• DOLAR 34.661
  • EURO 36.383
  • ALTIN 2931.036
  • ...

İran’da gözaltında öldüğü veya öldürüldüğü iddia edilen Mahsa Amini üzerinden başlatılan protestoları hepimiz izliyoruz. İranlı yetkili ağızlar, Mahsa Amini’nin darp edilmediğini, şiddete maruz kalmadığını, kalp krizine bağlı öldüğünü söylerken rejim aleyhtarı, feminist, liberal ve Batılı çevreler ısrarla onun gözaltında aldığı darbeler sonucu öldürüldüğünü söylüyor.

Biz burada Mahsa Amini’nin kalp krizi sonucu öldüğü veya öldürüldüğünü savunmuyor veya reddetmiyor. Bir insanın -özellikle bir kadının- şiddete maruz kalması veya darp sonucu öldürülmesi elbette savunulacak bir durum değildir. Neticede her ölüm, bir yitimdir. Ailesi ve sevenleri açısından bir acı, hüzün ve kederdir.

Haklı veya haksız ölümler üzerinden rant devşirmek, toplumsal düzeni tedhiş etmek, hedef saptırmak anlamsızdır ve tasvip edilecek değildir.

Kadına şiddet, kadın cinayetleri, kadına aşağılayıcı bakış elbette çirkindir. Asla savunulacak tarafı yoktur. Ama kadına şiddet, kadın cinayeti denilince sokağa dökülenlerin, kadın savunucusu kesilenlerin, İslam düşmanlığı üzerinden ‘kadının değeri’ diye başlayan cümlelerle çığırtkanlık yapanların kadınla ilgili suç dosyaları oldukça kabarıktır. Eğer kadına bakış ve yaklaşım adına yanlışla taş atanlar varsa ki olmalıdır. O zaman lütfen bu konuda en masum ve günahsız olanlar öne çıksınlar. Biz de onlara inanalım, destek verelim ve her türlü şiddete karşı onlarla omuz omuza duralım.

Bir an için Mahsa Amini’yi iddia edildiği gibi saçları açık olduğu için gözaltına aldığı, orada alındığı darbelerle katledildiği doğru olsun. Burada bir yanlış varsa İranlı polisin yanlışıdır, burada bir cinayet varsa suçlanacak insanlar bellidir.

Böyle bir çıkarımdan hareketle İslam’ın örtüsüne saldırmak, örtüleri fırlatmak, yakmak neyin nesidir?

Behey eblehler, kartlarınızı açık açık ortaya koyun biz de bilelim:

Kavganız İran’la mı, İran polisiyle mi yoksa İran ve rejim üzerinizden savaşınız tesettür ve Allah’la mı?

Kadına şiddet derken niçin aklınıza kendi cephenizde ve ağababalarınızın eliyle şiddete uğrayan, tecavüze uğrayan ve katledilen kadınlar gelmez?

Yoksa kadın diye sadece saçma sapan özgürlük anlayışınıza aldanan, sapkınlık olarak addedilen tercihlerde bulunan, namus diye bir kabulü olmayan, şehevi bakışlarınıza uygun giyinenleri mi anlıyorsunuz?

Namus, iffet endişesi taşıyan; inancı gereği örtünen, eşine eş ve evladına anne olma arzusuyla aile kavramını yüceltenler sizin nazarınızda kadın değil mi?

İran’daki gösterileri ‘kadın hakları ve kadına özgürlük’ adına sahiplenen iç ve dış şer odakları siz Ebu Gureyb’i hatırlar mısınız? Oradaki Nur isimli iffetli kadını bilir misiniz? O iffetli kadın Amerika p..lerinin arzuları altında dünyayı titreten feryatlarla haykırırken neredeydiniz?

Suriye, Yemen ve Afganistan’da sol devrimlerinizin paletleri altında, emperyalist dünya kurgularınızın namluları ucunda can verirken ‘kadın’ diye bir kavram yok muydu dünyanızda?

Çarşafını çıkarmadığı için israilli bir yaratık tarafından katledilen 18 yaşındaki Hedil’in ismini kaç taneniz bilirsiniz?

Mısır’da azgın baltacıların hedefi olan edep yüzlü Esma Biltacı, umur dünyanızda hiç yer etti mi?

Neden o gün hiçbiriniz bugün Mahsa Amini için kestiğiniz saçlarınız için samimiyet adına, özdeşleme arzusuyla çarşafa bürünmediniz?

Mahsa Amini’yi öne sürerek saçlarını kesen kadınlar, kazıtan Sılho 6-7 Ekim’in masum ve genç şehidi Yasin Börü’nün kafası taşla ezildi. Acaba, siz sembolik de olsa kafanıza taş vurmayı hiç düşündünüz mü?

Yoksa siz çarşafları Silopi, İzmir ve başka yerlerde kölelik diye yakıp sözüm ona kadını sembolik olarak zincirden kurtaran tiyatrocular değil misiniz?

Vah vah ne çabuk deşifre oldunuz!

Hışşt kadın özgürlükçüleri size sesleniyorum! Yüreğiniz mangal gibiyse, gözünüz kesiyorsa hiçbir suç işlemediği halde kaçırılan ve on dokuz yıldır Amerika zindanlarında çok zor şartlarda tutulan Afiye Sıddıki için haykırsanıza!!

Niye sus pus oldunuz! Aslında sizler hakkında hep merak ediyorum:

Gerçekten elinizde akan onca mazlum kanına rağmen, şeytanları bile imrendiren şeytanlıklarınıza rağmen nasıl da mazlum rolü oynamayı başarıyorsunuz?