• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...

Son zamanlarda siyonist terör devletinin katliamlarına tepkilerin gittikçe yükselmesi, siyonistlerden çok Türk ve Kürt solunun bazı kesimlerini rahatsız etmeye başladı.

Tarihleri boyunca hep kendilerini daha aydın, daha bilgili ve özgürlük yanlısı gibi lanse eden bu topluluklar hiçbir zaman özgür birer ruha sahip olmamışlardır.

Normal şartlarda Sol’un var oluş amacı Emperyalizm karşıtlığı temellidir. Ama gelin görün ki; coğrafyamızın solcuları bırakın Emperyalizm karşıtlığını adeta Emperyalizmin gönüllü mayın dedektörü olmayı tercih etmişlerdir.

Emperyalizmin başı ABD neyi isterse onu yapmak için hazır kıta bekleyen Türk ve Kürt solu, ABD kime düşmansa ona düşmandır. ABD kime dostsa ona dost olup onun çıkarları için çalışırlar.

Gazze’de yapılan katliam karşısında takındıkları tavır da bunun en güzel örneğidir. Özellikle Heniyye’nin şehadetinden sonra başta Diyarbakır ve Batman’da yapılan tel’in gösterileri karşısında takındıkları düşmanca ve hakaretvari tavırlar bu kesimlerin ne kadar da emperyal tasmalı olduklarının delili olmaktadır.

Özellikle PKK ve onun siyasi kanadının sosyal medya üzerinden verdikleri tepkilerde sanki bu terör şebekesinin Kürtlerin dostu olduğu imajını verme çabası var.

Terör oluşumu da bunun farkında olduğundan Kürtlerle ilgili paylaşımları çoğaltarak adeta Kürtleri safına çekmeye çalışıyor.

Kürtlerin bu teröristlere en ufak bir sempati beslemeleri bile kendi tarihleri ile çelişmeleri anlamına gelmektedir.

Bünyesinden birçok alim, devlet adamı, edebiyatçı çıkarmış ve tarihte iz bırakmış olan Kürtlerin tarihe attıkları en etkili imza Selahaddin-i Eyyubi olmuştur. Onu da Şarkın en sevgili Sultanı Selahaddin kılan etken ise elbette ki Kudüs’ü fethederek yeniden İslam beldesi kılmasıdır.

Kudüs ve civarı yani Gazze dolayları Kürtlere Selahaddin-i Eyyubi’nin mirasıdır. Bu mirasa sahip çıkmak da en fazla Kürtlere düşer. Gazze’ye, Kudüs’e sahip çıkıp onun düşmanlarına karşı durmak aslında Kürtlere, Kürtlüğe, Kürt tarihine sahip çıkmaktır.

Aslında parçaları birleştirince sonuç ortaya çıkıyor. Emperyalizmin karşısındayız deyip ona uşaklık edenler aynı zamanda Kürtçüyüz deyip Kürt karşıtlığı yapanlardır.

Bu kesimin en büyük yanılgısı kendileri dışında kalan özellikle diğer Kürt grupları da tıpkı kendileri gibi bir yerlere bağlı olarak görmeleridir. Bu yüzden de Kürtlerin kendi aralarında organize olarak yüz binleri aşan sayılarda mitingler yapmalarını, tepki koymalarını anlayamıyorlar.

Bundan dolayı da özellikle HÜDA PAR ve ona yakın STK’ların tavır koymalarını devlet eksenli, devlet destekli diye yaftalayıp iftira atıyor ve Kürt halkına hakaret ediyorlar.

Onlara göre Kürtler ancak onlar tasmalarını tutanlardan emir alınca kendilerinin çağrısıyla meydanlara çıkabilir, belli oranda tepki koyabilir. Bu yüzden havsalaları Kürtlerin organize bir şekilde bağımsızca tavır koymalarını almıyor.

Dikkat edin son günlerde özellikle yurtdışında yaşayan kuklalar terör devletini överek onların Kürtlerin dostu olduğu iddiasını yayıyorlar.

Kadim toprakları Arz-ı Mev’ud içerisinde olan bir millete mensup bir kişinin terör şebekesini savunması açık bir şekilde Kürt düşmanlığıdır.

Terör şebekesi Kürtleri ve yaşadıkları coğrafyayı adeta bir tampon bölge olarak görüyor. Düşledikleri o toprakları, uzun vadede Kürtlerin elinden daha kolay bir şekilde alabileceğini düşündüğünden şimdilik Kürtlerin yanındaymış gibi görünüyor.

Ama şundan emin olun ki; bu terör şebekesi bugün Gazze’de yaptığının daha fazlasını gerekirse Kürt coğrafyasında da yapmaktan asla uzak kalmayacaktır.