MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün yaptığı açıklamada, cezaevindeki eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliyesinin Türkiye için "hayırlı" olacağını iddia etti. HÜDA PAR lideri Yapıcıoğlu da, Gazeteci Nagehan Alçı'nın bu mesaj paralelindeki “Selahattin Demirtaş’ın olası tahliyesi size ne hissettirir?” şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:

“Geçenlerde Komisyon Başkanı Sayın Kurtulmuş'un bir Diyarbakır ziyareti oldu. O ziyarette ben de vardım.

Komisyon üyesi pek çok vekil arkadaş vardı. Cuma günüydü Diyarbakır'a gittiğimizde. Cuma namazından sonra Ulu Cami'nin önünde oturduk. Orada vatandaşlardan biri sürecin olumlu seyretmesi ve halkın buna inanması için Selahattin Demirtaş'ın tahliye edilmesi gerektiği yönünde bir şey söyledi. O toplumun içerisinde başka birisi Yasin Börü ne olacak dedi. Onlar nereye konulacak diye tepki görseldi. Toplumun içerisinde Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesini talep edenler olduğu gibi tahliye edilirse yaşanan acı olaylardan sonra adalet duygusu ciddi şekilde zedelenen bir kitle de olacak.”

Kobani Davası

Mayıs 2024’te 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili 18'i tutuklu olmak üzere toplam 108 kişinin yargılandığı davada mahkeme, eski HDP'nin sokak çağrısı yapan eş genel başkanlarına hapis cezaları verdi. Eski HDP'nin eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş çeşitli suçlardan 42 yıl; Figen Yüksekdağ ise 30 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Gerekçeli kararda Demirtaş’ın da yer aldığı heyet ile Kandil’e gidilerek yapılan görüşmeler ve 6 Ekim 2014’te başlayan Kobani eylemlerine ilişkin Demirtaş’ın rolü hakkında ise şu değerlendirmelere yer verildi:

‘PKK/KCK terör örgütünün Kobani bahanesiyle gerçekleştirmeye çalıştığı serhildan eylemlerine giden süreçte sanığın 09 Eylül ve 12 Eylül tarihleri arasında KCK ve PYD yetkilileriyle görüşmeler yaptığı, 19 Eylül tarihinde Kobani’ye geçerek örgüt safında çatışmaya girilmesi yönünde çağrı yaptığı, 30 Eylül tarihinde Kobani’ye geçerek yine PYD yetkilileriyle görüşme yapıp dönüşünde Kobani–Suruç sınırında basın açıklaması yaptığı, bu tarihte örgüt tarafından yapılması planlanan serhildan eylemleri için örgütün Türkiye sözcüleri tarafından kendisinin de çağrı yapmasının istendiği, 5 Ekim’de yine Kobani’ye dönük sınır açıklamasına katıldığı, sanığın 30 Eylül'de kendisine iletilen çağrı talimatına uygun hareket ederek eş başkanı olduğu partinin MYK toplantısına örgütün Türkiye sözcülerinden birinin katılımı ile örgüt çağrılarıyla paralel biçimde MYK çağrısı yapılmasında etkin rol oynadığı sabit görülmüştür. Bir bütün olarak sanığın Kobani olayları sürecinde örgütün talep ve talimatlarına uyduğu kendi iradesini örgütün iradesine teslim ettiği anlaşılmıştır.’

Eski Örgüt Mensubundan 'Demirtaş'ın Çağrısı Olmasaydı Ölümler Yaşanmayabilirdi' İtirafı
Kobani iddianamesinde tanık olarak yer alan eski PKK/KCK mensubu K.G, "HDP, DBP MYK ve PM, DTK ve Demirtaş, açıklama yapmamış olsaydı 6-8 Ekim olaylarındaki eylemlerin şiddeti bu denli olmaz ve ölümler yaşanmayabilirdi." Diyerek HDP yöneticilerinin bu saldırılardaki rolünü itiraf etti.

K.G, Demirtaş'ın örgütten aldığı talimat doğrultusunda 30 Eylül 2014'te Kobani ziyareti sonrası Türkiye'ye geçtiği sırada, "Bu bir yalvarma değildir. Bu bir minnet değildir. Tarihi direnişe hep birlikte katılalım. Tarihi direnişi hep birlikte yapalım ki tarih ittifakı da tarih birliği de oluşturma fırsatımız olsun." şeklinde açıklama yaptığını belirtti.

Tanık K.G, "Demirtaş ile Kobani'ye giden siyasi heyette yer aldığını bildiğim Kamuran Yüksek, örgüt üst yönetiminden aldığı talimatları burada Selahattin Demirtaş'a aktarmak üzere görevlendirildi. Görüşme sonrası Demirtaş, söz konusu açıklamayı yaptı. Örgüt üst yönetimi, HDP, DTK, DBP, HDK ile MYK ve PM üyeleri ile İbrahim Ayhan, İbrahim Binici, Fatma Kurtalan, Gültan Kışanak ve Emine Ayna ile terör örgütü güdümünde faaliyet gösteren STK'ler de Selahattin Demirtaş'ın yaptığı çağrı sonrası ANF üzerinden serhıldan eylemlerine destek verilmesi için açıklama yaptı." bilgisini paylaştı.

"Çağrıların Açacağı Sonucu HDP'liler Biliyordu"
Kobani olayları sırasında HDP'li yöneticilerin yaptığı sokağa çıkma çağrılarının eylemlerin şiddetini arttırdığına dikkat çeken K.G, şöyle devam etti:

"HDP, DBP MYK ve PM, DTK ve Selahattin Demirtaş, bu şekilde açıklama yapmamış olsaydı 6-8 Ekim olaylarındaki serhıldan eylemlerinin şiddeti bu denli olmaz ve ölümler yaşanmayabilirdi. HDP MYK'sı ve eş başkanları, bu çağrıları her ne kadar demokratik bir tepki gibi göstermiş olsalar da Kandil üst yönetimi tarafından serhıldan komitesi hazırlıkları ile gerçekleştirilecek çatışma ortamına yönelik çağrılarıydı bunlar. Çağrılar sonucunda örgütün gençlik, kadın ve öz savunma birimlerinin, olaylara katılacaklarını her örgüt mensubu gibi HDP MYK, PM üyeleri ve eş başkanları da bilir. Bu şekilde gerçekleştirilen eylemlerin yakma, yıkma, öldürme, yaralama, kamu malına zarar verme gibi şiddet olaylarının başlayacağını başından beri her örgüt mensubu ve HDP, MYK, PM ve eş başkanları bilirler. Olaylarda silah, bıçak, molotof, el yapımı patlayıcılar kullanılacağını da bilirler."

Muhabir: HAMZA DURMAZ