Hala sigara içecek miyiz?
Geçen hafta doğalgaz dâhil olmak üzere birçok ihtiyaç ve ürüne zam yapıldı. Bu zamlar içinde en çok sigaraya yapılan zam konuşuldu. 3 TL’lik bu zam %20’lik bir orana tekabül etmektedir. Sigara, temel bir ihtiyaç olmadığı halde bağımlılık, alışkanlık, stres giderme ve özenti gibi birçok nedenden dolayı tüketimi temel ihtiyaçları aşmıştır.
Türkiye’deki nüfusun %26’sı sigara kullanmaktadır. Ülkemiz kişi başı yıllık 88 paket sigara tüketimiyle Avrupa’da 13. sırada yer almaktadır. Yıllık sigara tüketim miktarı ise 100 milyar adedi aşmaktadır. Bu her yıl bir kişinin 1350 (eski rakamla 1 milyar 350 milyon) TL’sini yakıp tüketmesi demektir. Bu rakamı 82 milyon nüfusla çarptığımızda bizi astronomik rakamlara götürmektedir.
2003 yılında ‘dumansız hava sahası’ kararı sigara tüketimini azaltsa da son zamanlarda bu karar etkisiz kalmıştır. Sigara, insanlara cazip gelse de, sigara kullananların çoğu sigarayı meşrulaştıracak bahanelere sığınsa da sigaranın sağlık yönündeki zararları herkesçe bilinmekte ve görülmektedir. Sigara maddi ve bedeni zararların yanı sıra doğaya da ciddi zararlar vermektedir. Türkiye’de her yıl 50 bin ton izmarit doğaya karışıyor ve bir izmarit ancak 5 yılda çözülebiliyor. Dini anlamda da hiçbir kimse sigara içilmesi konusuna sıcak bakmamaktadır. Sigarayı ‘sağlığa, maddiyata ve çevreye’ verdiği zararlardan dolayı haram kabul edenler olduğu gibi en yumuşak fetva verenler dahi sigaranın mekruh olduğunu söylemekteler.
Sigara içme, bir alışkanlık ve bağımlılık olarak günümüzün en önemli bireysel ve toplumsal sorunlarından biridir. Sigara, kişiler arası ilişkiyi, eşler arası münasebeti, davranışlarda tutarlılık açısından iradeyi, sağlık yönüyle bedeni ve maddi açıdan ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. İnsanlar, sigarayla ilgili bu problemleri bilmelerine rağmen bu alışkanlıktan vazgeçmemekte ve sigarayı bırakmayı düşünmemekte ya da bırakamamaktadırlar.
Müslüman bir bireyin sigaraya bakışı, diğer insanlar gibi olmamalıdır. Maalesef sigara konusunda Müslüman gençler, büyük bir zaaf sergilemekte ve bu noktadaki telkinlere kulak tıkamaktalar. Sadece sigaraya yıllık verilen toplam para, ülkemizde fakirliği ve yoksulluğu bitirecek bir orandadır. İşin bu israf yönü bile bir Müslümanı ürpertecek boyuttayken diğer zararlı yönleri dâhil edilirse Müslüman bir birey sigarayı eline bile almaya cesaret etmemelidir.
Toplumu bağımlı hale getirip uyuşturan bu maddelerin mali boyutu için her Müslüman şunu bilmelidir, bu para ümmetindir. Bu para geri kalmış, zulme uğramış ve aç biilaç kalmış ümmetin evlatlarınındır.
Müslüman birey, sigara ve benzeri alışkanlık ve bağımlılıklara sadece sağlık ve maddi yönüyle bakmamalıdır. Buna, bir davet, emr-i bil maruf nehy-i ‘anil münker ve yönlendirme meselesi olarak bakmalıdır. Bu bakış, Müslüman olarak cenneti arzulayan ve bu uğurda yeryüzündeki kötülüklere ve malayani şeylere mücadele eden bir davetçinin dünyaya bakışıdır.
Müslümanın şiarı, kötülük ve ifsat unsurlarıyla mücadeledir. Müslüman birey, toplumu ıslah etme ve topluma İslami bir ahlak kazandırma gibi bir sorumluluk üstlenmiştir. Bu sorumluluğu hisseden Müslüman bilmelidir ki, birçok hastalığın doğrudan veya dolaylı sebebi olan sigara kötülük değilse kötülük başka nedir? İnsanları kendine esir eden ve bağımlı hale getiren bu zaaf terk edilemiyorsa ileride başka ciddi zaaflar nasıl terk edilebilir?
Bir Müslümanın amacı, toplumun ihyası, maddi manevi yönden kalkınması ve mücadele dinamiği içinde bir diriliş sergilemesidir. Bu amacı taşıyan bir Müslümanın bu ve benzeri zaafları ‘âmâsız, lakinsiz’ terk etmesi lazımdır.