ardında yatan gerçeği gözler önüne seriyor: Siyonist ordu, Hamas’a karşı uğradığı hezimeti kamufle etmek için masum sivilleri, kasıtlı bir şekilde hedef alıyor.
Haaretz gazetesinde yayınlanan bir başka haberde, “Burası bir kıyım sahası” başlığıyla, işgalci terör çetelerine, insani yardım bekleyen silahsız Gazzelilere kasten ateş açmaları emredildiği belirtiliyor.
Bu tür haberler, israilin savaş suçu işlediğini ve bu suçları Hamas’a karşı bir başarı gibi sunmaya çalıştığını açıkça ortaya koyuyor. Ancak, bu katliamlar ne Hamas’ın direnişini kırabiliyor ne de siyonist rejimin uluslararası kamuoyundaki itibarını kurtarabiliyor.
Çocukların ve Bebeklerin Öldürülmesi: İnsanlık Dışı Bir Vahşet
Sivil katliamlarının en acı verici yönü, çocukların ve bebeklerin hedef alınması. Bu, yalnızca bir savaş suçu değil, aynı zamanda insanlık dışı bir vahşettir. Kadınlar, çocuklar ve bebekler, hiçbir şekilde tehdit oluşturmamalarına rağmen, israilin bombardımanlarında ve hedefli saldırılarında can veriyorlar.
Bu saldırılar, bir askeri hedefin ötesinde, Filistin halkının umudunu ve geleceğini yok etmeye yönelik bir strateji gibi de duruyor. Yardım kuyruklarında, barınaklarda, hatta evlerinde katledilen çocuklar, israilin “Hamas’la mücadele” söyleminin ne kadar boş olduğunu kanıtlamaya yetmiyor mu?
Bu vahşet, yalnızca Filistin halkını değil, tüm insanlık vicdanını yaralıyor. Bir bebeğin, bir çocuğun öldürülmesi, hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz. Bu mezalim ve kıyımın, Siyonist rejim tarafından “kollateral hasar” olarak nitelendirmesi, gerçekte başarısız bir algı yönetimi taktiğinden başka bir şey değil. Nitekim israilli yetkililerin ve askerlerin kendi itirafları, bu suçların kasıtlı olduğunu ve bir devlet politikası olarak uygulandığını açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor.
Hamas Gerçeği:
Üstad Said-i Nursi’nin: “Paşa, paşa; Kılıç kesmez, el keser el” meydan okumasının birebir yansımasını Hamas mücahitlerinde görüyoruz.
Son model tankların ve zırhlı araçların çevrelediği çadırdaki Yahudi komutanların, terlikli Hamas askerleri tarafından imha edildiği videoyu hatırlarsınız sanırım. Üstelik o sözde komutanları imha eden patlayıcılar, sivillerin üzerine atılıp da patlamayan bombalardan elde edilen barutlarla yapılmıştı.
Ve yine, ayağındaki bot ve elindeki son model silahla yüz üstü yatmış Yahudi askerin miğferini parmaklarıyla tıklatıp geldiğini haber veren sandaletli Hamas mücahidini hatırlayın.
Dünyanın en güçlü zırhlısının üzerine bombayı kendi elleriyle yerleştirip imha eden yalınayak mücahit destan yazmadı mı?
Siyonist rejim çok katı bir sansür uygulasa da sosyal medyaya her gün 5-10 çapulcunun iğrenç leşini düşüren kahramanlar övülmeye değer değil midir?
''Gazze'nin sandaleti, işgal ordusunun heybetini yerle bir etti''
Son olarak medyaya düşen bir fotoğraf karesinde, tam teçhizatlı bir işgal askerinin korku ve panik içinde yere yığıldığı görülürken, karşısında ise yalnızca sandalet giymiş bir Kassam mücahidinin sarsılmaz duruşu dikkat çekiyor. Bu olay daha dün oldu. Eski değil. Fotoğraf, sivil katliamlarıyla algı oluşturup Hamas’ı yok ediyoruz diyenlerin suratına bir tokat gibi çarptı.
HAMAS Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk bu kareyi şu çarpıcı ifadelerle dolaşıma soktu: “Bu simgesel karede, hakkı, halkı ve mukaddesatını savunan inançlı bir mücahidin nasıl şekillendiği ile sadece yıkım ve ölüm teknolojilerine güvenen, tüm insani değerlerden arındırılmış bir işgalcinin hali net bir biçimde görülüyor. Biri toprakla, kimlikle, inançla yoğrulmuş; diğeri ise tanklar, uçaklar, keşif sistemleri ve modern silahlarla donanmış ama yüreği bomboş, korkak ve yabancı.”
Sonuç: Evet israil sivil katliamında başarılı, ancak her katliam Hamas’ı daha güçlü ve daha kararlı hale getiriyor. Her mezalim Yahudi siyonistleri daha korkak, daha çaresiz hissettiriyor. Sözün sonu cevamiul kelim olan Kur’an’a aittir: “…Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle sayıca çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 249)