Gazze’nin Gazabı Kuşatacak Yakında Bizi!
Üçüncü günü, bugün mübarek Kurban Bayramı’nın. Ne güzel değil mi? Bayram namazlarımızı kılıp Allah kabul etsin kurbanlarımızı da kesip eş dost akraba ile bayramlaştık.
Biz kurban keserken katil devlet çocuklarımızı kesmeye devam etti Gazze’de ama biz utanmadık…
Hatta kimi yerlerde Namazdan çıkarken gaza gelip baş katilin fotoğrafını taşlayıp uçan tekme bile savurduk ağız dolusu küfürler, lanetler eşliğinde. Ama onlar tekme değil füze attılar bebelerin üstüne biz yine utanmadık…
Hacca gittik biz hacılar beyazlar içinde … Safa’dan Merve’ye say ederken hızlı hızlı yürüdük yine de yetişemedik lanetli kavmin bebek öldürme hızına…
Merve’den Safa’ya dönerken koruyamadık bu asrın İsmaillerini Hacer anamız misali…
Giderken yüzü, dönerken beş yüzü öldü bebelerimizin ama biz yine utanmadık, yerin dibine batmadık…
Mina’ya vardık cuş-u huruş içinde cebimizde taşlar ile… Ama aklımıza geldi mi bilmem İntifada’nın taş atan çocukları…
Taş topladık Mina yolunda standartlara uygun olarak hatta nohuttan küçük fındıktan büyük diye seçmedik kimi taşları. Ama zalimler katlederken küçük büyük demeden katlettiler Gazzeli mazlumları…
Hiçbir alim, hiçbir hoca ya da siyasetçi de çıkıp demedi ‘Ey Hacılar! Ey İki Milyarı temsilen kefenler içinde şeytan taşlayanlar bu taşları bu hiddetle şu zalim devlete atsaydınız o zalimi yok ederdiniz.’
Biz yaşarken giydik kefeni yaşayan ölüler babından bir de Gazze’li bebeler giydiler o da buldularsa kefeni Şüheda babından. Yaşarken öldük de yine de utanmadık ölürken de yaşayan Gazzeli bebelerden… Bize yakıştı da Gazzeli bebelere yakışmadı o kefenler…
Varıp Müzdelife’ye durduk Arafat Vakfesine kaç asırdır durduğumuz gibi her yerde ve her şekilde… Zalimler durmadılar. Biz dururken onlar vurdular, bombaladılar, öldürdüler, iffetimizi ve insanlığımızı ayaklar altına alıp çiğnediler. Ama biz durduk ha durduk utanmadan…
Ne de kolay değil mi Cennet ya da Rıza-i İlahi?
Hacı olduk, Kurban kestik, bağışladık, sıla-i rahim yapıp Cennet’i kazandık hatta Peygambere komşu bile olduk…
Hiçbir alim, hiçbir Hoca ya da İslami kuruluş da kalkıp ‘Bu sene Hacc Gazze’dir. Bu sene Kurban Gazze’dir’ demedi… Gidin gerekirse Gazze’de ölün demedi…
Başta ben olmak üzere biz nasıl hesap vereceğiz.
Ülkenin en ücra noktasında kızıp sokaklara döküldük, katilleri protesto ettik de katil duymadı bile. Ama elinde imkân olan, Silah olan, İHA’yı, SİHA’ı hangarda saklayan yöneticilerimizin kapısına dayanıp yakasına yapışarak, yeter artık kınadığınız artık bir şeyler yapın bir tezkere de Gazze için çıkarın, diyemedik.
Zalimin laftan, çağrıdan ve de sürekli yaptığımız gibi kınamadan değil de zordan anladığını bildiğimiz öğrendiğimiz halde yine de zora başvuramayan yöneticilerimizi bir türlü yola getiremedik.
Bir avuç mücahid Allah Teala’nın yardımıyla azgın kavmi rezil etti. Delinmez denilen kubbeyi deldi, girilmez denen şehre girdi. Hem de bunu bir devletin sahip oldukları imkanlara sahip olmadan, Savaş uçakları, savaş gemileri olmadan yaptılar.
Eşit şartlarda savaşılması durumunda zalimin ve onu destekleyenlerin yenilip yok olabileceklerini ispatladılar. Ama ordusu, havada ve denizde filosu olanlar bunu görmediler.
Neyse boş verelim bu tür can sıkan konuları(!). Gelin bayramlaşalım…