ÜÇ AYLARLA YENİDEN DİRİLMEK
Dünya hayatı, maddi zemin ve bedeni zevkler çoğunlukla bizi kendine çeker. Böyle anlarda mana âlemi, manevi zemin ve ruhi ihtiyaçlar unutulur. Bazen de hiç akla gelmez. İnsan, imtihan âleminde madde ve mana, beden ve ruh kanatlarıyla uçabilir. Ama nefsi arzular ve zevkler çoğunlukla tek kanatla uçmamızı ister.
Tek kanatla uçulmaz ki…
Sonucu; düşmek, sakatlanmak ve belki de türlü türlü zorluklarla yüz yüze gelmektir.
Her birimiz dert, keder, borç, hastalık, haksızlık, yalnızlaşma, bunalım ve ötekileşme/ötekileştirme gibi yaşadığımız problemleri göz önüne getirelim. Bunları atlatamamanın veya gönül kabulüyle aşamamanın en önemli sebebi tek kanatla uçma inadıdır. Oysa birçok gün, gece ve ay birer sevap bonusu olarak bizi kendine çağırıyor. İkinci kanatla, mana ve ibadet kanadıyla takviye olmamızı istiyor. İşte, bu manevi bonuslardan, mana kanatlarından biri, belki de en güçlüsü ve uzun soluklusu olan üç aylar kapımızı çalıyor ve yarından itibaren gönül evimize girmek istiyor.
Duygu, düşünce ve amel iklimimiz yıl boyunca güz rüzgârının sertliği ve kış zemherisini yaşıyor. Dokuz ay boyunca duygu ve düşüncelerimiz donuklaşıyor. Gaflet, nemelazımcılık, ibadet isteksizliği, haksızlık yıl boyunca merhamet, şefkat ve i’sarın üzerine abanarak onun gücünü kırar. Zikir, ilim, tilavet ve takvaya müştak kalpler yeniden dirilmek ister.
İşte üç aylar, bilen, bekleyen, karşılayan ve özümseyene diriliş, yeşerme ve meyveye durma vakti olur. Recep, Şaban ve Ramazan üç ay boyunca ibadet, güzel ahlak, dayanışma ve teslimiyete yol olur, imkân sunar. Hayırlı ameller, ihlaslı davranışlar, sevaplı işler bu aylarla kulluğa ışık olur. Recep mahsulün ekim, Şaban bakım, Ramazan ise devşirme ayı olur. Recep ayı yeni bir fırsat olur ve bizleri Şaban ve ayların sultanı Ramazan’a hazırlar.
Kalpler katılaşmış, yürekler daralmış ve vicdani karanlığımız geceleri karartmıştır… Unutmuşuzdur, karanlığımızı nurlandıran cevherleri… Gecelerimiz, teheccüde kalkmaktan uzaktır… Bu üç aylarda katlanmış bonuslu geceler, mübarek geceler Regaib, Miraç, Berat ve Kadir olarak bizi karşılar. Karanlıkları yarıp nurlu secdelerle bizi Allah’a götüren bu geceler kâmil insan yolunda bir umut olur. Bu mübarek geceler, bir kandil gibi çıra tutar, zorlu yolumuza ve zahmetli imtihanımıza… İşte böylesi mübarek geceler, imdat olur tutar elimizden ve bizi aşkla İlahi dergâha, secdeye, teheccüde ve gönlün itminanı zikre götürür.
O halde bu mübarek üç aylarında oruç zevkiyle ibadet sevdalısı müminler olalım!
Böylece Recep ayının nuru çisil çisil gönlümüze dökülsün.
Şaban ayının bereket ve rahmeti şırıl şırıl evimize aksın.
Ramazan ayının ihsan, ikram, lütuf ve sevapları sokak, mahalle, köy, şehir ve toplumumuza sağanak sağanak yağsın.
O halde şirke karşı oruçla bezensin, gönlümüz!
Zulme karşı oruçla kuvvetlensin, imanımız!
Adaletsizliğe karşı oruçla birleşsin, yüreklerimiz!
Ayrışma ve ayrıştırmalara karşı oruçla sağlamlaşsın, saflarımız!
Irkçılık, mezhepçilik ve tarafgirliğe karşı oruçla boyansın, kardeşliğimiz!
Ve oruçla meyveye dursun tüm dünya müminleri, mazlumları, mağdurları ve muhtaçları!
Ve oruçla bereketlensin, ziyadeleşsin sadaka, infak, yardım ve zekâtlarımız!