Konuşmasına Gazze’de iki yıldır yaşanan soykırıma değinerek başlayan Dinç, “Türkiye’de gençlerin sorunlarını konuşacağız ancak iki yıldan uzun bir süredir Gazze’de gençleri, çocukları, kadınları ve insanlığı katleden barbar bir rejimi durduramadığımız için hem ülkemiz hem de dünya gençliği adına üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.” dedi.
“Türkiye’de genç olmak, okurken burs ve barınma sorunlarıyla mücadele etmek demektir”
Dinç, 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi kapsamında Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesini değerlendirerek gençlerin eğitimden barınmaya, işsizlikten manevi buhrana kadar birçok sorunla karşı karşıya bırakıldığını belirtti:
“Yükseköğrenim sürecinde burs ve kredi imkânlarının yetersizliği, gençlerimizin temel sorunlarından biridir. Yurt kapasitelerindeki artışa rağmen özellikle büyükşehirlerde barınma sorunu devam ediyor. Öte yandan üniversite mezunlarından oluşan ‘diplomalı işsizler ordusu’ için yakın vadede kapsayıcı bir çözüm görünmemektedir. Planlı ve nitelikli bir eğitim politikası eksikliği nedeniyle Türkiye’de genç olmak, okurken burs ve barınma sorunlarıyla mücadele etmek demektir. Mezun olduktan sonra ise yıllarca atama ya da iş beklemek anlamına gelmektedir. Sağlıklı, ahlaklı, üretken ve teknolojiyi insanlığın faydasına kullanabilen bir nesil yetiştirmek hepimizin ortak görevidir.”
“Maddi imkânsızlıktan dolayı evlenemeyen gençlere destekler artırılmalıdır”
“Sağlam bir nesil, ancak güçlü aileler ve huzurlu yuvalar ile mümkündür” diyen Dinç, evli öğrencilere yönelik yurt projesinin 2026 yılında uygulanacak olmasını memnuniyetle karşıladığını belirtti. Maddi imkânsızlık nedeniyle evlenemeyen gençlere desteklerin artırılması gerektiğini söyledi: “Bu vesileyle, defalarca dile getirdiğimiz “evli öğrencilere yönelik yurt projesi”nin 2026 yılında uygulamaya konulacak olmasını memnuniyetle karşılıyor, bakanlık yetkililerini tebrik ediyoruz. Aynı şekilde evlenmek isteyip de maddi imkânsızlıktan dolayı evlenemeyen gençlere destekler artırılmalıdır. Evlenip de Tüp Bebek Tedavisi dışında çocuk sahibi olamayan çiftlere de üç çocuğa kadar bu tedavi tamamen ücretsiz olmalıdır.”
“Yüzbinlerce öğrencimiz kapsamlı bir af bekliyor”
Dinç, yüzbinlerce öğrencinin kapsamlı bir af beklediğini ve siyaset kurumunun buna çözüm üretmek zorunda olduğunu belirtti: “Yüzbinlerce öğrencimiz kapsamlı bir af bekliyor. Siyaset kurumu olarak bu beklentiye çözüm üretmek zorundayız. Yüz kızartıcı suçlar hariç olmak üzere, okulla ilişiği kesilmiş tüm öğrencilere yönelik bir af düzenlemesi şarttır. Gelin hep birlikte bu gençlerimizle üniversiteleri arasındaki engeli kaldıralım, bir müjde ile kapsamlı af çıkaralım. Büyük bir umutla bu affı bekleyen gençlerimizin yüzünü güldürelim.”
“Gençlerimizin en büyük sorunlarından biri işsizliktir.” diyen Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “On iki yıllık zorunlu eğitim modeli, gençlerin uygun yaşta meslek edinmesini ve iş hayatına atılmasını zorlaştırmış; “her ile bir üniversite” anlayışı ise niteliği artırmadığı gibi üniversite mezunu işsiz sayısını artırmıştır.
TEDMEM’in 33 ülkeyi kapsayan 2024 Eğitim Değerlendirme Raporuna göre, Türkiye; üniversite mezunu işsizlik oranının genel işsizlik oranını geçtiği tek ülkedir. Almanya ile nüfusumuz benzer olmasına rağmen, üniversite öğrencisi sayısında Almanya’nın iki katından fazla bir sayıya ulaşmış durumdayız. Zorunlu eğitim, isteğe bağlı ve yönlendirilmiş eğitime dönüşmedikçe bu kısır döngü devam edecektir.
İşsizlik gerçeği, gençlerin evlilik yaşını 30’a kadar yükseltmiş, bu da nüfus artış hızında ciddi bir düşüşe neden olmuştur.”
“Genç nesil ciddi bir manevi buhranla karşı karşıyadır”
Dinç, genç neslin ciddi bir manevi buhran içinde olduğunu ifade ederek, çocukların ve gençlerin suç örgütleri, uyuşturucu ve internet bağımlılığı gibi risklere açık hâle geldiğine dikkat çekti:
“Bugün genç nesil ciddi bir manevi buhranla karşı karşıyadır. 5–6 yaşında ilim irfan sahibi olsun diye okullara emanet ettiğimiz çocuklarımız, 12 yılın ardından suç örgütlerinin hedefi hâline gelebiliyorsa; 14–15 yaşındaki çocuklar uyuşturucu girdabının içine çekiliyorsa; şehirlerimiz çeteleşme sebebiyle emin beldeler olmaktan çıkıyorsa; gençlerimiz sanal ve reel kumar ile 'köşeyi dönmeye' yönlendiriliyorsa; internet bağımlılığı için Yeşilay Danışmanlık Merkezine başvuran her 5 kişiden 4'ü 18 yaşın altındaysa burada ciddi bir sorun var demektir.
Mevcut sistem, çocuklarımızı ve gençlerimizi korumak yerine onları risklere açık bir hâle getirmekte, temiz gençlerimizi suç örgütlerinin kolay hedefi hâline getirmektedir. Bu yapının tüm yönleriyle sorgulanması ve yeniden ele alınması gerekmektedir.”




