Dünya genelinde dine bağlı olmayanların sayısındaki artış, İslami tebliğ ve davet çalışmalarının önemini daha da artırıyor. Özellikle gençler arasında hızla yükselen “dinsizlik” eğilimi, insanların tamamen inançsız olmadığına, aksine farklı biçimlerde ruhani arayışlarını sürdürdüğüne işaret ediyor.

Pew Araştırma Merkezi’nin 22 ülkede yürüttüğü bu geniş çaplı çalışma, kendini ateist, agnostik ya da “hiçbir dine bağlı değil” şeklinde tanımlayan insanların bile kayda değer bir bölümünün hâlâ Yaratıcıya, ölümden sonraki hayata veya ruhani bir gerçekliğe inandığını ortaya koyuyor. Bu bulgular, İslami tebliğ çalışmalarında insanların kalplerinde var olan fıtri inancı uyandırmaya yönelik yeni imkânlar sunabilir. Çünkü inançsızlık çoğu zaman mutlak bir reddiyeden değil başka sebeplerden kaynaklanıyor.

Son yıllarda, kendini ateist, agnostik veya “özel bir inancı olmayan” şeklinde tanımlayan dine bağlı olmayanların sayısı; Kuzey Amerika, Avrupa, Latin Amerika’nın bazı bölgeleri ve Avustralya, Güney Kore gibi Asya-Pasifik ülkelerinde hızla artış gösterdi.

Genel olarak, dine bağlı olmayanlar daha az ruhani inanca sahip, dinî uygulamalara daha az katılıyor ve dinin toplum üzerindeki etkisine daha şüpheci bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Ancak araştırmaya göre, “dinsizler” arasında kayda değer bir kesim, hâlâ belirli dinî veya ruhani inançları benimsiyor.

Ölümden sonra yaşama inanç

Tüm 22 ülkede “dinsizlerin” yaklaşık beşte biri veya daha fazlası ölümden sonra yaşama inandığını söyledi. Bu oran Macaristan’da %19 iken, Peru’da %65’e kadar çıkıyor. Yedi ülkede ise “dinsizlerin” yarısı veya daha fazlası ahirete inanıyor.

“Doğal dünyanın ötesinde bir şey” inancı

Bazı ülkelerde “dinsizlerin” büyük bölümü, “Görmesek bile doğal dünyanın ötesinde ruhani bir şey olduğuna” inanıyor. Örneğin, Meksika’daki “dinsizlerin” %61’i ve Brezilya’dakilerin %65’i bu görüşte.

Allah'a inanç

Pek çok dine bağlı olmayan yetişkin Allah'a inandığını söylüyor. Bu, Güney Afrika’daki “dinsizlerin” %77’sini, Brezilya’daki %92’sini, Kolombiya’daki %86’sını ve Şili’deki %69’unu kapsıyor.

Buna karşılık, Avrupa ve Avustralya’daki “dinsizlerin” çok daha küçük bir kısmı Allah'a inanıyor: Avustralya’da %18, İsveç’te %10, Macaristan’da ise sadece %9. ABD’de ise “dinsizlerin” %45’i Allah'a inandığını söylüyor.

Ne kadar “seküler”ler?

Her ne kadar bu 22 ülkedeki “dinsizlerin” büyük kısmı bazı ruhani inançlara sahip olsa da, bazıları tamamen seküler bir bakış açısı sergiliyor: Allah'a, ahirete veya doğa ötesi bir şeye inanmayanlar.

İsveç’te, yetişkinlerin %52’si dine bağlı değil. Bu “dinsizlerin” yarısı – yani tüm nüfusun %28’i – üç alanda da inançsız.

Benzer oranlar Avustralya (%24), Hollanda (%24) ve Güney Kore’de (%23).

Buna karşılık Meksika’da “dinsizlerin” yalnızca %2’si bu anlamda tamamen seküler.

ABD’de yetişkinlerin %29’u “dinsiz”. Ancak nüfusun yalnızca %8’i bu üç kriterde de seküler bir tutuma sahip.

Yaş, eğitim ve cinsiyete göre farklılıklar

18-39 yaş arası gençler, daha yaşlılara kıyasla çok daha fazla “dinsiz” olduğunu söylüyor. Japonya’da 40 yaş altının %72’si ateist/agnostik/dinsiz, 40 yaş üstünde bu oran %50.

Daha eğitimli yetişkinler, daha az eğitimli olanlara göre dine daha az bağlı. Bu da eğitim sisteminin sorgulanmasına neden oluyor.

Dokuz ülkede erkekler kadınlardan daha çok “dinsiz” olduğunu söylüyor. İngiltere’de erkeklerin %51’i, kadınların %40’ı dine bağlı olmadığını belirtiyor.

Muhabir: Hamza Durmaz