Son Kale Gazze Düşerken!

İslam tarihinde çok ağır ve zor dönemler olmuş, Müslümanlar çok ağır imtihanlara tabi tutulmuşlardır. Ama hiçbir zaman ve hiçbir yerde bu kadar zavallı ve bugünkü kadar teslimiyetçi olmamışlardır.

Haçlı seferlerine direnen, Cengiz Han’ın, Hülagü Han’ın, Moğolların zulmünü gören Ümmet o dönemlerde bugünkünden daha büyük katliamlara maruz kalmasına rağmen bu kadar aciz duruma düşmemişti. 

Her seferinde bir lider veya bir devlet ya da kavim ortaya çıkarak sorumluluk üstlenip gayret göstererek direnmiş ve İslam’ı, İslam Ümmet’ini selamete çıkarmıştı.

Bir terör devletine karşı Ümmet’in bunca acizliği karşısında, onca İslam Devleti’nin sus pus olmasını, halen sessizliğin ve acizliğin zilleti içerisinde debelenmesini görünce bireysel olarak insanlığımızdan da Müslümanlığımızdan da utanır hale geldik. Yazıklar olsun bize… 

Hani Allah Azze ve Celle Fatır ve İbrahim Surelerinde “O dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir” buyuruyor ya; sanki o dönemdeyiz.

Ümmet’in acizliği ile Batı’da yaşayanların Filistin ve Gazze konusundaki duyarlılıklarını karşılaştırınca kendimize yazık ettiğimiz gerçeği ile karşılaşıyoruz. Asil İslam Ümmet’inin bir ferdi, mensubu olmak şerefinden, izzetinden mahrum bırakılmak üzereyiz. Ve bu, Ayet-i Kerimenin tabiriyle “Allah Azze ve Celle için hiç de zor değildir.”

Bunu hak ettik mi? Evet hak ettik.

Moğol’un, Cengiz’in, Haçlıların karşısına dikilen, onları durduran, Kudüs’ü azad kılan anlayışta olan Müslümanlar, camialar, duyarlı Müslümanlar elbette bugün de var. Ama maalesef ki; zamanın ve zeminin merhametsizliği dolayısıyla gadre uğrayıp zayıf kalmışlar.

Duyarlılar güçlü değil, güçlüler ise duyarlı değil.

Açlıkla, yoklukla boğuşan, içerisindeki kavgalarla zayıflayan bir Yemen kadar olamayan 56 Devlet’in kaç tanesi Yemen’den daha güçsüz.

Silahı olanlar, uçağı olanlar, ordusu olanlar sadece konuşuyorlar. Onlar konuşurken Gazze bitti. Gazze düştü. Ümmet’in onuru ve namusu ayaklar altında çiğnendi. Hem de bir avuç lanetli Siyonist tarafından.

Gazze açıkçası Ümmet açısından hem son kale hem de son imtihan gibi görünüyor. İmtihanı da kaleyi de kaybetmek üzereyiz.

İşte bu yüzden de bizim izale edilip yerimize başka bir ümmetin ikamesi yakın gibi görünüyor. Hak ediyoruz mu? El-Hak sonuna kadar, ta en dibine kadar hak ediyoruz.

Kur’an-ı Kerim’de okuduğumuz Peygamber kıssaları ve o kıssalarda helak edilen halklar ile kıyaslayalım kendimizi. Şimdi Gazze’de bir Peygamber yaşasaydı ve bu şekilde yalnız bırakılmış olsaydı bizler için nasıl dua ya da beddua ederdi.

Ümmet olarak gerçekten yazık ettik kendimize. Başımızdakiler, İslam Ülkelerinin Reisleri, Kralları, Cumhurbaşkanları, Emirleri nasıl hesap verecek acaba Allah Azze ve Celle’nin huzurunda.

Yapılanlar ve de yapılmayanlar… İşte bunlar yazacak, kaderimizin geleceğini. Herkes yaptığıyla, yapabildiğiyle ya da yapabildiği halde yapmadıklarıyla varacak huzura ve duracak hesaba…