Seçimimiz Kimi Sevindiriyor
Hayat, doğumla ölüm arasında bir çizgidir. Doğumla çizilen bu hayat (kader) çizgisi kimi için doğru, kimi için eğri ve kimi için de zikzaklı bir seyir izler. Kur’an dili, bu çizginin çizilmesine ‘kimin güzel amel işlediğinin belirlenmesi’ni sebep olarak zikreder. Bir çizgi üzerinde ilerleyen bu hayat serüveninde neyi ve kimi niçin sevdiğimiz, beğendiğimiz, kabul ettiğimiz önemli olduğu gibi ne ve kimden niçin nefret ettiğimiz ve kaçındığımız da önemlidir.
Kabullerimiz, sözlerimiz ve davranışlarımız sevdiklerimizi veya nefret ettiklerimizi doğrudan veya dolaylı etkilemektedir. Dün itibari ile ülke genelinde bir seçim yapıldı. Seçim öncesi ve sonrası herkes bir şeyler söyledi, bir şeylerin kendisinin istediği şekilde sonuçlanması veya değişmesi için çalıştı, çabaladı. İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır, gerçeği bir kez daha görüldü.
Bu seçimle ilgili kritikler, analizler yapılırken herkes kendi penceresinden ve bakış açısıyla bir şeyler söyleyecek, yazıp çizecektir. Baktığı noktadan kendini galip veya mağlup ilan edecektir. Bizde siyaset ‘insanı doğrularla onure etme ve adaletle yönetme’ özünden uzaklaşıp ‘menfaatlerine göre faydacı bir anlayış geliştirme’ eksenli politikaya evrildiği için kimse kolay kolay kendini kaybetmiş ve yenilmiş olarak ilan etmez.
Bir önceki seçime göre oylarını artıran kazanımı olmasa da galiptir.
Hiçbir seçimi alamasa da dengeleri değiştirdiğini düşünür ve artık o galiptir.
Vekil sayısı düşer, belediyeleri kaybeder; ama rakipler hile(!) yaptığı için o galiptir.
Rakipleri puan olarak gerilemişse o yine galiptir.
Seçimde somut bir artışı olmamıştır; fakat o seçim öncesi teveccühlerle zaten galiptir.
Sandıktan onu ve partisini hoşnut edecek veriler çıkmamıştır; lakin halk onu anlayacak yetkinliğe ulaşmadığı için o kendi yüce(!) fikirleriyle her zaman galiptir.
Politik arena da yenilgiler galibiyet, gaflar hikmet, hatalar erdem, zaaflar yetenek sayılır. Bu sebeple neden sonuç ya da eylem yanılgı ilişkisine bağlı tecrübe de bir türlü kazanılmaz; oysa tecrübe her hatadan sonra gelen telafidir, her yanlıştan sonra doğruya evrilmedir, ısırılan bir delikten ikinci kez ısırılmamaktır, kusur ve zaaflardan dolayı iliklerine karşı pişmanlıktır; kırılan, aldatılan gönüllerden ve yanıltılan zihinlerden helallik istemedir.
Tecrübe, nefsine, eşine, işine, emeğine, yakınlarına ve yarınlarına dönük zalimliği farkedip merhametli, vicdanlı ve adil olabilme endişesidir.
Tecrübe, insanlık tarihi boyunca insanların birbirinin kuyusunu kazmak, bir diğerinin ayağını kaydırmak, saf zihinleri çelmek ve iktidarını güçlendirmek için sergilenen iki yüzlü tutumlardan ders alabilmektir.
Türkiye, Mısır, İran, Pakistan ve diğer Müslüman ülkelerde yapılan seçimler kimi ne kadar ve niçin ilgilendiriyor?
Seçim sonuçları kimi sevindiriyor, kimi kahrediyor?
Dünkü seçim sonuçlarına ABD, AB, İsrail, Rusya, Sisi gibi şeytan yarenleri mi sevindi; yoksa Filistin, Suriye ve diğer yerlerdeki mazlumlar mı sevindi?
Bu soruların cevabı verdiğimiz ve vereceğimiz kararlar için belirleyici olduğu gibi tercihlerimizde düşmanlara karşı tecrübe kalitemizi gösterir.
Doğru, isabetli bir adım, karar ve tercih için Malcolm X’in şu sözü için bir düstur niteliğindedir: “İster mermi kullansın, ister oy pusulası; insan iyi nişan almalı. Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı.”
Yusuf ARİFOĞLU