• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonundan beri yaklaşık bir yıldır israil terör örgütü (İTÖ), ABD ve batılı emperyalist ülkelerden aldığı sınırsız destekle önce Gazze Şeridi, ardından Batı Şeria şimdi de Güney Lübnan’da hiçbir sınır tanımadan vahşet ve soykırımlar işlemeye ve saldırılarını genişletmeye devam ediyor.

Gazze Şeridi’ni önce açık cezaevi, şimdi de neredeyse açık kabristan’a çeviren İTÖ, Gazze halkını sadece bombalarla değil, açlıkla, ilaçsızlıkla ve susuzlukla dünyanın gözü önünde katlediyor. Uluslararası kurumlar ve devletler ise sadece kınamakla yetiniyor. Bunu fırsat bilen siyonist işgal rejimi, saldırı ve vahşetlerine her gün yenilerini ekliyor.

Gazze ve Batı Şeria’da sivillere yönelik gerçekleştirdiği alçakça katliamlar yetmezmiş gibi geçen hafta Lübnan’da çağrı cihazlarını patlattı ve bu yetmedi bir gün sonra da telsizleri patlatarak binlerce kişiye yönelik aynı katliam girişiminde bulundu. İnsanlığa karşı tehdit oluşturan İTÖ, bu saldırılarla hem Hizbullah’a ağır bir darbe vurmak hem de tüm dünyada korku ve tehdit oluşturmak istedi. Şimdi herkes “teknolojik cihazlar ve özellikle cep telefonlarının tehlike olup olmadığını ve bunun gibi saldırı olursa ne yapacağız?” diye endişe etmeye başladı.

Artık herkes gördü ki; İTÖ ve destekçileri sadece Filistinliler için değil tüm dünya ve halklar için tehdittir. Hiçbir kutsalı ve kırmızı çizgisi olmayan sapkın bir ideoloji bataklığında debelenen bu sapkın güruhun, kendi amaçları uğruna yapmayacakları vahşet ve katliam yoktur. Buna kendi halkı da dahildir. Zaten 7 Ekim’de “Hannibal Doktrini” ile kendi halkını öldürdüğü açığa çıkmadı mı? Siyonist esirleri canlı kurtarmak için hiçbir adım atmadılar, aksine kendi bombalarıyla bilerek kendi askerlerini ve halkını defalarca öldürmediler mi?

Şunu dünyanın bilmesi lazım ki; terör rejimi ve hamileri, karşılarında etkin bir güç görmedikleri sürece hiçbir şekilde durmayacaklar ve savaşı tüm İslam coğrafyasına adım adım yayacaklar. Şu anda İTÖ ve ABD ile birlikte hareket eden sözde İslam ülkelerinin hain yönetimleri, bundan pay almayacaklarını ve bu ateşten kurtulacaklarını zannediyorlarsa ne İTÖ’yü ne de ABD’yi tanıyamamışlar. Onlar “Arz-Mev’ud” ütopyası kapsamında “Büyük israil Devleti” Projesini hayata geçirmek için yapmayacakları vahşet ve kalleşlik yoktur. İhanet bataklığına batmış yönetimler, başlarına bu bela gelmeden akıllarını başlarına almayacaklar.

Küresel emperyalistler ve dünya siyonizmi yıllardır İTÖ’nun önünü açmak adına güçlü bir İslam ülkesi bırakmamak için planlı bir şekilde çeşitli yollarla tek tek ya indiriyorlar ya da güçsüzleştiriyorlar. Şu anda ayakta kalıp ses çıkaran sadece İran ve Türkiye kaldı. Bunları da sürekli farklı saldırı ve oyunlarla elimine etmeye veya en azından etkisizleştirmeye çalışıyorlar.

Yapılacak olan Müslüman halkların yönetimleri üzerinde baskı kurarak hep birlikte İTÖ’ye karşı güç birliği oluşturmak ve bu vampir çeteye dur demektir. Yönetimler harekete geçmez ise ümmetin unsurları harekete geçmelidir. Aksi halde bu vahşi ve katiller sürüsünün saldırılarıyla ortada ne İslam ülkeleri ne halkları ne de ümmet kalacaktır.

Korkarak ve sonuçlardan kaçarak bir yere varamayız. Ya İTÖ’ye karşı etkin bir çözüm bulunacak ya da tüm İslam coğrafyası ateşe atılacaktır. Allah’a hakkıyla iman etmişsek korkmamıza gerek yoktur.

“Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler ancak Allah'a güvenip dayansınlar.” (Âl-i İmrân Suresi 160)

“…Allah emrinde (her işinde) galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf Suresi: 21)

Selam ve dua ile…