Kurban da bayram da bizim
Sokakların bugünlerde bambaşka bir canlılığı var. Tatlı ve istekli bir koşuşturma içinde insanlar... Sevinçli bir edayla bayram günlerine, bir hoş amedi var. Böylesi sevinç anları, batılın tazyiki ve zulmün şiddetiyle hüzün, acı, gözyaşı, keder tablosuna dönüşmüş ve ' Ümmetin selamet ve kardeşlik coşkusunun yaşandığı bayramlara ulaşma' temennisiyle ertelenmektedir... Buna rağmen Allah aşkının hoşluğuyla imtihan çilesinin zorluğuna rıza elini uzatmış mümin kişi, böylesi günlerde Allah'a yakınlaşmayı fırsat bilir. Cefa içinde mutluluk hazzıyla 'mübarek olsun'larla bayramı neşeyle yaşar.
Bu bayram Kurban'sa sevinci daha da katmerleşir. Allah için keseceği kurbanı olmayabilir; ama kendisi "Müminler canlarını ve mallarını cennet karşılığında Allah'a satmışlardır." Ayetine icabeten kurban adayıdır.
Kurban, ' kurb' sözcüğünden türemiş olup 'yakınlık' anlamı taşır. Kul ile Allah(c.c) arasında bir yakınlık vesilesi, bir muhabbet senedi, alış-veriş mukavelesi...
Kurban, ameli nice ibadet gibi kulluğun zahiri göstergesidir. Çünkü ibadetin özünde Allah'a ulaşan hareket, şekil ve eylem değil; ibadetin üzerinde şekillendiği niyetin ihlâsıdır. Kullara boyunduruktan sıyrılıp nimetin hakiki sahibi Allah'a şükür edası, secde hazzıyla boyun eğmektir, İlahi dergâha ulaşan. Yani ne kesilen hayvan ne onun yünü ne de eti Allah'a ulaşmaz.
(Habil- Kabil kıssası ibret nazarıyla okunursa görülür ki) Allah'a ulaşan kalplerin özündeki doğruluk, samimiyet ve takvadır. İş halisane Allah için yapılırsa kabule men ne olabilir ki! Hem Kurban ve Hac ibadetinin tüm canlılığıyla bizi kucakladığı bu demde Allah'a kurban(yakın) olmama adına gevşek ve bahane peşinde olanların değer adına ne kadar güzellikleri nefsi endişeler içinde kurban ettiğini üzüntüyle izliyoruz.
Müşrikler ibadet, dua ve kurbanlarını putlar ve tağutlara sunarlar. Buna mukabil müminin her şeyi Allah adıyla, lillah için ve Hak rızasıyla değer kazanır. Allah için olmayan ne değer taşır ki!...
Kurbanı keserken aslında bizi Allah yolundan alıkoyan hayvani istekleri kestiğimizi bilmek, kurban kesim alanlarına bu bilinçle gitmek, kurban etini bu şuurla dağıtmak beyhude kurban edilen kıymetlerimizi yeniden kazanma yolunda bir artıdır, bilelim.
Kevser Sûresi'nde namazla beraber kurbanın zikredilmesi de "Kurban yaşatmaktır, paylaşmaktır." Düşüncesiyle seferber olan hayır gönüllülerine bir ilhamdır. "De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir." ( En'am/162) ayeti gözümüzü ve gönlümüzü her amelin Allah için olması, her işte Allah rızasının birinci olması parlaklığıyla aydınlatır. Tevhidi düşünceyle müminler Hacer misali say etmeli, İsmailî bir bilinçle hareket etmelidir.
Kurban fedakârlıktır. Toplumsal çöküntüyü durduran, zihinleri hurafelerden arındıran, fahiş davranışları kontrol eden, zalimin zulmünü engelleyen, batılın enkazını temizleyen çaba, cehd, cesaret ve adalettir.
Kurban, İslami mücadeleye Hz. Hüseyin gibi 'dinin ayakta kalması için' koşmanın adıdır.
...
Mescid-i Aksa bugün esir, Filistin matemde... Sahabe diyarı Suriye, şehidler yurdu Mısır, mazlumiyet iklimi Yemen ve memleketimin Yusufileri hüzün yüklü... Yanık yürekler, buğulu gözler ve hasretli gönülleriyle Rabbe tazarru ile niyaz secdesine kapanmakta... Cihadın her cephesi, hicretin her karesi, zindanın her hücresi müminvari bir edayla İbrahim'ini beklemekte...
"Böyle bir an ve zeminde Bayram'dır diye nasıl sevineyim." Demeyelim. İmtihanın her sahnesini İlahi bir cilve sayıp Rabbimizin rızasıyla müjdelendiğimiz ve ümmetin kurtuluşa ulaşacağı gün ümidiyle sevinelim, sevindirelim. Tebessüm edelim, kucaklayalım her yakın ve uzak dostu, ziyaret edelim komşu, kardeş ve tanışları... Unutmayalım bu bayram bizim!