Mehmet Yavuz… Güzel İnsan!
Ölüm de hayat kadar gerçek ve yalın bir şey. Kimileri ölünce sadece ölmüş olurlar. Kimileri ise hayatları kadar ölümleriyle de, ömür boyu hizmet ettikleri davalarına hizmet ederler. Öyle bir şekilde ölürler ki; Adeta insanları öylesi bir ölüme özendirirler.
Biz işte böyle Güzel bir İnsan’ı yitirdik. Ve şuna bir kez daha iman ettik ki; bizlere Siyer Tarihi boyunca anlatılan portreler tarihte kalmış birer siluetten ibaret değilmiş. O Yüzden gönül rahatlığıyla diyorum ki; Güzel İnsan Mehmet Yavuz, eğer Asr-ı Saadet’in bir sahabesi olsaydı Mus’ab bin Umeyr misali olurdu. Mus’ab bin Umeyr hazretleri bu zamanda yaşasaydı eğer Mehmet Yavuz misali yaşardı.
Hani Mutasavvıflar derler ya; Testiden dışarıya içinde ne varsa o sızar, diye. İnsanın içinde de ne olduğuna, sözleri ve yaşantısı şahitlik eder. Tanıdığımız ilk günden vefatına kadar olan sözleri ve yaşantısı bizlere merhum Yavuz’un sinesinde, büyük bir sorumluluk hissiyle kuşanmış kocaman bir İman olduğunu gösterdi.
‘En İyilerimiz’ birer birer bizleri bırakıp rahmana yürümeye başladı. Gidenler kemiyet açısından birkaç can olarak ifade edilse de keyfiyet açısından birer ordu, birer mektep, birer ahlak ekolü konumundaydılar.
Peki, ne olacak şimdi? Kendi deyimiyle ‘Günde 3-5 yere davasına hizmet için giden’ Mehmet Yavuz’un yeri boş mu kalacak?
Belki de daha önemlisi Mehmet Yavuz’u Mehmet Yavuz yapan şey neydi? diye sormak olacaktır.
Evet kalbimiz hüzünlenecek, gözlerimiz yaşlar akıtacak. Bunlar sevenin sevdiğine olan duygusunun yansımalarıdır. Çünkü Allah Teâlâ, o Aziz kardeşimizi sevmişti ve sevgisini de kalbimize ekmişti.
Mehmet Yavuz merhumun arkasından ağlamak bir sevgi alametidir. Ama yeni bir Mehmet Yavuz olmaya gayret etmek ise sevgiden de öte onu ve davasını anlamanın ve Mehmet Yavuz’u Ümmet’in kalbine yerleştiren gerçeklerin peşinde koşmanın alametidir. Eminim ki; Aziz biraderimiz de bunu isterdi.
Mehmet Yavuz ve emsalleri hayatlarını davalarına adayıp davalarını yücelttikleri için kendileri de yüceldiler ve mü’minlerin kalplerindeki yerlerini aldılar. Onlar davalarını yücelttikçe davaları da onları yüceltti.
‘Güzel İnsan’ olarak tarihe geçecek olan kardeşimizin yaşantısına, söylemlerine, şahsiyet ve duruşuna bakınca, sanat eserinin sanatçısına maharetine şahitlik ettiği gerçeğini bir kez daha idrak ediyoruz. Elbette İslam Ümmeti’ne Mehmet Yavuz gibi müstesna bir şahsiyeti hediye eden camiası, onun gibi daha nice Mehmet Yavuzlar yetiştirmeye muktedirdir.
Artık ağlamanın ya da ağıt yakmanın değil Mehmet Yavuz olmanın zamanıdır. Onu yetiştiren mektep, yeni Mehmet Yavuzlar yetiştirmek için her zamanki gibi elinden geleni yapıyor.
Peki ya biz? Yeni Mehmet Yavuz’lar olmaya hazır mıyız?
Rabbim O güzel insana Rahmet eylesin…