• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...

Gazete yazılarımız, aynı zamanda bir taraf ilanıdır.

Güncel olaylar bağlamında düşüncelerin aktarılmasıdır.

Dostun velasını, düşmanın tavrını, çeşidini ve tarzını ilan etmektir.

Dolayısıyla tarafımız olmayan, bizimle aynı düşünmeyen ve dostlarımıza dost ol(a)mayanların bizden kendilerinin düşündüğü gibi, olaylara baktığı gibi düşünmemizi, bakmamızı ve hareket etmemizi beklemesinler.

Bizim tarafımız, İslam’dır. Kur’an ve sünneti referans alan hak taraftır.

Bizim tarafımız, ‘mezhep, kimlik, dil ve ırk’ bağlamını meşruiyet içinde takip eden ve bir emanet bilinciyle hareket edenlerdir. Bunlar üzerinden ifrat ve tefrit uçlarında hareket edip ümmetin gücünü kıran, kendi renginden dolayı diğer ümmet bileşenlerini küçük düşüren, ötekileştiren, ayrıştıran, terörist ilan edenler ve tekfir edenler bizim tarafımız değildir. Bu tavrını hangi gerekçe ve dürtüyle gerçekleştirirse gerçekleştirsin o bir fitne ehli olduğu ve uyuyan fitneyi uyandırmaya çalıştığı için bizim tarafımız değildir.

‘Ehl-i kıble tekfir edilemez.’ kaidesi bizim için önemlidir.

Elbette ehl-i kıble olan kişi, camia ve yapıların bazı hataları, eksiklikleri ve yanılgıları olabilir. Bunların hata, yanlış ve yanılgıları uygun ve doğru ortamda elbette dile getirilmelidir. Bunların telafisi için ilmi, siyasi alanlarda bir girişim ve etkileşim olmalıdır; ama birilerinin hataları, yanlışları ve yanılgıları üzerinden insi ve şeytani güçleri sevindirecek şekilde bir tezyif, tahkir olursa bu kabul edilemez. Böyle bir taraf bizim tarafımız değildir.

Düşmanın okları ile iyi niyetli(!) dostların okları aynı hedef için buluşuyor ve atılıyorsa bu kabul edeceğimiz ve alkış tutacağımız bir tutum değildir.

Dikkat ettiysek ne zaman Dünya Müslümanlarının lehine aleyhine, ümmet için olumlu olumsuz, sevinçli hüzünlü bir gelişme olduysa birileri ilgili olayın veya gelişmenin hikmet çerçevesinde görülmemesi, değerlendirilmemesi, konunun tam anlaşılmaması, faydalı veya zararlı yönlerinin masaya yatırılmaması için Bremen mızıkacıları gibi devreye girerler. Konunun mecrasını dağıtırlar ve anlaşılmaması için uğraşırlar. Ümmet, sevinçli ve hüzünlü olaylarda ‘kardeşlik’ bağı oluşturmasın, birbiriyle kaynaşmasın ve aradaki ihtilafları bırakarak düşmana karşı safları kaynaştırmasın diye ne kadar sansasyonel bilgi varsa yayarlar, algısal tezyifler bulurlarsa yazar çizerler ve ihtilafları körükleyen yaralar varsa kaşırlar.

Bir Müslüman birey, camia veya devlet zarar görür -düşmanlar zaten- dost görünümlü fitne unsurları hemen devreye girer. Dillerine doladıkları güya haklı, etkileyici ve delilli laflarla ortalığı toza dumana katarlar. Bu arada asıl düşman ABD, itrail ve Batı unutulur. Onların vahşi çehresi, rezil tıynetleri, katliamcı gerçekleri, ahlaksız tabiatları ve şeytanca karakterleri unutulur. Çağdaş Sıffinler bir kez daha yaşanarak namluların ucuna yeniden Kur’an ayetleri, mezhep yaklaşımları, milliyetçilik söylemleri, ırkçılık tezviratları asılır. Sanırsın Allah’a, dinine, Kur’an’a, Resulullah’a ve ümmete açılan bu savaşta dünya şer güçlerinin hiç suçu yok, hiç dahli yok!

Gazze, işgal edilir.

Suçlanan Müslümanlar ve ümmettir.

Gazze’de kadınlar, çocuklar ve masumlar katledilir.

Tezyif edilen ümmettir.

Heniyye ve başkaca yiğit öncüler şehit olur.

Dillerde ölü etleri gıybet iştahıyla yenen Müslümanlar ve ümmettir.

ABD, itrail, İngiltere emperyalizmi HAMAS’a ‘terörist’ der.

Benim içimdeki mezhepçi, ırkçı, milliyetçi, laik ve tekfirciler de ‘terörist’ der.

Madem, hepiniz söylem ve nefret olarak aynı şeytan çeşmesinden yığınlarca vesvese yudumluyorsunuz o halde elinizi ve dilinizi ‘inancımızdan, sevgimizden, kardeşliğimizden ve tüm haremimizden çekin!’

Çünkü kim kimin değirmenine su taşıyorsa ondandır. Kim, kiminle söylem ve eylemde buluşuyorsa bir diğerindendir.

Bizim dinimiz (Kur’an ve Sünnet) bizedir.

Sizin aldandıklarınız, sizi aldatanlar ve sizin aldattıklarınız hepiniz birbirinizdensiniz.