Ebu Gayt, “Anlaşma şunu söylüyor: israil, nükleer kapasiten hakkında asla konuşmayacaksın, bin yıl geçse bile. Ben, yani Amerika, senin hakkında sessiz kalacağım,” ifadelerini kullandı.
ABD’nin bu konuda Arap ülkelerini aldattığını belirten Ebu Gayt, Kahire ve Washington’da Amerikalı yetkililerle yaptığı görüşmelere değinerek, “Bize Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı imzalayın dediler, karşılığında israile baskı yapacaklarını söylediler. Ancak biz buna inanmadık ve anlaşmayı onaylamadık,” dedi.
israilin nükleer silah dosyasının gündeme getirilememesinin sebebini, “ABD’nin mutlak koruması” olarak açıklayan Ebu Gayt, “israil, 1990’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana dünyaya tek başına hâkim olan askerî-siyasi kutup tarafından korunuyor,” dedi.
Mısır’ın da Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı onaylamadığını hatırlatan Ebu Gayt, “Ama bizim böyle bir kapasiteye ihtiyacımız yok, çünkü zararları faydalarından daha çok,” diye ekledi.
Ayrıca, Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın onlarca yıldır Orta Doğu’yu kitle imha silahlarından arındırma hedefiyle çalıştığını belirtti. İran’ın nükleer kapasiteye ulaşması durumunda ise, israilin denetlenmesinin “olası bir senaryo” olduğunu vurguladı. Bu durumda, bölgedeki Arap ülkeleri ve Türkiye gibi aktörlerin kendilerini tehdit altında hissedeceğini ve ABD üzerinde baskı kurarak israili masaya oturtabileceğini ifade etti.
Ebu Gayt ayrıca, israilin 1973 savaşında elindeki nükleer silahları kullanamadığını hatırlattı.
Son olarak, Eylül ayında “Associated Press” tarafından yayınlanan uydu görüntülerinde, israilin nükleer programıyla ilişkilendirilen Dimona’daki “Shimon Peres Nükleer Araştırma Merkezi”nde olağan dışı bir inşaat faaliyeti gözlemlenmişti. Bu gelişme, Tel Aviv’in nükleer planlarına dair şeffaf olmayan yaklaşımını yeniden gündeme taşımıştı.