• DOLAR 35.337
  • EURO 36.358
  • ALTIN 3015.75
  • ...

7 Ekim Aksa Tufanı Harekâtından bu yana yaklaşık 15 ay geçti. Siyonist işgal rejiminin dünyanın kör ilgisizliğinden aldığı cesaretle Gazze Şeridi’nde işlediği soykırım, tarifsiz katliam ve vahşetler maalesef artarak devam ediyor.

Geçen hafta “Affet Bizi Gazze!” başlıklı yazımda Gazze’nin unutulduğu ve yalnızlığa mahkûm edildiği ve artık gösteriler bile yapılmadığı şeklinde serzenişte bulunmuştum. Bu serzenişim makes bulmuş olacak ki, hafta sonu ülkemizin birçok noktasında Gazze ile ilgili yürüyüş, basın açıklaması ve farklı programlar tertiplendi. Yılın ilk günü sabahı de tıpkı geçen yıl gibi İstanbul’da STK’lar öncülüğünde büyük bir yürüyüş ve basın açıklaması yapılacak. Dünya halkları da Gazze etkinlikleri düzenledi fakat ne var ki, Gazze konusu artık basın-yayında gündem yapılmıyor veya öteleniyor.

Son bir haftada Gazze’de katliamlar ve açlıktan kırılan sivillerin yanı sıra soğuktan donarak vefat eden bebek haberleri ile yıkıldık. Aldığımız tek olumlu haber ise Yetimler Vakfı’nın doktorlardan oluşan sağlık ekibinin Gazze’ye ulaşması ve ameliyatlara başlaması oldu.

israil terör örgütü (İTÖ), 7 Ekim’den beri her gün daha fazla sivil katliamı ve işgali genişleterek emperyalist-siyonist ideolojisinin projesini uyguluyor. Nedense kimse İTÖ’ye ve planlarına karşı koymuyor ve iş oluruna terk edildi. Anlamadığım nokta şu: 14-15 aydır coğrafyamızda gelişen her olay nedense İTÖ’ye yarıyor ve onun yolunu daha fazla açıyor. Gazze’de katliam ve soykırım içler acısı bir hal almasına rağmen başka gündemler ile Gazze bize unutturuluyor. Suriye’deki gelişmeler ön sıraya çıkarken birdenbire yine bir “çözüm süreci” masalı depreşmeye başladı. Kuklacılara bakmadan kuklalar ile sorunu çözmeye çalışanlar, oynanan küresel oyunları ve makro planları görmeden ekranlarda sürekli bu konuyu işlemeye ve olmamış olayları ve gelişmeleri olmuş gibi gündem edip yorumlara boğmaya başladılar. Allah akıl fikir versin ne diyelim?

Gazze Şeridi, Batı Şeria, Lübnan, Suriye derken İTÖ ve ipini elinde tutan ABD ve İngiltere Yemen’i hedef almaya başladılar. Yemen’in kahraman ve fedakâr halkı ve yöneticilerini hedef alıp bertaraf etmek istiyorlar. Böylece İTÖ’ye tehdit oluşturabilecek kimse bırakmama amaçlarına ulaşacaklarına inanıyorlar.

Tablonun bu kadar karamsar olduğu bir dönemde; Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), “Ya Rabbi! Receb ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazan’a eriştir” diye dua ederek karşıladığı mübarek üç aylara, 1 Ocak Çarşamba günü (yarın) kavuşacağız. Perşembe akşam da Reğâib Kandilini idrak edeceğiz. Kutlu maneviyat iklimine kavuştuk lakin yaşanan acılardan dolayı bunun farkına varamıyoruz ve maalesef o heyecan ve mutluluğu yaşamamıza izin vermiyorlar. Gazze soykırımı başladığından bu yana yaşayacağımız 2’ci üç aylar olacak. Geçen yıl da aynı burukluğu yaşadık ve halen yaşamaya devam ediyoruz. Üç ayların sevincini Gazze ve coğrafyamızda akan kandan dolayı yaşayamazken, ülkemizde yılbaşı kutlamaya meraklı büyük bir kitle var maalesef! Ne haram dinliyorlar ne de çocukların ve kadınların katledilmeleri onları etkiliyor. Oysa geçen ömrümüzün muhasebesini yapıp hesap gününe hazırlanmamız gerekmez mi? Gazze yanarken biz ne yapıyoruz diye sormamız gerekmez mi?

Sonuç olarak: Mübarek üç ayların ve içinde barındırdığı mübarek gecelerin ümmetin birliğine, Gazze Şeridi başta olmak üzere tüm coğrafyamızın özgürlük ve kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum.

Selam ve dua ile…