• DOLAR 34.666
  • EURO 36.36
  • ALTIN 2930.981
  • ...

Gün geçmiyor ki, şeytan ve cephesi İslam’ı yaşam sahasından çıkarmak için yeni bir uğraş ve çaba içine girmesin! Trump’ıyla, Netanyahu’suyla, Kapitalist para baronlarıyla, liberal hilekârlarla, düşünce kuruluşlarıyla modacı stilistlerle ve adına sanatçı(!) denilen bilumum şarkıcı, artistle ‘İslam’sız bir Müslümanlık’ oluşturmak istiyorlar. 

Allah’ı razı edecek ‘amel, takva, ihlas ve iffet’ gibi kişilik açısından sağlam düsturlar yerine nefsi, bireyleri ve karşı cinsi hoşnut edecek ‘haz, hız, tarz ve karizma’ gibi arzuları yerleştirmek istiyorlar. Müslümanın meşru olan her alanı ve uğraşı İslam ile meşgul etmesi gerekirken onlar daha faal davranıp hayatın meşru ve meşru olmayan her alanını nefsi arzular ve şeytani telkinler ile işgal etmek istiyorlar.

Beldeleri işgal, yurtları talan ve bedenleri katletmekle yetinmeyen küfrün bu gönüllü proje yürütücüleri zihin, kalp, fikir ve duyguları da geçici heves ve hayvani emeller ile süflileştirmek istiyorlar.

Allah’ın emri olan tesettür, haram bakışlardan korunma ve iffetli bir kişi olarak bilinmenin gereğidir. Bu şeytani cephede yer alanlar daha önce ‘Tekbir Giyim’ eliyle bugün de ‘Setr-i Nur’ adlı firma eliyle tesettürü defileler adı altında haram bakışları daha çok celbeden bir cazibeye dönüştürmek için fıldır fıldır dönüyor. Her şehirde Allah’ı razı eden bir örtünme şeklinden ziyade, kapitalist çarklarını döndüren ve yabancı bakışları celbeden bir örtü tarzı olarak giyim merkezleri açıyorlar.

İslam veya fıtrat; cinsel yakınlaşma ve meyili iki karşı cins arasında ancak nikâhla meşru görür. Bunlar ise ‘Toplumsal cinsiyet yakınlaşması’ gibi iğrenç proje ve çalışmalarla bunu iki aynı cins arasında da yaymak ve kanıksatmak istiyorlar. Son birkaç ayda Bursa, İstanbul, Van gibi bazı illerde bu kapsamda kabul gören projeler, düzenlenen konferanslar, verilen seminerler ve hazırlanan kitapçıklar vardır.

Şeytan ve cephesinin cüreti ‘Onların İslam’sız bir Müslümanlık’ oluşturma arzusu ve ‘Müslümanların İslam’dan kopuk bir yaşam’ içinde olmalarından kaynaklanıyor.

Adamın biri oruç tutmazmış; ama sahur ve iftarı hiç kaçırmazmış. Bir gün hanımı “Bey, hem oruç tutmuyorsun hem de sahura kalkıyorsun. Bu nasıl olur?” diye sorar. Günahın rahatlığını yaşayan bu adam, astar isteyen bir yüzle halimize tefsir şu acı cevabı vermiş:

“Hanım, Ne diyorsun! Sahur ve iftarın bereketinden mahrum olup kâfir mi olalım!”

Oruç tutmayan adamı dövenlerin de oruçsuz hallerini “Tutmik ama tutturiik!” izah etmeleri gibi İslam’sız Müslümanlığa fıkra tadında bir izah bu olsa gerek.

Toplum, camia, cemaat, dernek ve birey olarak Müslümanlığımıza toz kondurmayız, laf getirtmeyiz; ama İslam’ın hidayet ve hikmet işaretleri ‘teslimiyet, amel, ihlas, direniş, cihad…’ına sıra gelince çeşitli yorum ve kıvırmalarla yan çizeriz.

Müslüman’ız ama söz şeriat bahsine gelince yüz rengimiz kaçar ve ‘Bu çağda da şeriat mı olur?’ deyip küfrümüze şahitlik ederiz. Müslüman’ız ama söz rol model Hazret-i Muhammed aleyhîsselamın sünnetine ittibaya gelince ‘mealci, tekfirci, sofiyane, ırkçı ve menfaatçi…’ bir yaklaşımla hiçbiri İslam’ın olmayan yeni bir Muhammed profili çizeriz.

Müslüman’ız ama ‘cemaatimiz ve abilerimiz’ dışında herkes İslam’ı yanlış okumaktadır(!), bir tek biz doğruyuz(!). Müslüman’ız ama namazımız ya yarım yamalaktır ya da kılınmamakta veya da gafletle kılındığı için bizi hiçbir kötülük ve günahtan alıkoymamaktadır.

Müslüman’ız ama yakınımızdaki fakire, yetime, mazluma, cihad edenlere kör, sağır kesiliriz. Etlimize sütlümüze halel getirmeyen hatta arada makam ve mevkiimiz için prim yaptıran uzak coğrafyalara hami, ensar ve mücahit kesiliriz. Faize ‘alışveriş’, kumara ‘iş bilirlik’, zinaya ‘zamparalık’, içkiye ‘adam olma’ yakıştırmalarıyla haramı meşrulaştırırız.

Müslüman’ız ama dilimizi İslam adına, iyi niyet hesabına ‘gıybet, iftira ve yalan’dan gönlümüzü ‘kin, öfke ve hased’ten, elimizi ‘zulüm, haksızlık ve aldatma’dan uzak tutmayız.

Müslüman’ız ama övüncü ‘ırk, aşiret ve mevkii’de; kardeşliği ‘asabiyet, mezhepçilik ve menfaat’te; yardımlaşmayı(!) ‘kaz gelen yerden tavuk esirgenmez, o bana iyilik yaptı altta kalmamalıyım’ mantığında ararız.

Müslüman’ız ama şeytani cephenin algısıyla, yarım yamalak örtülü veya açık saçık eşimiz, kızımız için ‘bana ve onlara yakışıyor.’ Yüzsüzlüğü içinde İslam’ımızı pazarlarız.

Müslüman’ız ama şairin dediği gibi “Kalpler masiyetlerle çarpmaya başladığı zaman ve herkesin inine giren tilki olduğu zaman…” şark kurnazlığıyla Allah’ın rahmetini bayrak yaparak ucubeleştirdiğimiz İslam’ımızla cenneti parsel parsel satışa çıkarırız.