Düzce’de bulunan Turgut Özal Anadolu Lisesi, yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde öğrencilere yönelik 18 maddelik okul kuralları listesi yayımladı. Öğrencilerin okul içinde daha disiplinli, saygılı ve güvenli bir ortamda bulunmalarını sağlamak amacıyla hazırlanan bu kurallar soruşturma konusu oldu.

Velilerin desteklediği kurallar, sosyal medyada ve bazı ideolojik çevreler tarafından hedef alınınca Düzce Valiliği metin hakkında inceleme başlatıldığını duyurdu.

Valilik açıklamasında, okul yönetiminin yayımladığı kuralların temel amacının, öğrencilerin birbirine ve eğitim ortamına karşı saygılı olmasını sağlamak olduğunu vurguladı. Ancak açıklamada, “bazı ifadelerin amacını aştığı, toplumda yanlış anlaşılmalara neden olduğu” ileri sürülerek soruşturma açıldığı bildirildi.

Soruşturmaya birçok veli ve eğitimci tepki gösterdi

Velilerden Destek, Sosyal Medyadan Linç

Özellikle kılık kıyafet düzenlemesi ve seviyeli davranışlara vurgu yapılması, veliler tarafından “çocuklarımızın geleceği için doğru adımlar” olarak değerlendirildi.

Buna rağmen sosyal medyada başlatılan tartışmalarda, bu kurallar “özgürlük kısıtlaması” olarak lanse edildi. Veliler ve birçok eğitimci, soruşturmanın sosyal medya baskısıyla açılmış olmasını “linç kültürüne boyun eğmek” olarak yorumladı.

Okul yönetiminin yayımladığı ve gayrı ahlaki tutumdan kaçınılmasını tavsiye eden metinde şu düzenlemeler yer aldı:

-Öğrencilerin okulun belirlediği kıyafet kurallarına uyması, kot, tayt ve benzeri okul ortamına uygun olmayan kıyafetleri giymemesi.

-Öğrencilerin saç, sakal ve makyaj konusunda ölçülü davranması, dikkat çekici aksesuar ve abartılı takılardan uzak durması.

-Okul içinde kızlar ve erkekler arasında seviyeli davranışlar, hakaret, dedikodu ve uygunsuz davranışlardan kaçınılması.

-Sosyal medya kullanımı konusunda dikkatli olunması, kimse hakkında hakaret veya iftira içeren paylaşımlar yapılmaması.

-Servis araçlarında ve okul çevresinde davranış kurallarına uyulması.

Eğitim linç kültürüne feda ediliyor

Kamuoyunda en çok tepki çeken nokta ise, öğrencilerin “edep ve adap kurallarına uygun davranmaya teşvik edilmesinin” nasıl soruşturmaya konu olabileceği oldu. Veliler, “Çocuklarımızın düzgün giyinmesini, saygılı davranmasın ve gayri ahlaki davranışlardan uzak durmasını tavsiye eden bir yönetmeliğin nesi yanlış olabilir?” diyerek tepki gösterdi.

Eğitimciler ise, disiplinin olmadığı bir okulun başarıya ulaşamayacağını, öğrencilerin yalnızca bilgi değil; toplumsal yaşam kültürü, saygı ve sorumluluk bilinci de kazanması gerektiğini ifade ediyor.

Soruşturmanın, okul yönetimlerini kurallar koyma konusunda cesaretsizliğe sürükleyeceği, disiplinsizliğin artacağı ve eğitimin kalitesinin düşeceği yönünde endişeler artıyor.

Eğitim-Bir-Sen Düzce İl Başkanı Atay: “Çocuklarımızın geleceğini size çaldırtmayacağız”

Konuyla ilgili Gazetemize demeç veren Eğitim-Bir-Sen Düzce İl Başkanı İsmail Atay bazı çevrelerin eğitimcilerin çabalarını hedef alarak linç kampanyası yürüttüğünü ifade etti.

“Anadolu insanına ve kültürüne yabancı bazı çevreler, eğitimci arkadaşlarımızın okullarımızdaki eğitimin kalitesini artırmak ve öğrencilerimizi pedagojik açıdan geliştirmek ve korumak maksadıyla velilerimizle paylaştıkları bazı hususlar üzerinden linç kampanyası başlatmışlardır.’’ diyen Atay ahlaki değerlere her fırsatta savaşan açan zihniyeti işaret ederek, ‘’Bunlar kendi ideolojik yaklaşımlarını dayatmayı alışkanlık haline getirmiş kimselerdir. Biz bu zihniyeti tanıyoruz; bu zihniyetin derdi ne çocuklarımızın eğitimi ne de onların özgürlüğüdür. Bu çevreler kendi ideolojilerine uymayan her şeyi karalamaya, imha etmeye, kirli hesaplarının içine çekmeye, gençlerimizi milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırmaya ahdetmişlerdir.” İfadelerini kullandı.

“Bu anlayışı reddediyoruz”

Atay, açıklamasında okulları ve gençleri hedef alan saldırıları kabul etmediklerini belirterek şöyle devam etti:

“Güzide bir okulumuzun sıradan sayılabilecek bir uygulamasını bahane edip milyonlarca insana hakaret eden, değerleriyle dalga geçen ve aşağılayan bu anlayışı reddediyoruz. Gürültü çıkarıp kitleleri manipüle etmeyi kendilerine şiar edinen bu saldırgan kişiler okullarımıza ve gençlerimize zarar vermektedir. Çocuklarımız geleceğimizdir. Çocuklarımızın geleceğini size çaldırtmayacağız.”

“Amaç huzurlu bir eğitim ortamı”

Atay, okul yöneticilerinin yaptığı düzenlemelerin öğrencilere güvenli ve huzurlu bir eğitim ortamı sağlama amacı taşıdığını belirtti:

“Okulumuz yöneticilerinin yaptığı öğrencilerimizin kendilerini güvende hissedecekleri, huzurlu ve sağlıklı bir eğitim-öğretim imkânı sağlamaya yönelik bir çabadır. Bu coğrafyada yaşayan hangi kavim, cinsiyet, inanç yahut mezhep fark etmeksizin bu ülkenin evladır, bu okulların öğrencisidir ve hepsi ayrı ayrı değerlidir.”

İDEV Başkan Yardımcısı Fatih Taş: “Okullarda disiplin ve kıyafet düzeni şarttır”

Konuyla ilgili gazetemize konuşan İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) Başkan Yardımcısı Fatih Taş ise eğitim sürecinde sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda öğrencilerin davranışlarına, okul iklimine ve fiziksel koşullara da önem verilmesi gerektiğini belirten Taş, özellikle disiplin kuralları ve kıyafet düzenlemelerinin eğitimin verimliliği açısından kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Taş, eğitim tanımını hatırlatarak şunları kaydetti:

“Eğitim bilimlerinde ‘eğitim’ kavramı, ‘bireylere bilgi ve beceri kazandırmak, davranışları istendik yönde geliştirmek’ şeklinde tanımlanır. Okullar da bireylere bilgi, beceri ve olumlu davranışların kazandırıldığı kurumlardır. Bu süreçte fiziksel ortamın önemi büyüktür.”

Disiplin tartışmasına da değinen Taş, kuralların eğitimin verimliliği için vazgeçilmez olduğunu belirtti:

“Olumsuz davranışların en aza indirilmesi amacıyla okullarda disiplin kuralları uygulanmakta ve bu kuralların takibi için her okulda ‘okul disiplin kurulu’ oluşturulmaktadır. Ortaöğretim kurumları disiplin yönetmeliği, ‘genel ahlak ve adaba uygun olmayan tutum ve davranışları alışkanlık hâline getirme’yi disiplin suçu olarak kabul eder.”

Öğrencilerin kıyafet tercihlerine ilişkin ise Taş, okul iklimine uygunluğun gerekliliğini vurguladı:

“Eğitim ve öğretim hizmetlerinin verimli yürütülebilmesi için öğrencilerin okul iklimine uygun kıyafetler tercih etmesi gereklidir. Bu sebeple Millî Eğitim Bakanlığı geçtiğimiz yıl öğrenciler için kıyafet zorunluluğu getirdi. Ayrıca öğretmenlerin de mesleki saygınlıklarını yansıtan kıyafetleri tercih etmeleri zorunlu kılınmıştır.”

Son olarak dijital medyanın olumsuz etkilerini gündeme getiren Taş, gençlerin popüler kültürden kolayca etkilendiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Ortaöğretim kademesindeki öğrencilerin, dijital medya ve televizyon dizilerinden etkilenerek bu yayınlardaki tutum ve davranışları gerçek hayata uyarlamaya çalıştıkları gözlenmektedir. ‘Erkek arkadaşım, kız arkadaşım’ gibi söylemlerle gençlerin hayali maceralara sürüklendiği, bunun sonucunda da olumsuz durumlarla karşılaşıldığı üzülerek belirtilmelidir.”

HÜDA PAR Kadın Kolları Genel Başkanı Sema Yarar: “Teşhircilik ilericilik değil, gericiliktir”

HÜDA PAR Kadın Kolları Genel Başkanı ve gazetemizin yazarlarından Sema Yarar ise günümüzde gençler arasında hızla artan teşhircilik olgusuna dikkat çekti. Yarar, bu durumun yalnızca bireysel davranış biçimi değil, aynı zamanda toplumsal kırılmaların yansıması olduğunu söyledi.

Yarar, yaptığı açıklamada, “Günümüz toplumlarında gençler arasında hızla artan teşhircilik olgusu var. Bu yalnızca bireysel bir davranış biçimi değil, aynı zamanda derin toplumsal kırılmaların da yansımasıdır” dedi.

Gençlerin teşhir davranışlarının arkasında aidiyet arayışı, beğenilme isteği ve görünür olma ihtiyacının yattığını belirten Yarar, “Gençler çoğu zaman bu duyguların etkisiyle mahremiyetlerini, özel alanlarını ve hatta kimliklerini riske atabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Teşhirin toplumsal boyutuna da değinen Yarar, “Teşhirciliğin yaygınlaşması, aile bağlarının zayıflaması neticesinde daha fazla yaşanıyor. Dini ve kültürel değerlerin aşınması, aidiyet duygusunun zayıflaması, kuşaklar arası çatışmaların derinleşmesi daha büyük sorunlara yol açıyor” dedi.

Yarar, bu eğilimin geleceğe dair tehdit oluşturduğunu belirterek, “Toplumları çökerten maddi unsurlardan ziyade manevi unsurlardır. Teşhircilik ilericilik değil, gericiliktir ve toplumun, gençliğin, istikbal ve istiklalimizin çöküşüdür” ifadelerini kullandı.

Ailelere ve eğitim kurumlarına çağrıda bulunan Yarar, “Gençlere mahremiyetin, özsaygının ve sahici özgürlüğün önemini anlatmak büyük bir zorunluluktur. Geleceğimizi teşhirin kırılgan zemininde değil, saygınlık ve bilinç temelinde inşa etmeliyiz” dedi.

Muhabir: FATİH SİVİ