Zeka çoğu zaman yalnızca bir avantaj olarak görülür ve birçok açıdan da öyledir. Ancak insanların pek dile getirmediği gizli bir bedeli vardır. Zihin yüksek bir karmaşıklık düzeyinde çalıştığında, başkalarının kolay bulduğu ya da fark etmediği pek çok şey zihinsel olarak yorucu hâle gelebilir.
Yüksek zekaya sahip bireyler genellikle yüksek düzeyde rasyonelliğe sahiptir. Burada kastedilen, özellikle entelektüel ve mantıksal zekadır; duygusal zeka değil.
Bu kişiler zihinsel ve mantıksal açıdan yetenekli olabilirler; ancak duygusal açıdan aynı ölçüde yetenekli olmaları şart değildir. MBTI kişilik tipleri çerçevesinde bakıldığında, çoğunlukla “NT” tipi (INTJ, INTP, ENTJ, ENTP) içinde yer alırlar.
Bununla birlikte bir kişi “F” tipi (örneğin INFJ veya ENFJ) olsa bile, spektrum üzerinde “T” eğilimine yakın olabilir. Ancak yine de “N” (sezgisel) olma ihtimali daha yüksektir. Erkek ve kadınları kapsayan bu rasyonel tip, en nadir görülen kişilik gruplarından biridir. “Rasyonalistler” olarak da adlandırılan NT tipleri; pragmatik, problem çözmeye odaklı ve karmaşık sistemler içinde yol bulabilen bir mizaca sahiptir. Sistemleri analiz etme ve iyileştirme konusunda başarılıdırlar.
Duygusal karmaşıklık
Rus psikolog Prof. Vera Nikishina, yüksek zekanın çoğu zaman yüksek düzeyde duygusal karmaşıklık ve daha düşük sosyal uyum ile ilişkili olduğunu belirtiyor.
Nikishina, “Eğer yüksek zekaya sahip kişileri yüksek entelektüel kapasiteye sahip bireyler olarak ele alırsak, yüksek zekanın çoğu zaman yüksek duygusal karmaşıklıkla birlikte seyrettiğini de kabul etmemiz gerekir” diyor.
Profesöre göre bu kişiler, değişen koşullara uyum sağlamakta, daha düşük zeka seviyesine sahip bireylere kıyasla daha fazla zorlanabiliyor.
Ancak Nikishina, Kanadalı bir araştırmanın ileri sürdüğü, “zeki insanların başkalarına daha fazla önem verdikleri için daha öfkeli oldukları” yönündeki sonuçlara katılmıyor.
Yüksek zeka ve duygusal çeşitlilik
Nikishina bu konuda şunları söylüyor:
“Öfke, düşünsel kontrol olmaksızın ortaya çıkan temel bir duygusal durumdur. Yüksek zekaya sahip bireylerde bu tür duyguların dışavurumu daha sınırlıdır; çünkü bu, maliyetli ve sık tekrarlandığında verimsiz bir davranıştır.”
Ayrıca bu bireylerin yalanı kabul etme ya da reddetme tutumlarının kişiden kişiye değiştiğini belirtiyor. Bazı kişiler yalan söylemeye eğilim gösterebilirken, bazıları bunu kesin biçimde reddedebilir. Aynı şekilde, çelişkiler karşısında ya da açıkça anlaşılması gereken durumların anlaşılmaması hâlinde ani tepkiler ve duygusal patlamalar da görülebilir.
Nikishina, yüksek zekanın belirli ve sabit bir duygusal yapı programı olduğu fikrinin gerçekçi olmadığını vurgulayarak şu sonuca varıyor:
“Yüksek zeka çoğunlukla duygusal karmaşıklık ve çeşitlilikle ilişkilidir. Ancak bu durum, bireyin dürtüsellikten, duygusal tepkilerden, hoşgörüden ya da reddedicilikten tamamen uzak olduğu anlamına gelmez.”
Sözlerini şu ifadeyle tamamlıyor:
“Bana göre yüksek zeka, tek bir temel duyguya bağlı değildir; aksine yüksek düzeyde duygusal ve tepkisel çeşitlilik içerir.”




