• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Arkadaş duydun mu?

Duydum duyduum!

Neyi duydun?

Oya Ersoy ve aveneleri özgürlük getirecek, gericilere(!) fırsat vermeyecekler.

Bunu nasıl yapacaklar?

Erkekler, hipi mipi gibi giyinip tip tip saç sakal bırakacak. Kızlar, ar damarından eser kalmayacak bir çıplaklık ya da bedenlerini mengene misali sıkan dar jean’lerle dolaşacak; çıngıraktan farksız bir sürü takıyı bulup takıştıracak; sol militanlığın kutsal(!) giysisi yeşil kabandan giyecekler.

Kitabın ‘k’sini bilmeden koltuk altında felsefe adına birkaç anlamsız kitap taşıyacak; birkaç filozofun bir iki sözünü ezberleyip entel dantel ayağına yatacaklar… Şu meyhane senin, bu bar benim diye sarhoş ayyaş gezecekler. Namus ve ahlak düşmanı kesilip ‘Ben kimsenin namusu değilim. Bu beden benim. Velev ki ibneyim’ gibi kalıp sloganlarla kızlarımızı dağlarda ve çarşı pazarda şehvet nazarına sunacaklar. Her türlü kapital imkânın içinde burjuva kalite giyecek; ama kürsülerde, meydanlarda ‘işçi, köylü, fakir ve emekçi’ kelimeleriyle en hızlı devrimci kesilecekler…

Daha anlatayım mı onların özgürlük anlayış ve bakışlarını?

Kalsın, kalsın! Onların özgürlükleri, öz savunmaları ve azadelikleri bizden, kardeşlerimizden ve tüm Müslümanlarından uzak olsun!

Özgürlükleri bir sefillik, rezillik, kinlerinden geberecekleri ve cehennem çukurlarında tepinecekleri bir hayat olarak onların olsun!

Dil, insanın aynasıdır. ‘Arifin fikri neyse zikri de odur’ ve ‘Fıçı içindekini sızdırır.’ atasözleri bu hakikate işaret eder. Bu sebeple ‘dinsiz, ateist, komünist, kapitalist, Atatürkçü, Apocu veya sözüm ona muhafazakâr’ birçok idareci, yazar, sanatçı, aydın veya gazeteci bozuntusu hakkında ‘Şöyle dedi veya böyle dedi. İslam’a ve dine saldırdı, hakaret etti.’ türlü cümleleri sıkça duyacağız ve şahit olacağız. Bu, hayâsız akın yeni değil, eskimeyecek de… Eğer, bir zemin ve zamanda doğru yola koyulmuş, Hak’tan yana saf tutmuş ve İslam’a gönül vermiş insanlar varsa muhakkak onların karşısında batıl davaya hizmet tutmuş bir güruh olacaktır. Onlar, Allah’ın nurunu söndürmek için atmadıkları takla bırakmayacaklar.

İnkâr edecekler, saldıracaklar, savaş açacaklar, yakıp yıkacaklar, katledecekler, tezyif edecekler, hakaretlerden geri kalmayacaklar, iftira silahını çok sağlam ve seri kullanacaklar… Ellerinden gelen hiçbir çirkinlik, kötülük ve rezillikten geri durmayacaklar. Önemli olan, bu tip esfel varlıkların ne yaptığı, neler söylediği ve nasıl saldırdığı değildir. Bu gürültünün içinde kaybolup gitmek, onların reklamını yapacak şekilde bu alçakça tavır ve saldırıları yaymak doğru değildir. Doğru olan, bizlerin doğru istikametten taviz verip vermediğimizdir. Bir Müslüman olarak üzerimize düşeni yapıp yapmadığımızdır. İnsanlara doğruluk, adalet, iyilik, cesaret, yardımlaşma gibi nice faziletli duruşta rol model olup olmadığımızdır. Eğer bizim abdestimizden şüphemiz yoksa insi ve cini şeytanların vesveselerine ve telkinlerine çok aldırmamak lazımdır. Ayetin diliyle ‘Cahiller, onlara sataştığı zaman selam deyip geçerler.’

Birileri önlerine kemik atanlara köpeklik yapıp ‘Allah’ımıza, Kur’an’ımıza, Peygamberimize, değerlerimize, tesettüre ve daha nice İslami öğretiye’ karşı havlıyorsa iki noktayı es geçmemek lazımdır: Sahiplerinin itleri kuduzlaşıp etrafa salya akıtmayı alışkanlık yapmışsa onların itlaftan başka çaresi yoktur. Her havlayan ite taş atmakla zaman, zihin ve emek israfı da yapmamak lazım. Kuklalarla uğraşmayı bırakıp kuklacıyı tanımak, deşifre etmek ve işlevsiz hale getirmek lazımdır.

Ak’ın kara, haklının haksız, edebin edepsizlik, baskının özgürlük, doğrunun yalancı, mazlumun zalim olarak yutturulmaya çalışıldığı bir zeminde önümüze gelen her resmin küçük ve büyük parçalarını, arka planını iyi görmek ve anlamak lazımdır. Yoksa her seferinde keçisi çalınan imamın hep keçi çalan bir hırsız olarak kabul ettirildiğini izleyip duracağız!

Son zamanlarda sıramı savdım tarzında bir Kemalist cepheden bir Apoist/Marksist cepheden hakaret, salvo ve saldırılara şahit oluyoruz. İki meşum ideolojinin bu coğrafya insanına yaşattığı nice acılar, yaptıkları baskılar, ettikleri zulümler, iğfal ettikleri masum zihinler, ahlaksızlık çukurlarına gömdükleri nice bedenler ve katlettikleri nice mazlum kanı orta yerde duruyor. ‘Katil, katliamcı, soykırımcı, iffet düşmanı ve şehvet azgını’ bu sapkın güruh bir de utanmadan, arlanmadan bize ‘özgürlük, ilericilik, doğruluk ve hakkaniyet’ dersi veriyor.

Hadi, oradan eblehler siz önce her tarafınızdan paçalarınıza kadar akan suçlarınızı, günahlarınızı, isyanlarınızı, aldanma ve aldatmalarınızı temizleyin!

Eğer hala yüzünüz tutuyorsa, rahata ermiş bir vicdanınız(!) varsa o zaman gelin!

Yalana başvurmadan, iftiraya vardırmadan, isyana kalkışmadan, hakaret etmeden, çirkefleşmeden adam akıllı gelin!