YASİN OLMAK, YASİN OLMAKTIR
İnsanoğlu, davranışlarını ve rollerini çoğunlukla daha evvel bu davranış ve rollerle öne çıkmış kişilerin üzerinden isimlendirmiş ve tanımlamıştır.
Hak-batıl, doğru-yanlış, iyi-kötü, olumlu-olumsuz nitelik ve özellikler bu isimlendirmelerle bir deyim olmuş ve anlatılmak isteneni kısa ve öz olarak kendinde toplamıştır.
‘Habil` denince akla hak, ‘Kabil` denince akla batıl gelmiştir.
Sabır Hz. Eyyup`le, güzellik Hz. Yusuf`la, tevekkül Hz. İbrahim`le, teslimiyet Hz. İsmail`le, zühd Hz. İsa`yla, rahmet ve en güzel örneklik Hz. Muhammed aleyhis-selamla özdeşleşmiştir.
İsyan İblisle, tuğyan Firavunla, kibir Nemrutla, aşağılık maymun vasfı İsrailoğullarıyla bilinegelmiştir.
Dünya, ahireti sonuç verecek bir sahne olduğu için herkes ha aktör ha figüran olarak rolünü seçmiş ve role göre kişiliğini sergilemiş/sergiliyor.
Ayetin diliyle ‘Hanginizin daha güzel amel işleyeceğini sınamak için hayat ve ölüm yaratılmış` ve ‘Kazanımların (elde edilme şekliyle) lehe ve aleyhe` olduğu ilan edilmiştir.
Tüm bunları niçin anlatıyoruz? Biliyorsunuz herkesin ‘Yaşasın, Bijî..` sloganlarıyla kendisi için öncelediği ve önemsediği ya da varlığını kendisi için ‘olmazsa olmaz!` kıldığı ‘imamları, önderleri, serokları, takımları, klikleri, algıları…`
vardır. Birilerinin bijî`si serok bozuntusuna, birilerinin yaşasın`ı Kemalizm kirliliğine gider. Birileri de bijî`sini daha sağlam ve bilinçli kullanıp ‘kan içici zalimlere cehennemi` hediye eder.
Anlayacağımız/anladığımız Hak-batıl, İslam-küfür mücadelesinin asıl itibarıyla ‘semboller, isimler, kavramlar ve örneklikler` üzerinden sürdüğü/süreceğidir.
6-7 Ekim olaylarının özelde Türkiye, genelde ümmet için bir miat olduğu ortadadır.
Yüce Allah`ın Buruc süresinde bize anlattığı ‘iman ettikleri için ateş dolu hendeklere atılan ve etraftaki azgın ve sapık topluluğun olanları keyifle izlediği` bir tablonun benzerini bir yıl önce Yasin Börü ve arkadaşlarının vahşice ve acımasızca katledilme sahnesiyle Diyarbakır`da gördük.
Niçin katledildi Yasin, Riyad, Hasan, Hüseyin ve diğerleri?
Âlemlerin Rabbine iman ettikleri ve bu imanın gereği halka hakkı anlattıkları ve halkla dayanışma adına kurban eti dağıttıkları için katledildiler!
Bu yürek dağlayıcı katliamın sene-i devriyesinde Yasin ve arkadaşlarının yolunu tamamlamak, taşıdıkları iman bayrağını gönüllere dikmek için #YasinOlmayaVarmısınız tag çalışmasıyla bir kampanya başlatıldı ve biiznillah bu kampanya arzulanan ihlaslı ve iyi niyetli hedefe ulaşacak gibi…
Peki, Yasin olmak ne demektir?
Yasin`i sembolize ederek kurban eti dağıtmaya çıkmak ne anlama gelir?
Yasin olmak, öncellikle bir tercih ve bilinçtir. Hakkı, imanı, İslâm`ı, istikameti seçmek ve buna bağlı olarak şeytan, nefis, şehvet, heva, şirk, tuğyan… gibi düşmanlarla mücadele etmek demektir.
Yasin olmak, gönüllü olmak, isteklenmek, koşmak, iyiliği gönüllere taşımak, yüreklerden kin ve kötülüğü sökmek, yetimlerin başını okşamak, fakir ve yoksula merhametle uzanan bir el olmaktır.
Yasin olmak, karanlık odalardaki tuzakları, hileleri, oyunları maskeli yüzleriyle hazırlayan ve ‘cicili bicili` kişi ve sözlerle tedavüle süren emperyallerin, Siyonistlerin, birleşmiş zilletlerin, ırkçı kalkışmaların, Kemalist yanıltmanın, Kobanili kalkışma aldatmasının hesaplarını bozmaktır.
Yasin olmak, yüklenen misyonun ulviliği ve nuraniliğinin gözlerini kör ettiği yarasa tabiatlılar tarafından ‘etlerinin demir taraklarla doğranmasına, yükseklerden atılıp bedeninin parçalanmasına, üzerinden arabalarla geçilip kemiklerinin tuz buz olmasına, yakılmaya` hazır olmak demektir.
Yasin olmak, Allah için kurban keserken ve kurbanın etini muhtaçlara dağıtırken asıl kurbanın kendisi olabileceği gerçekliğinde şehadetle Rabbe vasıl olmaktır.
Yasin olmak, kelimelerin kifayet edemediği nice hakikatlere işarettir ve netice itibarıyla;
Yasin olmak, Yasin olmaktır.
Yusuf Arifoğlu