• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Siz bu yazıyı okuduğunuzda Referandum sonuçları açıklanmış olacak ve gündem tümüyle oraya yoğunlaşacak. Hadi gelin biz bu gündemden kaçıp yıllar önce Amcam Berber Ahmet`ten dinlediğim ve unutamadığım kıssayla hemhal olalım.
 
Zaman daha KPSS`nin olmadığı dönem. Memurluk sınavları yerel düzeyde yapılıyor. Ankara`dan ceplerinde sınavı kazananların isimleriyle bir heyet gelir ve göstermelik bir mülakat yaparlardı.
 
Böyle bir heyet memurluk sınavı için bizim Ergani`ye geliyor. Maden tarafından şehre girerken araçları bozuluyor. Mülakata yetişmeleri lazım. O esnada Erganili bir genç gelip onları hem köyünde ağırlıyor hem de araçlarının tamirini sağlıyor. Şehre ulaşan heyet göstermelik mülakata başlıyor. Birkaç kişiden sonra içeriye önceki gün kendilerine yardım eden genç girince iki taraf da şaşırıyor.
 
Heyet, gence sorular soruyor. Genç cevaplıyor. Normalde memurluğu hak ediyor. Ama nafile, heyetin cebinde kazananların listesi zaten vardır.
 
Heyetten biri gence her şeyi açıklıyor. Mülakatın göstermelik olduğunu, Memurluğa alınacakların önceden belli olduğunu söylüyor. Genç ise sorun değil, siz işinizi yapın, ama vaktiniz varsa şu kıssaya da bir kulak verin deyip başlıyor anlatmaya.
 
‘Bir padişahın sarayında çok güzel bir bahçesi varmış. Sarayın bahçıvanı, çok güzel ve padişahın hayran olduğu bir gül yetiştirmiş. Ama kuşun biri gelip bu gülü koparıyor. Bahçıvan durumu padişaha anlatınca padişah, üzülme o kuşun yaptığı yanına kalmaz, diyor. Bir müddet sonra yılanın biri o kuşu öldürüyor. Bahçıvan padişaha gidip olayı anlatınca Padişah, yılana da kalmaz diyor. İki gün sonra yılanı bahçede gören bahçıvan vurup öldürüyor ve padişaha koşuyor. Padişah, sana da kalmaz, deyince alıyor bahçıvanı bir telaş.
 
Padişahın çok güvendiği o bahçıvan birkaç gün sonra ömrünün hatasını yapıyor. Padişahın haremi bahçede gezerken nefsine yenilip gizlendiği yerden onları izlemeye başlıyor. Durumu fark eden muhafızlar, bahçıvanı derdest edip padişahın önüne atıyorlar.
 
Bahçıvan korku içerisinde af diliyor, aman istiyor. Padişah ise, vurun şu deyyusun kellesini, dedi diyecek. Bir anda Bahçıvanın aklına; çiçek, kuş, yılan ve kendisi arasında geçen hikâye geliyor. Padişahtan söz isteyip diyor ki; Padişahım ne kuşa kaldı ne yılana şimdi de kılıç benim kellemde. Siz merhamet eder beni bağışlarsanız ne ala, öldürtürseniz ise siz de bu silsileye dâhil olmuş olacaksınız. Yani sizin de dediğiniz gibi, ‘Size de kalmaz`
 
Bu hikâyeyi hatırlayan padişah bir daha yapmamasını tembihleyip merhamete gelerek biraz da kendi sonundan ürkerek bahçıvanı affediyor…`
 
Heyete gerekli mesajı veren genç; karar sizin, benim hakkımı yerseniz size de kalmaz, deyip odayı terk ediyor. Heyet uzun tartışmalar sonucu gencin hakkını gözeterek onun memuriyetinin önünü açıyor.
 
Kıssa böyle…  Hisse mi…? Onu da siz bulun… Her şeyi de yazardan beklemeyin canım. Haydi, kalın sağlıcakla.