Amerika Birleşik Devletleri’nde toplam doğum oranı – yani mevcut eğilimlere göre ortalama bir kadının yaşamı boyunca sahip olacağı çocuk sayısı – son yirmi yılda genel olarak azaldı. Bu duruma karşılık olarak, ABD federal hükümeti ülkenin doğum oranını artırmanın yollarını değerlendiriyor.
ABD ve dünya genelinde doğum oranları düşerken, Pew Araştırma Merkezi’nin Birleşmiş Milletler (BM) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine dayalı analizine göre dünya genelindeki doğum oranı eğilimleri hakkında beş önemli gerçek:

1. ABD’nin Doğum Oranı 2025’te 1,6’ya Geriledi
BM tahminlerine göre 2025’te ABD’de toplam doğum oranı kadın başına 1,6 canlı doğumdur. BM, bu oranın yüzyıl sonuna kadar büyük ölçüde sabit kalacağını öngörüyor.
Evlilik yaşının ertelenmesi ve genç yaşta doğumların azalması gibi uzun vadeli demografik faktörler ABD’deki düşüşe katkı sağladı. Ayrıca 20’li ve 30’lu yaşlardaki Amerikalılar, 10 yıl öncesine kıyasla daha az çocuk sahibi olmayı planlıyor.

2. Tüm Dünya Doğum Oranlarında Düşüş Yaşıyor
Hindistan ve Çin gibi dünyanın en kalabalık ülkeleri de on yıllardır doğum oranlarında düşüş yaşıyor. Çin’in günümüzdeki tahmini doğum oranı kadın başına 1,0 doğum ile dünya genelindeki en düşük seviyeler arasında yer alıyor.
1950’den bu yana her bölgedeki doğum oranları düştü. Örneğin, Latin Amerika ve Karayipler’de doğum oranı 1950’de kadın başına 5,8 doğum iken 2025’te 1,8’e geriledi. Afrika’da bu oran 6,5’ten 4,0’a düştü.
3-En Düşük Doğum Oranları Avrupa ve Kuzey Amerika’da
Avrupa’da doğum oranı kadın başına 1,4; Kuzey Amerika’da ise 1,6’dır. (BM verilerinde Meksika, Latin Amerika ve Karayipler bölgesine dahildir, Kuzey Amerika’ya dahil değildir.)
2100 yılına kadar BM projeksiyonlarına göre:
Afrika: 4,0 → 2,0
Okyanusya: 2,1 → 1,7
Asya: 1,9 → 1,7
Latin Amerika ve Karayipler: 1,8 → 1,6
Kuzey Amerika’da oran sabit kalacak; Avrupa’da ise hafif bir artış bekleniyor.
4-Sadece Afrika Yerine Koyma Düzeyinin Üzerinde
Yerine koyma düzeyi, nüfusun sabit kalması için gereken doğum oranıdır (yaklaşık 2,1 doğum/kadın). Günümüzde bu eşiğin üzerinde olan tek bölge Afrika’dır (4,0). Okyanusya’da doğum oranı 2,1 ile eşik seviyededir.
Asya, Latin Amerika ve Karayipler, Kuzey Amerika ve Avrupa’da doğum oranları bu eşiğin altındadır. Bu, bu bölgelerdeki gelecek nesillerin sayısının bugünkünden daha az olacağı anlamına gelir.
1950 yılında tüm bölgeler eşik seviyenin üzerindeydi. Kuzey Amerika 1972’de, Avrupa 1975’te eşik altına indi. Latin Amerika ve Karayipler 2014’te, Asya 2019’da eşik altına geriledi. Okyanusya’nın 2028’de, Afrika’nın ise 2091’de eşik altına düşmesi bekleniyor.

5-2100’e Kadar Genç Kadınların Doğum Oranı Azalacak
2100 yılına kadar 25 yaş altı kadınlardan doğan bebeklerin oranı dünya genelinde azalacak:
Afrika: %41 → %24
Latin Amerika ve Karayipler: %39 → %17
Asya: %33 → %16
2100 yılında, her bölgede 25 yaş altı kadınlardan doğan bebek sayısı, 25-34 yaş aralığındaki kadınların doğum sayısından daha az olacak. Afrika hariç tüm bölgelerde 34 yaş üstü kadınlar da daha fazla doğum yapacak.
Doğum Oranını Artırmak İçin Uygulanan Politikalar
Bazı ülkeler doğum oranını artırmak için mali teşvikler, ebeveyn izni ve çocuk bakım hizmetlerine erişim gibi politikalar geliştirdi. Ancak bu politikaların doğum oranını gerçekten artırdığına dair sınırlı kanıt bulunuyor.
Çin, 2016’daki tek çocuk politikasını sona erdirdikten sonra doğumu teşvik etmek için çeşitli adımlar attı. 3 yaşına kadar her çocuk için yıllık yaklaşık 500 dolar sübvansiyon sunan bir ulusal plan başlattı. Yerel yönetimler ve medya da çocuk sahibi olmayı teşvik ediyor.
Japonya gibi Doğu Asya ülkeleri, ebeveyn izni ve çocuk bakım olanaklarını genişletiyor. Japonya 2021’de GSYH’sinin %2,4’ünü aile yardımlarına ayırdı.
Avrupa ülkeleri arasında:
Polonya: GSYH’nin %3,6’sı (çocuk yardımlarının %2,5’i doğrudan nakit)
İzlanda: GSYH’nin %3,8’i (OECD içinde en yüksek oran)
ABD ise aynı yıl GSYH’sinin yalnızca %1’ini bu tür yardımlara harcadı. Bunun çoğu hizmetler ve vergi indirimlerine ayrıldı.




