• DOLAR 34.587
  • EURO 36.269
  • ALTIN 2961.18
  • ...

İslam`ın düşünce sisteminde temel ölçülerden biri ‘ahlak`tır. Ahlak, huy, mizaç, tabiat, karakter ve alışkanlık gibi anlamlara gelir. Ahlak, insanın karakterini, neyi yapıp neyi yapmayacağını belirleyen, insanın amelinin iyi ve kötü şeklinde değerlendirilmesini sağlayan kurallar bütünüdür.

Bu itibarladır ki, ahlak genellikle ‘huy` ile özdeşleştirilmiş ve ‘Can çıkar, huy çıkmaz.` Sözüyle de özlü bir anlam kazanmıştır. Falan kişi ahlaklıdır, denildiği zaman akla ‘edepli, hayâlı, iffetli oluş`; filan kişi ahlaksızdır, denildiği akla ‘edepsiz, hayâsız, iffetsiz` gelir.

Ahlakın hem kişilerin huy ve karakterlerinin tanımlanmasında hem de toplumların yaşam biçimlerinin ölçütünün bilinmesinde önemi o kadar çoktur ki, hem İlahi dinler hem de beşeri ideolojiler ilkelerinin belirlenmesinde ‘ahlaka dair` tanımlar yapmışlar, sınırlar belirlemişler.

Allah (c.c)`ın “Ve şüphesiz sen büyük bir ahlak üzerindesin.” (Kalem-4) beyanı ve Allah Resulü aleyhi`s-selamın “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”, “İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan bir söz vardır: Hayâ etmedikten sonra istediğini yap!” hadisleri konunun Müslüman birey ve toplum nezdindeki gerekliliğini ziyadesiyle ortaya koymuşlardır.

İslam düşmanları Müslümanların ‘ahlak, iffet, hayâ ve namus` noktasındaki bu hassasiyetini bildikleri için fiili saldırı ve zulümleriyle beraber bel altı vuruş ve söylemlerle ahlaklılığı küçümseme, iffeti değersizleştirme, hayâlı oluşu dışlama ve namusu sıradanlaştırmaya çalışmışlar/çalışıyorlar.

90`lı yıllarda gözaltına alınan Müslümanlar, fiili işkencelere karşı büyük bir dayanıklılık gösterdikleri için o dönemin hizmet(!) polisleri bu kez, işkencedeki kişinin ‘eşi, bacısı, annesi` üzerinden ağza alınamayacak sözler söylüyor; onları getirip gözünün önünde soymakla tehdit ediyor/uyguluyorlardı ki mecbur bırakıp istediklerini alsınlar. O dönemin bilinen emniyet müdürlerinden biri de Müslüman erkekleri gözaltına alıp amacına ulaşmayınca mümine bacıları gözaltına alıyordu ki bu hassas noktadan Müslümanları daha da incitsin!

PKK de bu hassasiyeti bildiği için yıllarca bölge insanını iffet, edep, tesettür üzerinden suçladı; kadın ve erkek yan yanalığını olmazsa olmazlarından saydı ve güç devşirdiği her yerde de ilk önce kadının tesettürüne ve namusuna sardırdı/saldırdı. Aynı zihniyetin 31 Mart ve 7 Haziran seçimleri öncesi ‘namus` kavramı üzerinden ‘yok sayıcı, aşağılayıcı` söylem, eylem ve görsel sunumlarını göz önüne getirdiğimizde konunun nazikliği daha da anlaşılır.

Ağrı valisinin ‘…Bir ilçemizde kadınlar gece vakti toplantı var diyerek evlerinden alınıyor, kocaları karşı çıkınca da ölümle tehdit ediyorlar. Bir ilimizde 40`a yakın genç kız dağa kaçırılarak iğfal ediliyor ve siz bu halde ailelerinize dönemezsiniz diyerek orada zorla tutuluyorlar. İnsanlarımız namuslarıyla tehdit ediliyor. İslam dininin insanları köleleştirdiği savını ortaya atarak, inançlı vatandaşlarımıza Marksist, Leninist bir düşünce biçimini aşılamaya, onları kendi emelleri için kullanmaya çalışıyorlar.` şeklindeki haklı beyanına HDP Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, ise‘…Kadın bedeni ile namustan vurmak istiyorsanız, Kürtlerin yan yana mücadele ederek bunu (yani namuslu oluşu) çoktan aştığını` cevabıyla durulan hileli ve çirkin noktayı bir kez daha gösteriyor.

Maksadı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olan ve 90 yıldır zulümleriyle bunu ispat eden CHP zihniyetinin yeni yetme ve embesillerinden İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal`ın, IŞİD`le ilintili ‘Lazkiye İslam Emirliği`yle ilgili soru önergesinin ardından ortaya attığı çirkin bir sözde evlilik teklifiyle seviyesizliğini sergiledi. Cumhurbaşkanının kızı Sümeyye Erdoğan`a bu yakıştırma sosyal medyada çirkin saldırılara fırsat verdi. Bir sürü ahlaksız ve rezil kullanıcılar, twitter profillerinde Cumhurbaşkanının kızı Sümeyye Erdoğan`a hakaretlerle dolu tweet`ler attı.

Tarih boyunca bu türlü iftiraları atanlar için bakın Yüce Allah (c.c) ne buyuruyor: “Namuslu kadınlara (iffetsizlik ve zina iftirası) atıp sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.”(Nur: 4)

Bilelim ki küfürle en büyük savaş, “iffet ve namus” mefhumu ve realitesi üzeredir. Ahlak ve edep safını sıklaştıralım ki ahlaksız ve edepsizler sızamasın ve sıkışıp ezilsin!