Diyanet İşleri Başkanlığı, cuma hutbesinde İslam’ın temel emirlerinden biri olan tesettüre yer verdi. Kur’an-ı Kerim'de açıkça emredilen bu konu, bazı kesimlerde rahatsızlık uyandırdı. Özellikle feminist yazar Berrin Sönmez, hutbenin ardından kamuoyuna “başörtümü çıkarıyorum” açıklamasıyla seslendi.
Sönmez, örtünme kararını “Yaradanla yaptığı kişisel sözleşmeye” bağlayarak şöyle dedi:
“Eğer bu ülkede başörtüsü zorunlu hale gelirse çıkarırım demiştim. Bu hutbe, bana o zorunluluğun sinyalini verdi.”
Berrin Sönmez’in açıklamaları, başörtüsünü İslam’ın farzı olarak değil, siyasi ve ideolojik bir duruş olarak değerlendirdiğini ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, başörtüsünü inanç ekseninden koparıp kişisel protesto aracına indirgiyor.
Feminist yazarın açıklamaları üzerine birçok çok kesim sordu :Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ne bekleniyor? Allah’ın apaçık emirlerini toplumla paylaşmak yerine, feminist ideolojinin ya da seküler hassasiyetlerin el kitaplarından mı pasajlar okunmalıydı?
Diyanet’in görevi, ne bireysel politik tavırları memnun etmek ne de güncel ideolojik modaların peşinden gitmek. Diyanet, İslam’ın temel kaynaklarını esas alarak topluma dinî rehberlik sunar. Hutbede tesettür emrinin hatırlatılması, Kur’an’a dayalı asli bir vazifedir. Bu hakikatten rahatsızlık duyanların açıklamaları, sorunu Diyanet’te değil, doğrudan dinin kendisinde aradığı şeklinde yorumlanıyor.





