Gazze’deki Kemal Advan Hastanesi Müdürü Dr. Sahr Hamad, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben dikkat çekici bir mektup kaleme aldı. Hamad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte yaptığı hayırlı işleriyle ümmetin gönlünde yer ettiğini ifade ederken, Gazze için artık söz değil fiil gerektiğini vurguladı.
“HZ. MUHAMMED’İN ORDUSU SESSİZ KALMAZ”
Hamad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk ordusu Hz. Muhammed’in ordusudur” sözlerini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
“Hz. Muhammed’in ordusu, iki yıldır tüm dünyanın gözü önünde katledilen mazlumlara yardım etmekte gecikir mi? Müslümanların kanları Rahman’ın arşını sarsarken sessiz kalır mı? İlaç ve gıda göndermekte bile aciz mi kalır?”
Mektupta, tarihten örnekler verilerek Halife Mu’tasım’ın bir kadının feryadı üzerine orduyu harekete geçirdiği, yakın dönemde ise Mısır’ın merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Gazze saldırıları karşısında dik duruş sergileyerek ABD’yi geri adım attırdığı hatırlatıldı.
“NEYİ BEKLİYORSUNUZ? NETANYAHU BÜYÜK İSRAİLİ İLAN ETTİ’’
Hamad, Siyonist rejimin sözde Başbakanı Netanyahu’nun soykırım suçu işlediğini, işgali genişletmeyi ve Mescid-i Aksa’yı yıkmayı planladığını ifade ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslendi:
“Sevgili kardeşim, bu zulüm karşısında kalbin ve vicdanın sarsılmadı mı? Sözle övdüğün Mescid-i Aksa’yı savunmak için asanı sallamaktan aciz misin?”
“BİZİ YALNIZ BIRAKMA’’
Mektupta, Türkiye ile Filistin’in din, tarih ve coğrafya bakımından kardeş olduğu vurgulandı. Doktor Hamad, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şu çağrıyı yaptı:
“Bizi, en korkak ve iğrenç nazi ordularla tek başımıza bırakma. Biz sizlerdeniz ve size aidiz, siz de bizdensiniz. Sana nefretle değil, sevgiyle sesleniyorum. Seni sevdik ve sevmeye devam edeceğiz.”
ULUSLARARASI İSLAM CEPHESİ KURULMASI ÇAĞRISI
Mektubun en dikkat çekici bölümlerinden biri ise Hamad’ın, Türkiye’nin öncülüğünde bir uluslararası İslam Cephesi kurulması çağrısı oldu.
Hamad, bu cephenin Gazze’ye her türlü pratik yolla destek vermesi, savaş suçlularını uluslararası platformlarda sıkıştırması, çevrelemesi ve durdurması gerektiğini söyledi.
“Şimdi, bir an bile geçmeden Filistin’i, halkını ve direnişini desteklemek için uluslararası bir İslam cephesi kur. Suçluları pratikte sıkıştıracak, durduracak ve hesap soracak adımlar at” ifadelerini kullandı.
Filistinli gazeteci ve araştırmacı Mohammed Abu Taqiya tarafından paylaşılan Dr. Sahr Hamad’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben yazdığı mektubun tamamı:
Sevgili Kardeşim, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a,
"Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri neden söylüyorsunuz?
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazaba sebep olur."
(Kur’an-ı Kerim, Saff Suresi, 2-3)
Sevgili kardeşim,
Senin gerçekleştirdiğin hayırlı ve büyük işler, asil Türkiye’nin şanını yüceltmiş ve bölge ile dünyada etkili bir varlık göstermesini sağlamıştır. Bu yüzden seni bir kardeş ve sevilen biri olarak kabul ettik. Allah’tan bu sevabı sana yazmasını, daha fazla başarı nasip etmesini ve seni İslam’ın ve insanlığın değerlerini diriltenlerden kılmasını niyaz ediyoruz.
Ancak yüreklerimizi asıl sarsan, Türkiye ordusunun Hz. Muhammed’in ordusu olduğunu haykıran sözlerin oldu.
Peki, Hz. Muhammed’in ordusu, iki yıldır tüm dünyanın gözü önünde katledilen mazlumlara yardım etmekte gecikir mi?
Müslümanların kanları Rahman’ın arşını sarsarken sessiz kalır mı?
İlaç ve gıda göndermekte bile aciz mi kalır?
Tarihimiz, bir Yahudi suçlunun bir kadının iffetine saldırması üzerine “Vay Mu’tasım!” diye feryat eden bir kadının çığlığına karşılık, ordularını harekete geçiren Halife Mu’tasım’ı hatırlatır bize.
Yakın zamanda ise, rahmetli şehid Muhammed Mursi, Gazze’ye yönelik saldırganlığa karşı halkıyla ve İslam ile insanlığın ilkeleriyle durmuş, Amerika ona gelip “Ne istiyorsun?” diye sormuş, o da tek bir söz ve etkili bir duruşla, pratik ve etkili adımlarla tehditte bulunarak savaşı durdurmuştu.
Sevgili kardeşim, savaş suçlusu Netanyahu’nun soykırımı ve işgali genişletme ilanları yaptığı, bizi topraklarımızdan sürme planları yaptığı bir dönemde neyi bekliyorsun?
O, “Büyük İsrail”den bahsediyor, Filistin davamızı inkâr ediyor, Müslümanların egemenliğini ve onurunu yok sayıyor, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı yıkmayı ve “İbrahim Anlaşması”nı Ortadoğu’ya dayatmayı planlıyor.
Bu zulüm karşısında kalbin ve vicdanın sarsılmadı mı?
Sen ki karmaşık koşullara rağmen Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma gösterdin, çünkü onlar komşuların ve sevdiklerimiz.
Peki, şimdi sözlerle övdüğün Mescid-i Aksa’yı, Filistin’in çocukların kanlarını, tehciri ve işgalin sınırlarınıza ulaşmasını önlemek için asanı sallamaktan –vurmaktan değil– aciz misin?
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Bedir Savaşı’nda söylediği şu sözü hatırlatırım:
“Allah’ım, bu topluluk yenilirse yeryüzünde sana ibadet eden kalmaz.”
Sana sevgi ve samimiyetle şunu söylüyorum:
Eğer Gazze yenilir ve tehcir edilirse, vallahi Ortadoğu’da “İbrahimi/Siyonist din”den başka bir şey kalmaz…
Sana ve cesur, hayırlı çevrene yalvarıyorum:
Bizi yalnız bırakmayın!
Bizler din, tarih ve coğrafya bakımından kardeşiz; Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, Kur’an’ımız bir, Kâbe’miz bir ve kutsal değerlerimiz, kırmızı çizgilerimiz birdir.
Sana sevgi ve iyi niyetle, nefretle değil, sesleniyorum.
Diğer liderler gibi Allah’a, Peygamberine ve insanlığa ihanet edenlerden olmanı reddediyorum.
Seni sevdik ve sevmeye devam edeceğiz.
Kalbin ve çevrenin vicdanı sarsılana dek senin için dua ediyoruz ki, mazlumları sözle değil, fiille destekleyen biri olasın.
Mazlumu ve hakkı çeşitli çıkarlar için savunmakla, İslam’ı, Mescid-i Aksa’yı ve kutsal toprakları savunmak arasında büyük bir fark vardır.
Bizi, en korkak ve iğrenç nazi ordularla tek başımıza karşı karşıya bırakma.
Biz sizlerdeniz ve size aidiz siz de öyledir; sizin ve bizim için savunuyoruz.
Şimdi, bir an bile geçmeden, Filistin’i, halkını ve direnişini her türlü pratik yolla desteklemek için uluslararası ve İslam cephesi kur…
Suçluları pratikte sıkıştıracak, çevreleyecek, durduracak ve hesap soracak adımlar at…
Allah sizi sevdiği ve razı olduğu yola iletsin; Gazze’nin kanını durdurmak, tehciri ve katliamı önlemek için sizi vesile kılsın.
Allah’ım, şahit ol ki, sevdiğim ve içinde hayır gördüğüm Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na, hükümetine ve asil halkına, sevgili Türkiye’ye seslendim…





