• DOLAR 34.59
  • EURO 36.27
  • ALTIN 2969.323
  • ...
SON DAKİKA

Anayasanın 70 inci maddesi her vatandaşın kamu hizmetine girme hakkını güvenceye alırken, hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilmeyeceğine vurgu yapılarak, kamu hizmetine alınmada aranacak şartların belirlenmesi hususunda kanun koyucuya ve yürütme erkine belirsiz bir oranda takdir yetkisi tanımıştır.

Böylelikle kurumların personel rejiminde kamu görevlisi alım yöntemi olarak mülakat uygulaması yönetmelik ve yönergeler aracılığı ile uygulanır hale gelmiştir.

Öğretmenlik mesleği genel yeterlikleri çerçevesinde mesleğin gereklerini etkili ve verimli bir biçimde yerine getirebilmek için sahip olunması gereken bilgi, beceri, tutum, davranışlar ve temel yeterlikleri ölçmek için öğretmen adaylarına da mülakat sistemi getirilmiştir.

Toplumsal hafızadaki olumsuz çağrışımlarına ve pratikteki meşruiyet tartışmalarına rağmen mülakat uygulamasının bir seçme yöntemi olarak öğretmen adaylarının önüne çıkarılması mülakatın yazı sınav yanındaki artan ağırlığı ağır eleştirilerin hedefi olmaya devam etmektedir.

Mülakatın algılanış biçimi kişileri ya ayırmak için ya kayırmak için kullanılan bir yöntem olduğu kabulü üzerine oturmaktadır.

Hal böyleyken öğretmen adayları ÖSYM sınavını kazanıp belirli bir öğrenme süresini tamamladıktan sonra KPSS sınavı gibi zorlu bir badireyi aşarak mülakata girmiş olacaklar.

Mülakatın sembolik anlamlandırma biçimi bir yana kurucu form olarak yerleştiği konum hayli sorunlar içeriyor.

Mülakatların gerçekleştirildiği ortamlar görece iyileştirilmiş olmasına rağmen, objektif kriterler taşımaktan yoksun, mülakatı gerçekleştirenlerin donanım ve yetkinlik sorunu, adayın mülakat anına ilişkin performansını ölçmeye dönük sınırlayıcı durum mülakatın öğretmen seçme ve atamadaki etkisini tartışmaya açmakta ve soruna dönüştürmektedir.

Adayların yeterlik düzeyleri, bilişsel zenginlikleri ve sosyal etkileşim becerileri alanında uzman kişilerin değerlendirebileceği bir süreç ve birikim işi iken, öğretmen adaylarının bu başlıklardaki kapasitelerini ölçen kişiler bürokratik kademedeki yöneticiler olmaktadır…

Ezcümle hakim eğilimin torpil ile eşleştirdiği mülakat uygulaması ile fiili işleyiş yönüyle doğru bir iş yapılacağı hususunda kimse ikna olmaz.

İkna edilemeyen sosyoloji tepkisel uçlara çekilir, bireysel ve kurumsal güven onarımı zor düzeyde zedelenir…