• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Gazze’de dünyanın gözünün içine sokula sokula bir kıyım, soykırım ve katliam yaşanıyor. Canlar, beldeler, medeniyet, inanç, kültür ve insanlık da bu vahşetle birlikte sessizlik, kimsesizlik, nemelazımcılık ve vicdansızlık mezarlığına gömülmüş durumda. Gazze’de ve diğer mazlum coğrafyalarda ateş düştüğü yeri yakarken bazı yerlerde dinozor ve hanzo tipler kendi işkembeleri ve şeytani tıynetleri üzerinden bulunduğu yeri bir fitne ateşine düşürmeye çalışıyor.

Sorumluluk makamına gelenlerin sorumluluğunun gereğini yerine getirmesi gerekirken zihnen sorunlu olduğu yerden toplumsal sorunlara yol açıyor. Faraza -maazallah- daha bir güç devşirdiğinde, muktedir bir iktidar olduğunda memleketi Gazze misali ateşe vermekten bir an çekinmeyen sorunlu sorumlulardan ve idarecilerden bahsediyorum. Ülke insanını faşist ve ötekileştirici duyguları içinde mazlum ve masum Gazzeliler gibi çoluk çocuk, genç yaşlı demeden anında katledebilecek bağnaz ve yoz kişilerden haber vermek istiyorum.

Malumunuz ülkemizde yakın bir zamanda bir yerel seçim yapıldı. Yerel seçimin kazananı olduğu gibi kaybedenleri oldu. Sevinenleri olduğu gibi üzülenleri oldu. Neticede kim kazandı, hangi yaklaşım ve zihniyet yönetimi aldı fark etmeksizin netice itibariyle yapılacak olan ‘halka hizmet’ olmalıdır.

“Sen bana benzemiyorsun?

Sen benim gibi düşünmüyorsun ve yaşamıyorsun?

Sen benim konuştuğum dilde konuşmuyorsun?

Sen benim yazdığım alfabeyle yazmıyorsun?”

Türünden ideolojik, faşist ve hazımsız yaklaşımlarla hiç kimsenin toplumu ayrıştırma, ifsad ve ötekileştirme hakkı yoktur.

Yerel seçimler sonrası Kilis, Uşak ve Yalova’nın CHP’li belediye başkanlarının ilk icraat olarak kentteki Arapça tabela ve levhaları sökmesi ve kaldırtması; İngilizce ve Almanca gibi Batı dillerindeki tabela ve levhalara dokunmaması içinde kibir, hased, inanç düşmanlığı barındıran bir kişilik ve idare anlayışının somuta bürünmesidir. Mardin Artuklu belediyesini kazanan DEM’in ‘Rüşvet alan da veren de melundur.’ Hadis-i şerifi yazılı tabelayı indirtmesi ve Van’ı kazanan aynı partili belediye başkanının destek verdiği bir kutlama konserinde israil bayrağının açılması ilgili zihin dünyasının daha güçlü bir yönetimde neler yapabileceğinin ve yapılabileceğinin birer pratiğidir.

Müslüman halkın diline, inancına ve değerlerine düşman, tahammülsüz bu bozuk zihin yapısı ‘kendilerine iktidar/yönetim verilince ekini(kültür, değer, örf ve adet…) ve nesli yok ederler.’ (Bakara Süresi: 205) ayetinde haber verilen şerli ve batıl tiplemeye tam da uyuyor.

Tüm dillere değil de Arapça başta olmak üzere Müslüman halkların dillerine bu tahammülsüzlük,

Diğer inançlara değil de İslam inancına dönük bu hazımsızlık,

Hiçbir mücadeleye değil de ümmetin mazlum, mümin ve mücahid halklarının mücadelelerine karşı bu seviyesizlik,

Ancak ‘İslam düşmanlığı’ ile izah edilebilir.

Kalplerinde olan kini ve içlerinde barındırdıkları düşmanlığı ‘Ben İslam düşmanıyım!’ şeklinde açıkça ilan edemeyen bu embesil tipler farklı gerekçelerin arkasına sığınmayı seçerler.

Bu tiplere şunu söylemek icap eder:

Eğer, derdiniz gerçekten yabancı dil, kültür ve yaşam istilasıysa o zaman bu coğrafyayı iki asırdır birçok yönüyle istila ve işgal eden emperyalist akla ve düşünceye karşı erkekçe kükreyin!

Eğer maksadınız gerçekten özgürlük ve halkların kurtuluşu ise ümmet coğrafyasında halk adına hiçbir şey bırakmamaya yeminli, halkları dil, kimlik, inanç ve mezhep üzerinden ayrıştırarak daha kolay yenilir lokmalar haline getiren sömürgeci Batı’ya karşı yiğitçe haykırın!

Yemlendiğiniz ve idol olarak gördüğünüz Batı aklına karşı süt döken kedi olup ümmetin kardeş halklarına, ümmetin inancına, coğrafyanın kadim dillerine karşı kuru efeliğe soyunmayın.

‘Yerel, değer, hak ve özgürlük’ tempolarıyla emperyalizmin masum yüzlü tezgâhında kanlı birer çark olduğunuzu ve bu güdük tavrınızla neleri incittiğinizi, kimleri ezip geçtiğinizi unutmayın!