• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Türkiye eğitim gündeminin son dönemde en çok konuşulan konularından biri de özel okullardır.

Bir buçuk milyonun üzerinde öğrencinin öğrenim gördüğü özel okullar, eğitim sistemimizde ciddi bir yer tutmaya başladı. Bu da Türkiye’de eğitim gören ilkokul, ortaokul ve lise öğrenci sayısının yüzde sekiz kadarına denk gelmektedir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)’nün genel ortalamasının altında olsa bile ciddi bir oran.

Özel okulların eğitimdeki payı arttıkça bu okulların sorunları de artmakta ve bu sorunlar daha çok konuşulmaya başlanmaktadır. Yüksek fiyatlar başta olmak üzere yaşanan sorunlar, eğitim sistemi üzerinde geniş bir tartışma konusu haline gelmektedir.

Bu sorunların en başında kayıtlarda ödenen astronomik ücret meselesi gelmektedir. Bakanlık zam oranlarını TEFE–TÜFE oranına sabitlese de sorun daha ilk kayıt yapılırken başlamaktadır. Sorunun çözümü noktasında fiyatlar belirlenirken bakanlık üst limit uygularsa veya taban uygulamasına giderse sorunu bir nebze de olsa hafifleterek eğitimin ticarileşmesinin önüne geçmiş olur.

Özel okullarda en çok dile getirilen problemlerden biri de fahiş kitap ve kırtasiye ücretleridir. Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKİN kitap fiyatlarına yüzde üç yüzün üzerinde zam yapan dört yüz kadar özel okula soruşturma açıldığını söylese de maalesef veliler bu konuda hala mustarip.

Bakanlığın eğitim ücreti zamlarına sınırlama getirmesinden sonra özel okullar işi alicengiz oyununa çevirerek yemeklerde ciddi zamlar yapmaya başladı. Özellikle velilerden son dönemlerde en çok duyduğumuz şikayetlerden biri de lüks restoran fiyatlarıyla yarışan yemek ücretleridir.

Bunların dışında servis, kıyafet ve yıl içinde etkinlikler için yapılan ek ödemeler de yine velilerin sırtına ciddi bir yük bindirmektedir.

Özel okullarda yaşanan en büyük sorunlardan biri de yaşanan fiyat kalite dengesizliğidir. Ödenen yüksek rakamlara rağmen her zaman kaliteli eğitimin sunulamaması sorunu. Buna mukabil notların şişirilmesiyle niteliksel olarak değil de niceliksel olarak sonucun iyi görünmesi eğitim kalitesinden ziyade işi müşteri pardon veli memnuniyetine götürüyor. Şişirilen notlar nedeniyle öğrencilerin derse motive olamamasına sebep olduğu gibi merkezi yerleştirmelerde öğrenciler arasında haksızlıklara da sebep olmaktadır. 

Özel okullarda ticarileşmenin ön plana çıkması eğitim faaliyetlerinin reklam odaklı olmasına, bu durumda kitlesel başarı yerine bireysel başarıya yönelmelerine sebep oluyor. Bu şekilde bireysel başarıya yönelme uzun vadede eğitim sisteminin genel yapısına da olumsuz etkilerde bulunabilir.

OECD ülkelerinde özel okula gitme oranları ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Oranlardaki bu değişkenlik ülkedeki özel okulların yaygınlığına, ekonomik duruma, kamu okullarına olan güvene ve eğitim sisteminin yapısına göre değişir.

Millî Eğitim Bakanlığı bu oranı yükseltmek yerine var olan durum üzerinden problemleri çözerek rasyonel bir bakış açısı geliştirmelidir. Özel okulların varlığının artması kısa vadede bakanlığın ekonomik yükünü azaltsa da eğitimdeki ticarileşme uzun vadede eğitimin genel yapısına zarar verir. Başta eğitimde fırsat eşitliği olmak üzere birçok konuda eğitime olan güveni zedeler.

Bakanlık özel okullarla ilgili politikalarını oluştururken kamu okullarına ve eğitim sistemine olan güveni arttırıcı tedbirler almalıdır.