• DOLAR 34.702
  • EURO 36.705
  • ALTIN 2968.483
  • ...

Yılın sonu veya başı…

Hangisi daha önemlidir?

Bence yolun sonu önemlidir.

Bu yol ister somut ister soyut yol, ister maddi ister manevi yol olsun fark etmez.

Yolun sonuna geldiğimizde hedefimize ve beklentimize doğru bir şekilde erişmiş miyiz?

Yoksa pişmanlıkla dolu ve veballerle ağırlaşmış bir halde miyiz?

Buna bakmamız lazımdır.

Bazıları için yolun sonu yılın başında, bazıları için ortasında, bazıları için sonunda gelir.

Madem öyledir, yılın sonu ve başı değil yolun sonu bizi endişelendirmelidir.

Ömrümüzden düşen her bir takvim yaprağı ve ömrümüz için açılan her bir takvim yaprağı bize yolcu olduğumuz bilinci verebilmelidir.

Bu bilinç de yolun sonunu kazanan mı kaybeden mi olarak getireceğimiz sorumluluğuna sevk edebilmelidir.

Yeni yıla ramak kala futbol terörü üzerinden ülke insanına çirkin bir operasyon çekildi.

Operasyondaki baş aktörün Yahudi Naim Hahun’un torunu ve Gezi finansörü Koç olduğu görülünce niyetin meşumluğu ve artıların kimin hanesine yazılacağı da anlaşıldı.

Bu krizi çıkaranlar kaşarlanmış Atatürkçüler ve kafatasçı Faşistlerden başkası değildi. İsraile en ufak bir eleştiri getiremeyenlerin futbol üzerinden Gazze duyarlılığına çelme atma girişimi maalesef boyunlarına dolandı.

Güney Kıbrıs’ta Türkiye yazan atkılara ve ellerdeki Türk bayraklarına el konulunca sus pus olanlar niçin Suudi Arabistan’da ‘Ne Mutlu Türküm diyene!’ sözüne müsaade edilmedi diye mangalda kül bırakmadılar?

Ermeni lobisine boyun eğerek Atatürk dizisini yayınlamayan ABD merkezli Disney’e iki kelime edemeyenler neden Suudi Arabistan’da ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ sözünün sahibi Atatürk üzerinden, saldırmadık değer ve kutsal bırakmadılar?

Demek ki Efendim! Mesele Atatürk, Türk veya Türkiye değilmiş. Mesele, bağlı oldukları sahiplerine havlayamayan itlerin gösterilen yere ve noktaya sahipleri istedi diye havlamalarıymış.

Bu meşum girişimde futbol dışında ne ararsan var!

Yalan var, fitne var, provokasyon var, ırkçılık var.

Türk düşmanlığı var, Arap düşmanlığı var, Müslüman düşmanlığı var.

Kışkırtma var, hile var, çirkeflik var.

Çağdaş putperestlik var, puştluğa kadar her türlü fosseptik var.

Ama cımbızla arasan zerre kadar insanlık ve spor yok!

6 Şubat Depremi ve Aksa Tufanı, 2023 yılına damgasını vuran iki başat olay ve musibet oldu bizler ve ümmet için.

İki olay da bir turnusol kâğıdı misali herkesi gerçek rengi ve duruşuyla deşifre etti.

Kimileri bu iki musibetin acıları, zorlukları ve yıkılmışlığı ile sarsıldı.

Kimileri bu iki musibetten nemalanmaya çalıştı.

Kimileri iki musibette mağdura uzanan el ve dertlenen gönül olmaya çabaladı.

Kimileri musibete uğrayanların acıları, cesetleri ve yıkılan beldeleri üzerinden çirkin bir siyaset izledi, akıl almaz bir dezenformasyona gönüllü dişli oldu.

Kimileri iki musibet üzerinden ihmalkârları, işgalcileri ve gaspçıları deşifre edip onlara karşı onurlu ve izzetli bir şekilde mücadeleyi seçti.

Kimileri iki musibet üzerinden hırsızları, katilleri ve zalimleri sadistçe alkışladı.

Kimileri Ebu Ubeyde ruhuyla Ebubekir olmaya azmetti ve bu niyetle yola koyuldu.

Kimileri Netanyahu ve Biden ruhuyla Ebucehil olmaya hazır çağdaş Firavun’u oynadı.

Kimileri yolun sonuna said /şehid olarak vardı.

Kimileri yolun sonunu şaki / zelil olarak tamamladı.

Ya sen! Bir yılın sonunda saidlerin karesinde mi şakilerin karesinde mi yeni yıla giriverdin?